23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

neler yaptığımı bilmiyorsun. Neden bu evi aldım sanıyorsun, neden burdayım?! Oyun mu?!”<br />

deyip ayağa kalktı ve Duru’ya bir adım uzaklıkta durup karşısında dikilerek, “Savaş<br />

demeliydin! Her gözümü açtığımda devam eden, gözümü kapamamı imkansızlaştıran korkunç<br />

bir savaş! Anlamadığını biliyorum, kafanın çok karıştığını da... Ama gerçek bu kadar basit.<br />

Sensizliği yenmek için burdayım, hayatım pahasına...” dedi. Sustuğunda Duru’nun gözleri alev<br />

alevdi. Duru geriye bir adım attığında Can içindeki son umutla ona doğru bir adım atıp, “Sen<br />

ve ben, biz... Sadece bi kere oluruz. Seni böyle hissettiren, bana da tüm bunları yaptırabilen<br />

bir kişi daha olmayacak. Sen bunu anlayacaksan ben tüm dünyayla savaşmaya hazırım. Senden<br />

başka korktuğum kimse yok. Bir tek sen, sen varsın ve ben. Başka hiçbir şeyin önemi yok.”<br />

dedi ve hızla Duru’nun yanından geçip evden çıkıp gitti.<br />

Deniz elinde daha çok kağıtla yukarı çıktığında, Duru salonun ortasında dikiliyordu. Can<br />

Manay’ın olmadığını fark eden Deniz, “Can nerde?” diye sorduğunda Duru bakışlarını daldığı<br />

yerden almadan otomatik olarak mırıldandı. “Gitmesi gerekti... Acil işi çıkmış galiba.”<br />

Tam o sırada Deniz, Duru’nun kanayan ayağını fark etti. Ayağının altından akan kan, bastığı<br />

yerde bir adım izi oluşturmuştu. Deniz elindeki kağıtları koltuğa atıp Duru’nun ayağını<br />

kaldırdı, cam kırıklarına basması ve ayağının altındaki cam parçalarıyla ilgili söylenip durdu.<br />

Duru dalgın, aldırmadı. Kendini koltuğa bırakıp ayağını Deniz’e teslim ederken, Deniz’in<br />

konuşmaları fonda bir uğultuya dönüşmüştü çoktan. Biraz önce yaşadığı gerçekliği<br />

deneyimlemeye devam etmek istiyordu. O gerçeklikte sadece Duru’ya yer vardı, Deniz’in<br />

varlığı oraya fazlaydı. Duru yalnız olmak istedi ama ayağıyla aşırı ilgilenen Deniz’e baktı,<br />

kendisiyle bu kadar ilgili olan biri nasıl olur da böyle bir şeyi fark etmezdi, nasıl olur da<br />

Duru’nun Can’a olan ilgisini hissetmezdi? Yine kafasında Can’ın konuşmasına dalarken<br />

Deniz’i unutmak istedi, daldığı yerde bir tek kendisine yer vardı ve belki birazcık da Can<br />

Manay’a, sadece bir kaç anlığına.<br />

- 94 -<br />

Can’ın kalbi göğüs kafesinden çıkacak gibiydi, evden çıkıp yürümeye devam ettikçe hem<br />

inanamıyordu söylediklerine hem de daha fazla içinde tutmanın imkansız olduğunu<br />

düşünüyordu. Duru nasıldı acaba? O güzel yüzünün ifadesi, gözleri aklından gitmiyordu.<br />

İçinden geldiği gibi tüm samimiyetiyle konuşmuştu. Duru’nun kendisini anlamasını istiyordu.<br />

Bu hissettikleri tek taraflı olamazdı, bu kadar yoğun duygular sadece kendi bedeninde var<br />

olmazdı! Daha önce bir kez hissedebildiği böyle güçlü duyguyu canlandırabilen biri bu<br />

duygudan bağımsız olamazdı.<br />

Evine girdiğinde içini pişmanlık kapladı. Söylediklerinden ya da olanlardan dolayı değil,<br />

Duru’nun olduğu bir ortamdan uzaklaşmayı kendisi seçtiği için. Konuşmamış olsa, bu geceyi<br />

Duru’nun yanında, onun varlığının tadını çıkararak geçirebilirdi. Nasıl da kafa tutmuştu<br />

kendisine. Düşüncesi bile Can’ın suratında gülümseme yaratmaya yetiyordu. Düşünceleri<br />

çalan telefonun titreşimiyle dağıldı, arayanın Deniz olduğunu görünce kalbi yine hızlandı. Ya<br />

hesap sormak için ya da ne? Deniz ne için arayabilirdi ki? Duru anlatmış olmalıydı.<br />

Hiçbir şeyin bir önemi yoktu, Deniz’in bilmesi işleri biraz zorlaştırırdı, aslında bayağı<br />

zorlaştırırdı ama Can vazgeçmeyecekti. Soğukkanlılıkla telefonu açtı, konuşmadan Deniz’in<br />

konuşmasını bekledi. Deniz “alo” dediğinde Can net bir sınır koyan ses tonuyla, “Efendim?”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!