Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
zamanda anladığını bilmiyordu ama Deniz’in kafası iyiydi ve tokalaşmak için uzattığı eliyle<br />
Can’ın elini iyice kavramış, şimdi de diğer elini Can’ın elinin üstüne koyarak Can’ın<br />
kendisine göre oldukça küçük olan elini nerdeyse avuçlarını içine hapsetmişti. Eli Deniz’in<br />
avuçlarının içinde öylece duran Can, güvenlik görevlilerinin bakışını fark edince kararlı bir<br />
hamleyle elini nihayet çekti. Deniz, Can’ın elinin avuçlarının içinden kayarcasına çıkmasına<br />
rağmen hareketin sertliğinden hiç etkilenmemiş, kullandığı uyuşturucunun verdiği umursamaz<br />
tavırla konuşmasına devam etti. Evin bulunduğu çevreden ve bahçedeki çimenlerde mantar<br />
olduğundan, bahçıvana çok para verdiklerinden ama bir türlü yemyeşil çimene sahip<br />
olamadıklarından bahsedip durdu.<br />
Konuları çok sıkıcı bulan Can, adamı kapasitesinin binde biriyle dinlerken Deniz’in güzel<br />
suratındaki Fi’yi inceledi. Duru’nun bu yüzde, bu adamda bulduğu, beğendiği her neyse<br />
mahvetmeye hazırdı ve neyi mahvetmesi gerektiğini araştıran gözlerle tekrar taradı Deniz’i.<br />
Düz uzun kaşları altında tam ne renk olduğu anlaşılmayan sarılı ela gözleri, Deniz’in şu aptal<br />
haliyle bile oldukça etkileyiciydi. Bu ülkeye ait olmayan, güzel insanların geldiği bir yerden<br />
gelmiş gibiydi. Bu uzun boylu, sivri burunlu, düz kaşlı, siyah parlak saçlı adam Can’ın henüz<br />
sahip olmadığı her şeye sahipti. En önemlisi de Duru’ya. Adamın o anki halinin, Deniz’in var<br />
olabilecek en kötü versiyonu olduğunu düşündü. Aptal bir ifade, kaykılmış bir gülümseme,<br />
kısılarak kendi çukurlarında kaybolmuş gözler. Ne kullandığını merak etti. Kokuya bakılırsa<br />
esrar gibi bir şeydi. Deniz’in gevezeliğini dümdüz keserken tereddüt etmeden, “Kaç senedir<br />
oturuyosun o evde?” diye sordu. Deniz gevezeliğinin üst boyutlarında hemen cevap verdi<br />
soruya, “İki senedir oturuyorum. Eskiden dublex, triplex evler bana çok çekici gelirdi ama<br />
şimdi içinde yaşamaya başlayınca-’’<br />
Can, Deniz’in anlattığı, anlatacağı saçmalıklarla ilgilenmiyordu. Tek istediği Duru<br />
hakkında biraz daha bilgi edinmekti. Sohbeti kendisine yarayacak hale getirebilmek için<br />
oyalanmadan, “Evi yeni aldın o zaman?” diyerek Deniz’in sözünü yine kesti. Deniz kafasını<br />
toparlamaya çalışarak seri olmayan bir şekilde, “Aaa. Yok. Öyle değil. Ev Duru’nun zaten.<br />
Ona kaldı.” diye cevap verdi.<br />
Can şimdi daha da şaşırmıştı. Ev Duru’nundu ve Deniz’le yaşıyordu. Bu adam esrarkeş bir<br />
serseriden başka bir şey değildi o zaman. Duru’nun böyle bir adamla ne işi vardı? Adamın<br />
hali utanç vericiydi. Nasıl olur da Duru kadar güzel bir yaratık böyle bir parazitle birlikte<br />
olabilirdi? Tamam, adam yakışıklıydı, çok yakışıklıydı ama üç sene böyle bir etkiyi azaltmaya<br />
yetecek kadar uzundu. Niye adamın yakışıklılığı Duru’nun gözünde sıfırlanmamıştı? Duru’yu<br />
bu adama bağlayanın ne olduğunu çok merak etti. Duru’yu kendi kafasında gereğinden fazla<br />
büyüttüğünü düşündü. Sonunda o da bir sürü sorunu olan sıradan bir kadındı, altın orana<br />
oldukça uygun bir şekilde yaratılmış sıradan biri. Bu duygu onu biraz rahatlatmış ama<br />
meraklandırmıştı da. Kızdaki problemin ne olduğunu düşünmeye başladığında, “Duru’yla<br />
nasıl tanıştınız?” diye sordu Deniz’e.<br />
Deniz suratındaki gevşemiş gülümsemeyi genişleterek konuşurken cebinden çıkardığı sigara<br />
paketinin içinden bir sigara çekti, “İkimizin farklı hikayesi var aslında. Uzun hikaye. Saçlarını<br />
hiç boyadın mı Can?” dedi.<br />
Deniz, yakmadan elinde tuttuğu sigarayı nefes çekmek için ağzına götürdüğünde Can adamın<br />
aptal sorusuna, “Hayır. Boyatmadım. Boyatmıyorum.” diye cevap verdi. Deniz eliyle Can’ın<br />
saçına dokunarak, “Bak buralardaki renklendirme o kadar simetrik ki inanılamaz. Sanki