23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

uzaklaşabilse hemen giderdi ama ayakları sanki yere çivilenmişti. Henüz fark edilmemiş<br />

olabileceğini kendi içinde o kadar tekrarladı ki, gitmesinin fark yaratacağını düşünüp elindeki<br />

arabayı ittirmeye başladığında Ada’nın sesi, “Müzik bitmedi daha, beğenmedin mi?” diye<br />

yankılandı. Dönüp ilk baktığı yer pencere oldu ama kimse yoktu orda. Ada’yı duyduğuna<br />

emindi, gözleri evin diğer pencerelerinde Ada’yı aradı, kimse yoktu. Ada’nın gülüşüyle sokak<br />

kapısına kaydı gözleri ve ordaydı, kapının önündeki küçük basamağa oturmuş gülüyordu.<br />

Hissettiğine isim koyması imkansızdı, daha öne hissetmediği bir duyguya ne derdi ki insan?<br />

Bu öfkeyle karışık utançtı. Hemen dönüp önündeki arabayı hızla ittirerek ilerledi yolda.<br />

Kafasındaki tüm düşünceleri silmek istiyordu, kahrolası müzik hâlâ içine akıyordu. Ne kadar<br />

da uzundu, hâlâ bitmemişti.<br />

Ada kolunu tuttuğunda ilk tepkisi otomatik olarak kolunu savurmak oldu, çocukluğundan<br />

beri dans dışında dokunulmamıştı. Göksel’in bir hamlesiyle savruldu Ada, Göksel ne onu<br />

ittirmiş ne de dokunmuştu, sadece kolunu savurmuştu.<br />

Ada’nın savrulması, vücudunun tüm hareketini durdurmuştu Göksel’in. Ada, “Neyin var<br />

senin!?” diye homurdanırken Göksel bir asker gibi nerdeyse nefes almadan dondu öylece.<br />

Ada sinirlenmişti ama Göksel’in donmuş vücudunu süzünce, karşısında savunmasız biri<br />

olduğunu gördü, hissettiği güç hemen doldu yine içine, dikleşti. Emreden bir sesle, “Gel.”<br />

dedi. Arkasını dönüp eve doğru yürürken, “Arabayı bırak.” diye ekledi. Göksel komut almış<br />

bir robot gibi Ada’yı takip ederken aralarındaki mesafeyi korumaya dikkat etti. Ada evin<br />

kapısını çekip elindeki anahtarları cebine koydu, sokakta ev boyunca ilerleyip köşeden<br />

dönerek evin arka tarafına geçtiklerinde Göksel’e dönüp, “Burdan atlayıp bahçeye geç, beni<br />

bekle.” dedi ve Göksel’i orada bırakıp eve geri yürümeye başladı. “Eldivenleri de çıkar.”<br />

diye ekledi.<br />

Göksel Ada’nın gözden kaybolmasını bekleyip duvardan tek hamlede atladı. Bakımsız<br />

otlarla dolu ve ortasında eskiden küçük bir havuz olan ama şimdi büyük bir saksı olarak<br />

kullanılan bahçeye baktı. Bahçeye açılan kapının önünde her tarafa dolanmış bir üzüm<br />

sarmaşığı vardı. Göksel, bahçe kapısı açıldığında bir an içeriden başkasının çıkabileceği<br />

olasılığına karşılık duvara geri adım attı. İçerden Ada çıktı. Elinde küçük bir mp3 çalar ve<br />

kulaklık vardı. Göksel’e gelmesini işaret edene kadar Göksel duvarın dibinde bekledi.<br />

Ada’nın komutuyla çardağın altına gelen Göksel, yine Ada’nın komutuyla eski ahşap divana<br />

oturdu. Ada elindeki mp3 çalarla ilgilenirken bakışının fark edilmemesine dikkat ederek<br />

izledi Ada’yı. Beyaz pijamasının altındaki çıplak ayaklarına eski bir ayakkabıyı topuklarını<br />

çiğneyerek geçirmişti. Pijamasının üstünde de kocaman pembe bir polar vardı. İlk defa bu<br />

renkle görüyordu onu. Bu uçuk pembe renk ne kadar da yabancıydı Ada’nın kafasındaki<br />

imajına, küçük kızların sevdiği bir renkti bu, yaratma gücüyle hayatı değiştirme yeteneğine<br />

sahip birinde görmek ilginçti.<br />

Bir çocuğun şaşkınlığı vardı Göksel’in suratında. Garip bir şekilde üzerindeki polara<br />

dikmişti gözlerini ama Ada önemsemedi. Kendini o kadar kontrolde ve güçlü hissediyordu ki,<br />

içindeki duyguya bir isim koyması gerekse ‘sahip’ derdi. Sahip gibi hissediyordu. Niye<br />

olduğunu bilmiyordu ama sahipti, orası kesindi. Kulaklığı Göksel’e takmadan önce açıklaması<br />

gerektiğini düşündü, aslında Göksel’e verebilir ve takmasını söyleyebilirdi ama kendisi<br />

yapmak istedi. Açıklama yapmadan Göksel’e yürüdü, yaklaştı, önünde durdu, kafası tamamen<br />

önüne eğilmiş Göksel’in kendisine bakmasını bekledi, Göksel bakmayınca kulaklığın sapıyla

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!