23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aşlamışlardı. Uzun süredir sulanmamıştı bahçe, Deniz köşedeki hortumu alıp kafasından<br />

uzaklaştırmak istediği dünyayı sulamaya başladı. Bahçenin köşesinde duran salkım söğüt<br />

ağacı, kışın budanmadığından fazlasıyla dallanmıştı. Bir bahçe aynı anda nasıl olur da hem bu<br />

kadar güzel hem de bu kadar çirkin görülebilir diye düşündü. Elindeki hortumun ağzını sıkıp<br />

salkım söğüde yağmur yağdırır gibi suyu havaya tuttu. Ağacın gövdesini yıkadı suyla. Bahçeyi<br />

çevreleyen demir parmaklıklara sarılmış sarmaşıkları suladı, yağmurladı, yıkadı. Deniz daha<br />

önce de bahçe sulamıştı, belki 10 yıl önce ve şimdi bunu yapmaktan çok hoşlandığını anladı.<br />

Çıplak ayakları ıslak çimenin üstünde, kendi ağırlıklarıyla toprağa değdiğinde ayaklarına<br />

bulaşan çamura baktı, huzur buldu. İlk defa böyle bir şeyden huzur bulduğunu düşünüp<br />

gülümsedi. Suratındaki huzurlu gülümsemeyle elindeki hortumu ayaklarına tuttuğu sırada Duru<br />

hışımla salondan bahçeye fırlamıştı ve direkt, “Deniz!” diye seslendi.<br />

Deniz irkilip hemen kafasını kaldırdı. Duru, “İnanamıyorum sana! N’apıyosun!” diyerek<br />

Deniz’in suratındaki huzura saldırdı, çünkü böyle bir gülümseme ancak çekmecenin<br />

yardımıyla olabilirdi Deniz’de diye düşünmüştü.<br />

Deniz, Duru’yu anlamaya çalışırken aceleyle ona doğru gitti. Elindeki hortum ayağına<br />

dolandı ve tökezledi ama bu gidişini engellemedi. Duru’nun yanına vardığında artık<br />

suratındaki gülümseme yerini korkuya bırakmıştı. Yine ne yaptım diye düşünürken Duru<br />

kızgınlığıyla onu aydınlattı. “Ben bıktım ya! Bıktım böyle yaşamaktan, senin kendini ota<br />

çevirmenden, keşsin sen ve tutamıyorsun kendini!” derken Deniz, “Duru!” diyerek açıklamak<br />

için onu susturmaya çalıştı ama Duru, “Niye tutamıyorsun, aptal mısın? Niye?” diye çıkışmaya<br />

devam etti sinirle. Deniz bu sefer daha şiddetli bir şekilde, “Duru!” dediğinde kızgın Duru,<br />

“Ne Duru’su!!” diye haykırdı.<br />

Duru, Deniz’in suratındaki ifadenin haksızlığa uğrayan birine ait olduğunu gördüğünde çatık<br />

kaşları gevşedi ve sustu. Yanlış anladığını fark etti, Deniz kendindeydi. Deniz, elindeki<br />

hortumu yere bırakıp çeşmeyi kapattı. Hiç konuşmadan terliklerini ıslak ayaklarına geçirip<br />

salona girdiğinde, bahçede gerisinde duran Duru yumuşamış sesiyle, “Konuşmamız lazım.”<br />

diye seslendi ardından.<br />

Deniz, sessizce Duru’ya döndü, bekledi. Ortamın kendisi tarafından gerilmiş enerjisinden<br />

rahatsız olan Duru, sakin ve umursayan bir şekilde, “Özür dilerim. Ben o kadar alıştım ki<br />

sadece bu lanet şeyi kullandığında suratında bir gülümseme görmeye, yine içtiğini sandım.<br />

Affedersin.” diye konuşurken salona girip koltuğa oturdu. Deniz hiçbir şey söylemeden<br />

Duru’nun devam etmesini bekledi. Üç saniye sessiz kalan Duru, Deniz’in konuşmayacağını<br />

anlayınca, “Müziği dinledim...” dedi, Deniz hâlâ sessizdi. Duru, “... Ve sana bir şey sormak<br />

istiyorum.” diye devam etti. Deniz hâlâ sessizdi. Duru en tatlı sesiyle, “Sen o müziği dinlerken<br />

ne hayal ettin? Kafanda ne canlandı?” dedi ve Deniz’in cevabını tatlılıkla bekledi.<br />

Deniz kızgındı, Duru’nun bu şekilde sürekli saldırı halinde olmasından yorgundu. Ama<br />

söylediklerinde haklı olmadığını düşünse anında verirdi tepkisini. Duru’ya hak veriyordu<br />

içinden, sessiz, kırılmış, yorgun bir hak. Tartışmak istemiyordu. Duru’nun sorusunu düşündü,<br />

tatlı sesine karşılık samimiyetle, “Yaptığımız sahneyi.” diye mırıldandı. Duru cevabı düşündü<br />

ve hemen, “Peki o sahnede ne vardı?” diye sordu. Deniz kafasındaki resmi kelimelere<br />

dökerken sakindi, “Sadece sahne... Tek başına, yaptığımız haliyle.” dedi. Duru kendisine<br />

anlatılan resmi iyi anladığından emin olmak için, “Ne yani bu müzik ve o sahne, o kadar mı?”<br />

diye sordu. Deniz bir an daha düşündü ve, “Evet.” dedi kararlı bir şekilde. Duru duyduğu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!