Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kendi evinin önüne gelen Duru anahtarsızdı, Deniz içerde güzel yemekler yiyip güzel<br />
modellerle sohbet ederken kendisinin sokakta kaldığını düşünmek Duru’yu daha da kızdırdı.<br />
Niye koşmadan önce Deniz’in elinden anahtarı almadığına kızdı. Kapıyı çalıp anahtarı<br />
isteyebilirdi ama kendisini küçük duruma düşürmek istemiyordu. Evin bahçeye açılan<br />
kapısının açık olduğunu düşündü ve sokak kapısından tırmanıp bahçeye girebilirse eve<br />
girebilirdi. Ama kapıyı çevreleyen taş duvar çok yüksekti, kapının demirlerine tutunarak<br />
tırmansa bile kapının yukarısı duvarla devam ediyordu ve o duvara tırmanması çok zordu. İki<br />
denemesi de evin önündeki yoldan geçen arabalar yüzünden yarıda kaldı. Duru, Can Manay’ın<br />
kapısını çaldığında artık iyice yorulmuştu, tek istediği güzel bir yemek yiyip sakin bir gece<br />
geçirmekti. Deniz’le hesaplaşmayı biraz erteleyebilirdi.<br />
- 18 -<br />
Duru ile geçireceği ilk gecenin, gelecek gecelere gebelik yapması açısından, stratejik<br />
olarak en uygun şekilde dizayn edilmesi için gereken tüm özeni gösteren Can, şimdi Duru’suz,<br />
bu yemekte kendini köşeye sıkıştırılmış bir çita gibi hissediyordu. Çok hızlı olmasına rağmen<br />
durdurulmuş bir hayvan gibi.<br />
Kapı tekrar çaldığında, Can daveti kısa kesmek için kafasında kurduğu planlardan<br />
hangisinin en hızlı sonuç verebileceğini düşünüyor, Deniz ise Şadiye tarafından sıkı markaja<br />
alınmış olmasına rağmen daha önce kendisine bin kere yaklaşmaya çalışmış bu kadını<br />
umursamaz dinliyor, Nihat ve Aysun’sa hadlerini bilen kişiler olarak Şadiye’nin tek kişilik<br />
şovunda izleyici rolünü üstlenmiş her söylenene ya gülüyor ya tebessüm ediyorlardı. Can<br />
koltukta oturmuş her şeyin kontrolünden çıkışını izlerken içinde patlamak üzere olan<br />
duygularla kara deliğe dönüşmek üzere olan bir atom gibiydi. Sanki orada değildi, henüz<br />
kimse bu duygunun adını koymamış olsa da Can Manay’ın ortamdaki yokluğu tüm sıkıcılığıyla<br />
hissediliyordu.<br />
Can, nihayet çalan kapıyla birlikte, Deniz içeri girdiğinden beri ilk defa hayat belirtisi<br />
göstererek ayağa kalktı ve yüksek sesle biraz müzik dinlemenin iyi olacağını ilan etti. Gelenin<br />
Duru olma ihtimaline karşılık bir iş üstündeymiş gibi görünmenin doğru olacağını düşünmüş,<br />
içinde ilk defa hissettiği acemiliği böylece kamufle etmek istemişti. Duru olmama<br />
ihtimalindeyse hissedeceği <strong>fi</strong>nal hayal kırıklığının diğerlerince anlaşılmaması için yine<br />
kamufleye ihtiyacı vardı.<br />
Kapıya bakan hizmetli gelenin Duru Hanım olduğunu bildirdiğinde, Can sanki hiç umurunda<br />
değilmiş gibi, müzik sistemiyle uğraşmaktaydı. Kalbindeki kas dokusu tüm coşkusuyla<br />
pompaladığı kanı damarlara gönderirken ha<strong>fi</strong>f kasılmıştı da. Tüm dikkati kapıdan giren<br />
Duru’da olsa da, Can’a bakan kimse o gece Duru’nun içeri girdiğini Can’ın fark ettiğini bile<br />
söyleyemezdi, en başta da Duru’nun kendisi. O gece Duru, taze bir nefes gibi önce Can’ın<br />
evine, sonra da hiç çıkmamak üzere aklına girdi.<br />
Kafasını yarım örten krem rengi şalı, solmuş, makyajsız yüzü, tozlu çıplak ayaklarıyla<br />
Can’ın hayatında gördüğü en canlı, en gerçek, en güzel yaratıktı bu.<br />
- 19 -