23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Manipülasyonun her alanında uzman olan Can, damak tadı gelişmiş ya da tatminsiz birinin o<br />

sehpayı bırakıp gitmeyeceğini biliyordu.<br />

Can’ın gelişini fark eden Şadiye, donatılmış masanın baskısı altında rahatsızdı çünkü<br />

rejimdeydi, Deniz’e yaklaşmak için zaten gereğinden fazla yemek zorunda kalmıştı ama bu<br />

masa tahammül edilir gibi değildi. Bakışlarını masadan kaçırarak, Nihat’ın sesini bastırıp,<br />

“Hah! İşte!! Nerdeydin sen Can’cım ya!?” diyerek konuya girdi. Can ciddi, “Kusura<br />

bakmayın, yarın akşamki kapanışla ilgili birkaç telefon geldi. Her şeyi organize etmeye<br />

çalışıyorum ama iyi bir şeyler yapmak asla kolay olmuyor.” diyerek açıkladı.<br />

Aysun ilgilendiğini belli eden bir şekilde, “Her şey yolunda mı?” diye sordu. Can üçlü<br />

koltuğun tam ortasına yayılırken ağzına bir böğürtlen attı. Aysun’a her şeyin yolunda olacağını<br />

anlatırken bakışı bir an ama keskin bir şekilde Duru’ya kaydı. Duru kafasını yediği krem<br />

karamelden kaldırdığında Can Manay’la göz göze geldiler. Can Manay’ın derin siyah<br />

gözlerindeki bakış öylesine keskindi ki, Duru ilk defa insanların bu adamdan neden<br />

etkilendiklerini anladı. Bakışın ardındaki düşünceyi görebilecek keskinlikte bakabiliyordu.<br />

İkinci bakış gerçekleştiğinde, Can Manay, “İyi şeyler tesadüfen olmuyor. Vazgeçmediğin<br />

sürece iyi bir şey için şansın var demektir.” diye Aysun’a anlatıyordu, cümlesine devam<br />

ederken aniden Duru’ya dönüp, “Ben vazgeçmem, eğer istiyorsam ve değiyorsa asla<br />

vazgeçmem.” dedi. Duru ağzının içinde dağılan leziz tatlıyı yutarken Can’ın bakışının etkisiyle<br />

ha<strong>fi</strong>f sarsılmıştı, cüret edebilen biriydi Can Manay. Bu aslında göz göze gelmekten çok,<br />

Duru’nun içine akmak için hazır olan keskin enerjinin Duru tarafından fark edilmesiydi.<br />

Etrafındaki herkesin kendisinden etkilenmesine, hatta aşık olmasına çok alışıktı ama Can<br />

Manay’ın anlık olarak kendisine gönderdiği bu ani enerjide, içinde uyanan ama daha önce<br />

hissetmediği bir duygu vardı: merak. Hayatında kendisine meydan okuyan tek bir erkek vardı:<br />

Deniz. Can’ın bakışındaki ifadeyi diğerleri de gördü mü diye hemen etrafına bakındı, Deniz<br />

dahil herkes pür dikkat Can’ı dinliyordu. Adam en basit şeyi bile çok anlamlı bir şekilde dile<br />

getirmede ustaydı. Duru dikkatle Can’a baktı, kendisine gönderilecek bir bakış daha bekledi<br />

ama hiçbir şey gelmedi. Can, sadece anlattığı konuyla ilgili görünmekteydi. Duru, Can’ı<br />

dinlerken meyvelerden yemeye başladığında anlık bir kriz gibi içine saplanan merakı geçmişti<br />

bile. Bir an hissettiği şeyin, Can Manay’ın etrafındaki tüm kadınlara hissettirdiği bir şey<br />

olduğunu düşünüp ha<strong>fi</strong>fledi. Can Manay’ın bu kadar beğenilmesinin nedenlerinden biri<br />

olabilirdi bu bakışları.<br />

Can’daki ihtiras, ortamdaki herkese yetecek kadardı. Deniz bile, kendini tuzağa düşürülmüş<br />

hissetmesine rağmen, etkilenmişti Can Manay’ın anlatımından. Can aniden Deniz’e soru<br />

sorduğunda, o, bir erkeğin kendi erkekliğinin gücüyle, yaptığı işi severek yapması arasında<br />

ciddi bir doğru orantı olduğunu düşünüyordu. Can, “Sen neler yapıyorsun Deniz? Şadiye bile<br />

tanırken seni, ben pek bir şey bilmiyorum senin hakkında.” dedi.<br />

Deniz konunun kendisine gelmesinden sıkılarak kaykıldığı yerde biraz doğrulup,<br />

“Konservatuarda eğittiğim öğrencilerim var... Hâlâ müzik yazıyorum...” dedi. Deniz’in<br />

söyleyecek pek bir şeyi yoktu, hayatı iki cümleye sığabilecek kadar basitti. Ama aklına bir şey<br />

gelmiş gibi, “Ha! Bir de Duru’yla uğraşıyorum.” diye ekledi.<br />

Duru, Deniz’le hâlâ işi bitmemiş olsa da yediği onca güzel şeyden sonra rahatlamıştı top<br />

kendisine atılmış gibi konuya girdi, “Müzik dediği şey yanlış anlaşılmasın, Deniz herhangi bir<br />

duyguyu müziğe dönüştürebilir, hem de en katıksız şekliyle. Dinlediğinizde sanki sizinle,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!