23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

de böyle biriydi. Toplumsal katmanlar açısından düşünürsek daha yolun başındaydı ama<br />

fırsatını bulduğu anda çevresindekileri kapsamak bir içgüdüydü onda. O yüzden adamdaki<br />

hissi tanımıştı. Kendi üstünlüğünün farkında, farkındalığının farkında olan herkeste ama<br />

yaşadığı toplumda çok az insanda olan bir şeydi bu. Bu adam tanıdığı herkesten dahaydı, en<br />

azından şimdilik. Daha yakışıklıydı, daha uzundu, daha kendine güveniyordu, Özge’yi<br />

kendisini en kötü hissettiği anda yakalamıştı. Geriye iki soru kalıyordu: Ne istiyordu ve<br />

kimdi?<br />

Beyninde davranış stratejisi geliştirmek için bin düşünce arasında hızla dolanan Özge yine<br />

aynı kararı verdi. En kaba haliyle tamamen kendisi olacak ve bugünü, bu toplantı ya da<br />

ayakkabıları dahil her şeyi gerçekten akışına bırakacaktı. Oturup soru sormadan, adamın<br />

kendisini niye buraya çağırdığını dinleyecekti.<br />

Adam masanın diğer ucundaki sandalyeye doğru giderken, Özge adamın oraya oturmasının<br />

gerçekten de komik olacağını düşündü bir kere daha ama adam sandalyeyi tek eliyle, sanki<br />

bardak tutuyormuş gibi kaldırıp Özge’nin yanına getirdi. 1.80 civarındaki boyu ve giydiği şık<br />

beyaz gömleğinin altında beliren kaslı vücudu, kolları dirseklerinin hemen altında özensizce<br />

kıvrılmış gömleğe sinir bozucu bir güzellik veriyordu. Adam sandalyeyi seri bir hamlede<br />

koydu, oturdu ve bir ayağının ayak bileğini, diğer ayağının diz kapağının üstüne koyarak<br />

geriye kaykıldı. Sağ eli kendi halinde masanın üstündeydi ve yüzük parmağı kendisinden başka<br />

kimsenin fark edemeyeceği yavaşlıkta yaptığı küçük hareketlerle masanın yüzeyi üstünde<br />

küçük daireler çiziyordu. Adam dümdüz bir ifadeyle Özge’nin gözlerinin içine bakarken hiç<br />

konuşmadı. İfadesinden, bakışlarından kendini tehdit edilmiş hisseden Özge geri adım atmadı,<br />

takınabileceği en ciddi ifadeyi takınıp adamın suratına bakarak konuşmasını bekledi. Üç<br />

saniye daha geçti, adam konuşmadı. Özge daha fazla beklemenin kendisini güçsüzleştireceğini<br />

hissetti, tam soracaktı ki adam sanki akşam haberlerinden bahsediyormuşçasına duygusuz bir<br />

ses tonuyla, “Şimdiye kadar neler yaptın, anlatsana... Kendinden bahset. Ne yapmak<br />

istiyorsun?” dedi.<br />

Özge hemen oyuna katıldı, sanki önemli bir şeyden konuşuyormuşçasına ciddi bir şekilde<br />

ve yüksek sesle soruyu tekrarlarken alaycılığını gizlemeden, “Şimdiye kadar neler yaptım?..<br />

Yapmak istediğim şeylerden henüz hiçbirini yapmadım, o yüzden anlatmaya değecek pek bir<br />

şey yok bu konuda. Kendimden bahsetmem gerekirse, 25 yaşındayım, felsefe okudum,<br />

inandığım bir din ya ideoloji yok ama bir yaratıcının olduğuna inanıyorum tabii onun cennette<br />

yaşamadığını düşünüyorum... Eğer tehdit altında kalırsam kolaylıkla birini öldürebilirim, ha bi<br />

de Zimri’liyim. ‘Ne yapmak istiyorum’a gelince, kapatılmış bir dergiye alınmak üzere beni iş<br />

görüşmesine davet eden biri olarak fazla soru sorduğunuzu düşünüyorum ve beni buraya niye<br />

çağırdığınızı bilmek istiyorum, şimdilik.” dedi ve kendini Can Manay gibi hissetti, adamın<br />

tarzı sanki bulaşıcıydı.<br />

Sadık’ın suratında hiçbir kası oynamamıştı, Özge’nin konuşmasını dinlerken hiçbir yorum<br />

yapmamış, hiçbir mimiğini kullanmamıştı. Ama suratındaki ifade, gözlerinin içinden odaya<br />

yaydığı keskin gülümseme hissiyle dünyanın en soyulmaz bankasını sadece spor olsun diye<br />

soyan adamın ifadesiydi. Özge yıllar sonra o ifadenin aradığını bulan bir adamın ifadesi<br />

olduğunu anlayacaktı ama bugün tek görebildiği belli belirsiz ukala bir bakış ve dudağının<br />

kenarında milimetrik beliren, tebessüme benzeyen ama asla harekete dönüşmeyen bir şeydi.<br />

Sadık masanın üstünde daireler çizdiği parmağına baktı, parmaklarını birkaç kez tıplattı ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!