23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

okşuyordu. İçindeki karbondioksiti dışarı çıkartırken Duru’nun kulağına fısıldadı, “Anlamıyor<br />

musun, bu benden daha üstün bir duygu... Elimde değil.” Vücudunda dolaşamayan kanın<br />

yarattığı basınca, içine alamadığı oksijenin eksikliğine, bacakların sıktığı etinin acısına ve<br />

omurgasındaki ağrıya rağmen kalçasını son bir hamleyle kaldırdı, aşağıya kaydırdı ve<br />

Duru’nun içine girdi.<br />

Can’ı içinde hisseder hissetmez, Duru’nun karşı koymak için çok direndiği tüm duygular<br />

yayıldı bedenine. Can’ın yavaşça içinde ilerlediğini hissetti tüm farkındalığıyla ve bacaklarını<br />

ne kadar sıkmış olsa da aslında vajinal kaslarını Can’ın girebilmesi için nasıl açtığına şaşırdı.<br />

Çok ıslanmıştı. Bu ıslaklığı Can’ın fark ettiğini bilmek çok utanç veriyordu. Vücudu istiyordu<br />

Can’ı, mantığı çığlıklar atarak ona yataktan çıkmasını söylese de, vücudu denemek istiyordu.<br />

Merakı getirmişti onu buraya ve şimdi merak ettiği şeyin içinde, daha ilk saniyelerinden<br />

itibaren bu deneyimin kendisini nasıl da etkilediğini hissediyordu. Geriye dönüş yoktu.<br />

Duru’nun bacakları Can’ın bedenini kademe kademe kıskacından bıraktı, Can hissettiği<br />

kademe rahatlıkla bozulan tansiyonun yerine gelmesi için derin nefesler aldı ama Duru’nun<br />

içinde ilerlemeyi bırakmadı. Duru’nun bacakları tamamen gevşediğinde, Can o an Duru’nun<br />

içindeyken hissettiği duygudan daha güçlü bir duygunun var olmadığını biliyordu. Bedeninde<br />

hissettiği tüm haz sanki ruhuna akıyordu, ait olduğu yere varabilmiş bir ışık kümesi gibi<br />

hissetti kendini. Kaynağından çıkıp evreni dolanmış ve nihayet yaratıldığı yere dönmüştü. Bu<br />

haz, Duru kalçasını oynatana kadar sanki olabileceği en tepe noktada gibiydi ama Duru’nun<br />

Can’ın ince ritmine katılması tahammül edilemez daha büyük bir hazzı doğurdu. Nihayet tüm<br />

vücudu oksijensizlikten kurtulup bu hazza hizmet edebilecek güce kavuşmuştu. Can ve<br />

Duru’nun ritimleri senkronize olurken, Can onun dudaklarına yapıştı ve Duru, Can’ı devirip<br />

kendisi üste geçerken ağzının içinde dolanan dili yumuşakça emerek, Can’ın öpücüğüne cevap<br />

vermeye başladı. Can yine Duru’yu yatırıp üste çıkarken bu ilk gerçek öpücüğün içinde tüm<br />

hazları barındıran gücüne bıraktı kendini. Duru ve Can için, her öpüşmelerinin, içinde tüm bu<br />

hazları barındıran çok güçlü duygular oluşturması işte bu yüzden olacaktı. İki kişinin<br />

yaşayabileceği her türlü zevk bu ilk öpücükle beraber deneyimlendi, bütünleşti. Dudakları<br />

birbirlerinden hiç ayrılmadan üç saat seviştiler. Can bu saatler içinde Duru’nun içinden hiç<br />

çıkmadan dört kez boşalmış ve her anında orgazm olmuştu. Duru bu kadar istenilmenin<br />

yoğunluğu içinde yükseldi. Birinde bu kadar açlık yaratmanın verdiği tatminin, aynı zamanda<br />

onu bu kadar doyurabilmekle nasıl da büyüdüğünü deneyimlerken başka hiçbir şey düşünmedi.<br />

O sabah Duru’nun önceki hayatına dair her şey, Can içine aktıkça, Duru’nun bedeninden,<br />

beyninden, düşüncelerinden çıktı gitti, birkaç aylığına da olsa. Deniz’den geriye hiçbir şey<br />

kalmayana kadar Duru’yla sevişti Can. Ona hissettirdiği hazzın, onun her hücresinde bir<br />

farkındalık yaratmasını dileyerek durmadı, duramadı. Çünkü bu Can Manay’dan daha güçlü<br />

bir duyguydu.<br />

26 Yüzüklerin Efendisi adlı eserdeki bir ırk.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!