Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yöntem vardır demiyorum ama sürekli bir değişim özdeki kimliği yok eder, kendi<br />
farkındalığında olan bir bilinç ise, kimliğini kendi potansiyeli içinde deneyimlemek için var<br />
olur. Yani, ancak özde kim olduğunu bilen biri potansiyelini doldurabilir.’’<br />
Kız Can’ın suratında, anlaşıldığına dair bir işaret, mimik aradı. Bulamasa da, “Bazıları<br />
değişerek oluşur, çünkü varoluşlarının nedenini bilmezler ya da umursamazlar, ya da ne<br />
bileyim değişimi deneyimlemeyi severler, bazıları da gelişerek, çünkü ne olduklarını bilirler,<br />
meseleyse, ‘ne kadar’ olabilecekleridir. Ben ne olduğumu biliyorum ne kadar olabileceğimi<br />
merak ediyorum.” dedi.<br />
Aslında Can kızın uzun cümleleri arasında kaybolmuştu ama son cümleyi düşündü. ‘Ben ne<br />
olduğumu biliyorum ne kadar olabileceğimi merak ediyorum.’ İşte buydu ikisinde de olan şey.<br />
Ne olduğunu bilmek. İkisi de kim olduğunun bilincinde, kendi benliklerine saplanmış<br />
egosantrik kişiliklerdi. Tek farkları birinin kendi benliğine olan yolculuğunda daha şanslı<br />
olmasıydı. Can şansı yüzünden kızı ilk defa kıskandı. Kız ne olursa olsun kendine ihanet<br />
etmeden var olacaktı. O ise defalarca ihanet etmişti kendine, hem de seve seve. Ne olduğunu<br />
bildiği halde olmadığı şeyi olmayı seçmişti. Bu düşünce ağır geldi Can’a.<br />
Bilge, Can’ın yüzünde aniden oluşan durağanlığı fark etmişti. Bu bir duyguydu. Can’ın<br />
gözlerindeki ukalalık kaybolmuştu, bu öyle bir görüntüydü ki şu an Can Manay’ın fotoğrafını<br />
çekseler bu adamın o olduğuna kimse inanmazdı, o ukalalık onun özüydü. Gözlerinden<br />
dünyaya yansıyan özü şimdi artık yoktu. Bilge duraksadı ama durmadı çünkü edeceği son bir<br />
cümlesi vardı.<br />
“İşte bu süreç kişinin kendine ihanet etme süreci. Kendine ihanet eden, yüzyıllar boyunca<br />
ihanet etmiş bir insanlık. Ben bunun bir parçası olmayacağım. Çünkü ben kendi varoluş<br />
<strong>fi</strong>krimi geliştirmeyi tercih edenlerdenim, her cevapta değiştirmeyi değil.’’ dedi.<br />
‘Kendine ihanet eden, yüzyıllar boyunca ihanet etmiş bir insanlık.’ Kız sanki Can’ın beynini<br />
okumuştu. Tanıdığı yüzlerce insan arasından, onlarca zeki kişi arasında bu öğrenci bozması,<br />
kim olduğu belli olmayan kız onun düşüncesine çok yaklaşmıştı. Can etrafa savurduğu her<br />
samimiyetsiz gülüşte, içinden gelmediği halde yaptığı her iltifatta ihanet etmişti kendine, bile<br />
bile, bazen isteyerek. İhanetinin bedeli hep istediği bir şeylere sahip olmasıyla sonuçlanmıştı,<br />
önce istediği iş, sonra televizyon programı, muayenehane, kadınlar... Ama şimdi asıl bedeli<br />
görüyordu. Kendisi sanki hiç yoktu. Bu tiksindirici bir duyguydu. Kıza yarım tebessüm edip<br />
kafasını cama çevirdi. Özündeki ukalalık, maskesi, gözlerine geri gelene kadar öyle duracaktı.<br />
Kafasını oynatmadan camın yansıma-sından yanında oturan kızı görmeye çalıştı.<br />
Son cümlesiyle birlikte Bilge rahatlamıştı, sessizlik olunca, konuşmanın hararetiyle öne<br />
gelen vücudunu geriye yasladı.<br />
Arabadaki sessizlikte Ali dikiz aynasından Can’a baktı. Kendi köşesinde oturmuş<br />
düşüncelere dalan Can’a alışık değildi. Şah mat diye düşündü. İlk defa biri Can Manay’a<br />
haddini bildirmişti, hem de böyle bir konuda. Hem de bir kız çocuğu. Can’ı severdi, daha da<br />
çok saygı duyardı ama bunu izlemek Ali’nin derinlerde bir yerde hoşuna gitmişti. Kız kimdi<br />
acaba? Can’ın haline bakılırsa daha yeni sevişmişti. Ali bunca yıldan sonra Can’ı çok iyi<br />
analiz eder olmuştu, ne zaman acıktığını, ne zaman sigara içtiğini ya da seviştiğini ona bir<br />
bakışta söyleyebilirdi. Birkaç saat önce seviştiğinden de emindi. Kızla sevişmemiş olmasını<br />
istedi. Kız özeldi. Belki Can için değil ama bir gün birileri için çok özel olacağı kesindi. Ali,<br />
kızın bir açıdan güzel de olduğuna karar verdi ama bu zaten pek de önemli değildi. Güzellik