23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hızla çıkmaya başlayan bir Lamborghini’nin motoru gibi yükselen müzik aniden kesildi, bu bir<br />

anda olan sert kesiliş, sahnenin tepesinden birinin sahneye çakılmasının şiddetli sesiyle<br />

akıllardan tamamen silindi. Yukarıdan bir şey, biri düşmüştü. Sahnenin tam ortasında yere<br />

çakılan bedenin durumuna kısa çığlıklarla tepki gösteren kalabalık, bedenin<br />

parçalanmışlığının ne boyutta olduğunu görmek için ayağa fırladı. Sahneye doğru atılan üç beş<br />

kişinin sahne önünde konuçlandırılmış güvenlik tarafından sahneye çıkması engellenirken, bir<br />

anda müzik başladı yine ve sahnenin yorucu aydınlığı loşlaşırken sahnenin ortasına çakılan<br />

beden kıvrılarak hareket etmeye başladı. İzleyenlerin, bedenin dans ettiğini algılamaları<br />

neredeyse bir dakikalarını almış olsa da, hissettikleri korkunun yerini meraklı bir izleyişe<br />

bırakması hemen oldu. Ayaktakilere oturmaları gerektiği oturanlar tarafından hatırlatılırken,<br />

elektronik ritimle başlayan müzik, davulların ve viyolonselin gücüyle değişime uğradı ve<br />

kendi içinden doğarak tüyleri ürperten müthiş bir müziğe dönüştü.<br />

Ne olduğunu hâlâ algılamaya çalışan izleyici şimdi tamamen ayaktaydı, sahnenin ortasında<br />

yatan bedene kilitlenmiş, nefeslerini tutarak izlemekteydiler. Yerdeki bedenin yarı çıplak,<br />

kaslı vücudu, sanki her bir kastaki hayatı yoklarcasına yavaş yavaş kıpırdamaya başladı.<br />

Yerde yatan vücut müziğin etkisiyle hayat bulmuş gibi kıvrılmaktaydı. Beden şimdi yerde,<br />

bütün bir kalp gibi atmaya başladı. Her ritimde yerden 10 santim sıçrıyor ve sonra yine yere<br />

yapışıyordu. Önce kollar içeri geldi sert bir hareketle, yere uzanan bacaklar kendi içlerine<br />

çekilerek sırtı yükselttiler, beden saldırıya hazır bir boğa gibi yükselmişti ama kafası öne<br />

düşmüş, cansız öylece durmaktaydı. Davul ve viyolonselin arasına giren vokal mırıldanmaya<br />

başladığında bedenin kafası da aniden canlandı. Kafa dimdik kendini kaldırdığında, izleyenler<br />

ilk defa bu bedenin suratını ve daha da ilginci boynuzlarını görme fırsatı buldular. Gözlerinin<br />

etrafı dikdörtgen bir şeritle kırmızıya boyanmış bu surat, kırmızının içinde kalan siyahla<br />

belirginleştirilmiş bu gözler, tek bir şey için her şeyi feda edebilmiş, göze alabilmiş Tanrısal<br />

bir yaratığı hatırlattı izleyenlere. O yaratığı hatırlamaktan rahatsız olan bir toplumda<br />

yaşadıkları için, izleyiciler akıllarına gelen ikinci düşünceye sarıldılar: Boğa.<br />

Mırıldanan vokalin ne dediğini ilk dinleyişte anlamak neredeyse imkansızdı. Sözler,<br />

davullar tarafından korunmuş, viyolonsel tarafından özenle saklanmış gibi aktı kulaklardan.<br />

İzleyiciler, boğaadam kafasını hedefe kilitlenmiş bir yaratık gibi yavaşça önce sağa, sonra<br />

sola doğru küçük küçük hareket ettirmeye başladığında müziğin nakarat yerine geçebilecek bir<br />

cümlesini anlayabilmişlerdi ancak.<br />

“Ruhların yok olduğu bu yerden sadece sen doğabilirsin.” diyordu.<br />

Boğaadam tek bir hamleyle havaya sıçrayıp ters takla attı ve yere iner inmez yine zıplayıp<br />

kendi vücudunun etrafında havada yuvarlana yuvarlana sahnenin sağına kaydı. İzleyiciler,<br />

izledikleri şeyin imkansızlığını, istem dışı bir şekilde aldıkları derin nefesin çıkardığı küçük<br />

çığlığa benzeyen seslerle ifade edebilmişlerdi. Boğaadam sahnenin sağında attığı son takla ile<br />

yine yere yapışmış ve şimdi ancak bir timsahın yapabileceği çeviklikte tüm bedeni yerdeyken,<br />

yerden sadece 5 santim yüksekliğindeki vücudunu bir sürüngen çevikliğinde hızla sahnenin<br />

ortasına doğru getirmişti. Sonraları ülkenin çeşitli sporcuları tarafında yapılmaya çalışılan bu<br />

garip hareketin, aslında kaykayla yapıldığı söylentisi bile çıkacaktı ama işin aslı Göksel’in<br />

kendi ağırlığıyla çalışarak farkındalığa varmış kaslarından başka bir şey olmamasıydı. Göksel<br />

bir timsah gibi sahnenin ortasındaydı ve topuklarını güçlü bir hareketle başının önüne<br />

fırlatarak tersten kalktığında bacakları iki yanda, dizlerinden kıvrılmış, boyun kasları

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!