Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
konuyu uzatmanın agresifleşeceğine karar vererek ve daha ilk gecede Duru’nun kafasında<br />
Deniz’i sorgulattığından emin olmanın rahatlığıyla, sakin, “Peki nasıl mutlu olunur, sen anlat o<br />
zaman.” dedi Deniz’e. Deniz, “Gözlerini çevrene kapat ve ol! Toprağa dön, ondan beslen.<br />
Sadece kendi yetiştirdiğini ye ya da güvendiğin insanların sana ikram ettiklerini. Yani besle<br />
kendini, gerçekle besle. Gerçek yiyeceklerle, gerçek bilgiyle. Her şey doğada var, insanı<br />
çıkar hayatından. Aslında insanı değil, diğerlerinin seni beslemesini çıkar hayatından.<br />
Beynini, mideni sadece doğayla doldur, doğanın bilgisiyle beslen! Ha bir de parayı çıkar<br />
hayatından.” dedi.<br />
Can dikkatle Duru ve Deniz’in ilişkilerindeki dengeyi izledi. Duru’nun Deniz’in zekasına<br />
olan saygısı öyle bir gecede olmamıştı, belli bir deneyimin sonunda emin olunmuş bir<br />
saygıydı bu. Deniz konuşmaya başladığında herkes başka bir şey düşünmeye başlamıştı bile.<br />
Duru, canının çikolata istediğini, Aysun, bir şey içmek istediğini, Can Duru’nun nasıl bir külot<br />
giymiş olabileceğini düşünüyordu. Deniz’se düşündüğünü söyledi, “Şimdi bir dönüm topraktan<br />
80 ton domates üretilebiliyor, hem de organik.”<br />
Aysun, “80 ton mu!?” diye sorguladığında, Can sohbetin tamamen kafası iyi olmuş<br />
insanların muhabbetine döndüğünü düşündü. Deniz, “Evet, bir kilo domates için toplamda<br />
sadece altı kilo su harcıyorsun. Yani açlık hikaye, hem de kocaman bir hikaye. İstediğin kadar<br />
yardım etmeye çalış, milyonlarını gönder, oraya git bizzat kendin organize et, düzeltemezsin!<br />
Sistemi yeniden yazmadıkça düzeltemezsin, düzelttirmezler. Oradaki hikayeye ihtiyaçları var,<br />
yemlemek için.” dedi.<br />
Sohbetin bundan sonrasında konuşmadı Can, Aysun ve Deniz’in önce tarım, tarımdan sonra<br />
güneş enerjisi, güneş enerjisi sonrasında nanoteknolojiyle ilgili abuk sohbetini dinler gibi<br />
yaparak Duru’yla aynı havayı bu kadar yakından soluyor olmanın verdiği key<strong>fi</strong> deneyimledi.<br />
- 25 -<br />
Duru’nun uyuklayan suratının bebeksi güzelliğini kafasına kazırcasına, her fırsat bulduğunda<br />
bakmıştı ona, iyi ki de. Vücudunun ağırlığını yatağına bıraktığında gece boyunca yapmayı<br />
düşündüğü mastürbasyon şimdi çok uzaklarda bir his gibiydi. Uzun süredir aç olduğu sohbete<br />
bu gece öylesine doymuştu ki şaşkındı, huzurluydu ve ilk defa hayatının amacını fark eden bir<br />
çocuk kadar da heyecanlı. Duru’nun Deniz’de bulduğu şeyi biraz anlamış ve anladığı şeyin bir<br />
buz dağının sadece tepesi olduğunun farkındalığında, daha fazlası için meraklanmıştı.<br />
Deniz’in değecek bir adam olması, vermeyi düşündüğü savaşı zorlaştırırken, uğruna<br />
savaşacağı şeyin değerini de artırmıştı. Şimdi Duru, sadece tüm güzelliğiyle Can’a akan bir<br />
enerji değil, aynı zamanda zekasıyla parlayan akıllı bir dişiydi de. Salak bir keşe tutulmuş<br />
aptal bir kız yerine, bu sohbetten sonra, kendi içinde hayatı anlamlandıran engin bir adama<br />
bağlanmış bir kadına dönüşmüştü Can’ın beyninde.<br />
Can gözlerini kapattı, Duru’yla bir dünyayı hayal etti. Çıplak ayaklarıyla etrafta<br />
gezinmesini, uzun ince parmaklarını konuşurken hareket ettirmesini, meydan okuyan gözleriyle<br />
korkusuzca bakarken bir çocuğa benzemesini, saçlarını öylesine ensesinde topladığında bile<br />
özenle yapılan her saçtan daha güzel olabilmesini, uzun, ince vücudunun muhteşemliğini,<br />
umursamaz erkeksi tavırlarını ve kokusunu... Şimdi ona ait bir şeyi koklamayı o kadar çok<br />
istedi ki içi acıdı. Hayalini genişletti hemen ve kendini onun güzel, ince ensesini koklarken