You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
süslenmişti.<br />
Ülkenin ünlüleri, alaturka abartının görgüsüzlükle buluştuğu yerde parlıyorlardı. Arabadan<br />
inmeden önce etrafına bakındı, kendisinden beş dakika önce gelmiş, gazetecilere poz veren<br />
İrem’i gördü. Ne komik, resmen fahişelik yapmış biri 10 yıl sonra ülkenin en örnek gösterilen,<br />
akıllı kadını diye yutturulmuştu halka, halk da yutmuştu. İrem Billur’un hemen ardından gelen<br />
Harika Fors ise çıkan porno kayıtları sonucu tecavüze uğrayan masum kızı oynamış ve toplum<br />
içindeki bu rolüyle çok da başarılı olmuştu, hatta ünlü bir yönetmenle evlenmiş ve çocuk bile<br />
yapabilmişti. İkisiyle de yatmıştı Can, çok istediğinden değil, cahilliğinden. İrem yatakta ne<br />
kadar iyi olduğunu anlatıp durarak Can’ı epey uzun zaman motive etmişti. O geceden Can’ın<br />
İrem’le ilgili hatırladığı tek şey İrem eğildiğinde sallanan göbeği ve kendisini nasıl becermesi<br />
gerektiği konusunda sürekli komutlar veren sesiydi. Harika ise bir gece ansızın Can’ın evine<br />
gelmiş ve bir sinir krizi geçiriyormuşçasına yardım isteme bahanesiyle kendisini ona vermişti.<br />
Böyle aptal oyunlardan hiç hoşlanmayan Can, sonrasında oturduğu evden taşınıp bugünkü<br />
evine yerleşmişti. Bu nerdeyse yedi sene önce olmuştu, o zamanlar çok toydu, şimdiyse kimse<br />
kapısına ondan habersiz gelemezdi. Bu ülkenin sevilen ünlülerini düşününce midesi bulandı,<br />
kendisi de onlardan biriydi maalesef, hatta en sevileni. Şimdi gövde gösterme sırası ondaydı.<br />
Herkesten daha ünlü, herkesten daha önemli hissederek arabadan indi, yere serilen aptal<br />
kırmızı halıyı yürüdü. Kokteyl tam bir şov şeklinde hazırlanmıştı, açık büfe, bir kokteyle<br />
yakışmayacak ölçüde iştah açıcıydı. Her şey çok kaliteli ve güzeldi ama bir eksiklik vardı;<br />
samimiyet. Oraya gelen kimsenin umurunda değildi bu dans okulu, herkes kendini göstermeye<br />
gelmişti, hatta orada bulunanların çoğunun davetin neyle ilgili olduğunu bilmediklerine karar<br />
verdi Can, haklıydı da. Gösterinin başlamasına daha vardı, insanlar gösteri salonunda<br />
yerlerini alırken onun planı yavaşça arabasına uzamaktı.<br />
“İyice yaşlandın artık sen!” dedi arkasından bir ses. Konuşan İrem’di. Cazibeli, sıcak ama<br />
eski etkisini kaybetmiş bir kadındı. Eski çekiciliğinin hatırına cilveli, “Ya görmüyosun ya da<br />
görüp selam vermiyosun. Hangisi daha kötü?! Cevap verme, soru değil bu.” dedi<br />
kıkırdayarak.<br />
Can gülümsedi. Uzun zaman olmuştu kendi yaşında bir kadınla konuşmayalı. İrem’le ilgili<br />
yargılarını kontrol altına alarak gülümserken, “İkisi de değil, senin bana gelmeni bekledim.<br />
Güzel görünüyorsun.” dedi.<br />
İrem kendine edilen iltifatın acınası bir duygudan geldiğini hemen anlamıştı. Yaşlanmaya<br />
başladığını anladığından beri sığındığı dobra kadın imajını takınıp, “Kes palavrayı!<br />
Yaşlanıyoruz. Seni görünce rahatladım, sen de epey çökmüşsün. Bu geceki programın da<br />
kötüydü. N’oluyo? Andropoz mu?” dedi intikam alırcasına.<br />
Can sessiz kaldı, ağzını açarsa karşısındakini parçalayacak kelimelerin kaçmasından<br />
korkarak sustu. Elindeki içkiden bir yudum alırken İrem, “Üç yıldır menopozdayım, artık<br />
kimse başrol teklif etmiyor, anne rolleri geliyor hep ya da falan yarışmaya jüri üyesi. Şunlara<br />
bak!” diyerek o sırada içeri yeni girmiş Sıla’yı gösterdi ve, “Bak! Bir zamanlar bendim o<br />
kapıdan böyle havalı giren. Dünya benim etrafımda dönüyordu. Bana bakıp da beni becermek<br />
istemeyecek bir tek kişi tanımadım. Ama şimdi çoğu zaman fark edilmiyorum bile. Yarın<br />
ölsem sanki hiç yaşamamışım gibi olur diye düşünüyorum. Offf... Seni görmem lazım, gelip<br />
sana konuşmam lazım. Terapi falan, önümüzdeki hafta gelicem sana, çok sağlıksız bi karı<br />
oldum. En az senin kadar! Sen nasılsın?” dedi.