23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sakin adımlarla, heyecanını gizleyerek ilerledi. Aslında hissettiği heyecan değil, işlerin<br />

sürekli ters gitmesine alışık olmaktan kaynaklanan bir korkuydu. Beyaz koridor, gizli ışık<br />

kaynaklarıyla yumuşak bir şekilde aydınlatılmış ve duvarlar ünlü fotoğrafçıların orijinal<br />

fotoğraflarıyla donatılmıştı. Attığı her adımda buraya ait olmak istedi, çünkü böyle bir yerin<br />

parçası olmanın kendisinde uyandırdığı duygu çok güçlüydü: Ana rahmine dönmek gibi,<br />

güvenli.<br />

Fotoğraflardan birinin önünde durdu. Beyaz kocaman bir insan eli üzerinde, neye ait olduğu<br />

anlaşılmayan, oldukça küçük ve etsiz küçük parmaklardan oluşan siyah bir el vardı. Bu<br />

rahatsız edici fotoğrafın altında, plaka üzerindeki şöyle yazıyordu: ‘Nisan 1980. Uganda,<br />

Karamoja Bölgesi. Açlıktan ölmek üzere olan bir çocuk ve misyoner.’ Bu görüntü başka birini<br />

sarsabilirdi ama Bilge hayatın gerçekleriyle haşır neşir büyümüştü, kendi başına da<br />

gelebilecek bir şeyin başkasına olduğunu görmek artık ona üzüntü veremez olmuştu.<br />

Dikkati fotoğraftan duvarın dokusuna kaydı, içindeki isteğe teslim olup gayriihtiyarî duvara<br />

dokundu. Duvarın yüzeyindeki yarım dairesel izler pürüzlü gözükse de, dokunduğunda duvar<br />

pürüzsüzdü. Duvarın nasıl yapıldığını çok merak etti, buna duvar demek haksızlık olurdu<br />

çünkü bir ışık kümesinin olağanüstü şekilde sertleşmesi gibi duruyordu. Parmak uçlarında<br />

hissettiği duvarı avuç içinde de hissetmeye başladığında kendisiyle konuşan Zeynep’in sesiyle<br />

irkilip elini duvardan hızla çekti.<br />

Zeynep, “Pardon! Yardımcı olabilir miyim?” dedi ilgiyle. Bilge açıklamaya çalışırken,<br />

dışarından nasıl görünebileceğinin farkındalığında Zeynep’e telaşla anlattı. “Özür dilerim,<br />

fotoğraflara dokunmadım, ben sadece duvarın dokusuna-”<br />

Etrafında psikolojik olarak dengesiz birçok tip olmasına alışkın Zeynep, kim olduğunu<br />

bilmediği, duvarı okşayan bu kızın kendisine hızla yaklaşmasından tedirgin, gardını almıştı<br />

bile. Bilge yarattığı etkiyi fark eder etmez, durup bulunduğu noktadan kıpırdamadan, “-<br />

bakıyordum... İç mimari hobim var da... Kusura bakmayın sizi tedirgin etmek istemezdim.”<br />

dedi ve bekledi.<br />

Kızın durup normal bir şekilde kendisiyle iletişime geçtiğini gören Zeynep rahatlamış,<br />

“Buyrun, ben Zeynep.’’ dedi. Elini ilk uzatan Bilge olmuştu, tokalaşırlarken suratındaki<br />

kocaman, içten gülümsemeyle, “Ben Can Bey’in öğrencisi Bilge, asistanlık sınavı için davet<br />

edildim.’’ diye cevap verdi sempatik gözükmek ne kadar da zor diye düşünürken.<br />

Cümlesini bitirmesine yakın, Zeynep’in suratındaki gülümsemenin nasıl solup anlamsız bir<br />

boşluğa dönüştüğünü ve elini sıkıca saran elin nasıl gevşeyip çekildiğini hissetti Bilge.<br />

Sıklıkla Can Manay hastası kızların asistanlık kamuflesiyle Can’a yaklaşabilmek için<br />

yaptıkları girişimlerine maruz kalan Zeynep, seneler sonra bu durumla ilgili tavrını, kendine<br />

göre en pragmatik şekilde geliştirmeyi başarmıştı. Sınavlara gelen kızlara direkt mesafe<br />

koyuyor ve onlarla hiçbir duygusal kontağa geçmiyordu. Dünyayı anaç bir tavırla algılamaya<br />

yatkın hali, Can Manay’ın yanında geçirdiği uzun seneler sonunda, karşılaştığı birçok<br />

lunatik 10* , sahte insan sayesinde eğitilmiş, insanların nasıl tehlikeli yaratıklar olabileceğini<br />

anlayıp kendi anaçlığını sadece kendi çocuklarına göstermeye karar vermişti, tabii bir de Can<br />

Manay’a. Can, Zeynep’in hayatında tanıdığı en değerli, adaletli ve iyi insandı. Zeynep onu her<br />

türlü tehlikeden, özellikle de histerik kızlardan korumayı kendine görev edinmişti.<br />

Bilge için Zeynep’in enerjisindeki tüm değişim bir anda olmuş, Zeynep arkasını dönüp<br />

kendi masasına doğru ilerlerken Bilge’ye emirler yağdırırcasına hızla, “Soyadın ne? Sana

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!