Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Şadiye Reha’nın, Duru ve Deniz’i evine, her yeni yetme sanatçının davet edilmek için ölüp<br />
bittiği yere davet ettiğini duyduğunda silkelendi, kendi dikkatinin ötesinde bir durum vardı<br />
burada. Deniz’e baktı, Deniz’in umursamaz tavrı bu odadaki tüm dengeleri altüst eden bir<br />
enerji yayıyordu, bu ne olduğu belli olmayan öğretmen müsveddesi sanki gerçek bir stardı ve<br />
ülkenin en tutulan sanatçısı Şadiye ise ona yaklaşmak isteyen basit bir hayran! Can’ın aniden<br />
artan farkındalığı Duru’nun selamlaşmak için kendisine yaklaşmasıyla bölündü.<br />
Duru’nun tüm vücudunda su gibi akan pürüzsüz teni... Şalını omuzlarından indirmesiyle, bu<br />
tenden odaya yayılan yoğun tazelik kokusu, bir çiçeğin meyveye dönüştüğü anı<br />
hissettirircesine Can’ın içine aktı. Can, eli Duru’nun eline dokunurken o ana teslim oldu.<br />
Duru, etkisinin farkında olmayan, çocuksu, sakin bir enerjiyle Can’la tokalaşmaya hazırdı.<br />
Can kendisine uzanan bu ince kemikli, beyaz, pürüzsüz eli kendi elinin içine alırken yine kalbi<br />
tüm kan basıncını altüst edercesine hızlanmıştı. Duru’nun uzun ve narin parmakları Can’ın<br />
önce kalın avucunun içini, sonra da kalbinde bir eksikliği doldurdu bir anlık da olsa. Can,<br />
kendi elini Duru’nun elinden zamanında çekebilmek için kendi kendine ‘elini çek, elini çek’<br />
diye telkinde bulunsa da, tokalaşmanın bitimi Duru’nun elini önce çekmesi ve Can’ın<br />
gecikmesiyle olmuştu.<br />
Duru, “Nasılsınız?” diye kibarca sorduğunda, kızın suratına bakmamak için kendisiyle<br />
savaşan Can’ın surat kasları gevşedi, zaman ağır ağır akarken Can, Duru’nun dudaklarında<br />
hayat bulan soruyu dinledi. Kendisinden yayılan enerjiyi engellemek için, bakışlarını kızın<br />
bakmaya doyamadığı suratından uzaklaştırıp sorusuna kısa bir tebessüm ve baş hareketiyle<br />
iyiyim dercesine cevap verdi. O an Duru’ya tamamen saplanmaması için dikkatini hemen<br />
başka bir şeye yöneltmesi şarttı. Şadiye’ye dönüp, “Şadiye, nerden tanışıyorsunuz siz?” diye<br />
sordu.<br />
Can öylesine doğal bir şekilde tepki vermişti ki Duru’ya, Duru dahil odadaki kimsenin,<br />
bırakın Can Manay’ın Duru’dan hoşlandığını, Can’ın kızı fark ettiğini bile anlaması<br />
imkansızdı. Böylesine güzel bir kıza, Can Manay tarafından nasıl olur da sanki hiç yokmuş<br />
gibi davranılması da enteresandı ama Deniz’in varlığı bu duruma açıklık getiriyordu, çünkü<br />
Can Manay’ı birazcık tanıyan herkesin bildiği gibi, Can asla evli ya da ciddi ilişkide birinin<br />
peşine düşmezdi, tabii kadınlar kendiliğinden gelirlerse durum değişebilirdi. Şadiye içkisinin<br />
tazelenmesini hizmetliye işaret ederken, “Valla, nerdeyse iki yıl oldu, di mi Deniz’cim?”<br />
diyerek hemen konuya atladı. Deniz küçücük bir tebessümle onayladı. Konudan sıkılmıştı.<br />
Şadiye, “Ben Deniz’i bizim Mehtap’tan tanıyorum, Mehtap’ın albümünü yaparken stüdyoda<br />
başımızı ütülemişti, bi hocam var benim şöyle yetenekli böyle yetenekli diye. O dönemde<br />
birlikte çalışmak için Deniz’e ulaşmıştık ama sen galiba bi yurtdışına falan mı çıkmıştın ne,<br />
çalışamamıştık, di mi Deniz’cim?” dedi.<br />
Deniz onayladı yine, Şadiye hararetli bir şekilde anlatırken Duru’nun eğlenen bakışları<br />
Deniz’in sıkılmış bakışlarıyla buluştu ve ikisi arasındaki sözsüz iletişime şahit olan Can, hiç<br />
beklemediği ve nedenini anlamlandıramadığı bir şekilde, bu adamın Şadiye Reha’dan<br />
hoşlanmadığını anlamıştı. Şadiye hikayesini anlatmaya devam ederken Can, Deniz’e istem<br />
dışı bir şekilde dikkatlice baktı. Bu Tanrı görünümlü adamın ne gibi marifetleri olduğunu<br />
düşündü. Şadiye güzel erkek hastası hatta sadece erkek hastası bir kadındı ama evine sadece<br />
üzerinden ciddi paralar kazanabileceği kişileri, kız arkadaşlarıyla birlikte davet ederdi.<br />
Şadiye, “Sonra uzun bir süre haber alamadım, bir kere konservatuarda karşılaştık ve şimdi de