23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hatırlamıyordu ve sürekli gördüğü ama hakkında hiçbir şey bilmediği bu adam, şimdi genel<br />

robotik görüntüsünün çok dışında bir halde karşısında duruyordu.<br />

Deniz’in kafası karışıktı, Göksel de eklenince iyice çorba olmuştu her şey. Göksel daha<br />

önce hiç konuşmak için yanına gelmemişti, ihtiyaç duymamıştı belki. Göksel’in konuşmayı<br />

istemesini gerektirecek şey, tüm diğer konulardan daha önemli olmalı diye düşündü Deniz.<br />

Göksel’e bakarken aklından bir an Göksel’in birini öldürmüş olma ihtimali geçti, bu kuvvetli<br />

bir ihtimaldi ama sorun bu olamazdı, çünkü suratındaki yardım isteyen ifadede yanlış bir şey<br />

yapmaktan dolayı oluşan korku değil, sanki <strong>fi</strong>ziksel bir acının ıstırabı vardı. Kafası zaten<br />

karışık olan Deniz ne yapacağına karar vermekte zorluk çekerek Ada’ya döndü, tereddüt<br />

içinde daha sonra konuşmaya devam etmeleri gerektiğini söyledi ve tüm dikkatini Göksel’e<br />

vererek ilerledi. Ada’nın kendisini incelediğinden emin, Göksel kendisine doğru gelen<br />

Deniz’e tepki vermekte gecikti. Deniz kendisini geçip sınıfın çıkışına doğru ilerlerken,<br />

Göksel, Ada’yla göz göze gelmemeye kararlı, bakışları yerde takip etti Deniz’i. Aslında<br />

konuşmak istediği tabii ki Deniz değildi ama orada öylece dikilirken kendisini aptal durumuna<br />

da düşürmek istememişti. Sınıftan çıkarken Ada’nın ardından baktığını hissetti ve terinin biraz<br />

önce üstüne geçirdiği kazağa geçip geçmediğini düşündü. Yetimhanede kendisinden üç yaş<br />

büyük Ayşe adındaki kızın onu sevebileceğini düşündüğünden beri, kendi görüntüsünün ne<br />

ifade ettiği ilk defa aklına geldi, o zaman altı yaşındaydı. Sanki asırlar önce hissettiği bu<br />

duygu, bir yetersizlik hissiyle canlandı içinde. Göksel o sınıftan, olduğu kişinin kendisine<br />

yetmediğini anlayarak çıktı.<br />

Deniz’i atlatmak kolay olmamıştı ve birinin üzerinde yarattığınız şaşırtıcı etkinin onun daha<br />

da büyük şaşırtmayla sıfırlanabileceğini biliyordu Göksel. Deniz’in şaşkınlığını ona paraya<br />

ihtiyacı olduğunu söyleyerek artırdı. Deniz için şaşırtıcı olan Göksel’in paraya ihtiyacı olması<br />

değil, bunu ifade ediş şekliydi. Genelde paraya ihtiyacı olan insanlar bu ihtiyaçlarını sessizce<br />

ve dikkatli bir zaman seçerek dile getirilerdi ama Göksel kalabalık koridorda, etrafındakilerin<br />

duyabileceği yükseklikte bir sesle, sanki o an karar vermiş gibi para istemişti. Hayatında ilk<br />

defa borç isteyen birinin acemiliği vardı hareketlerinde. Göksel’i koridorun tenha bir<br />

köşesine yönlendiren Deniz, hiç düşünmeden cebinden cüzdanını çıkardı. Sonra şu son 15<br />

dakika içinde kendisini her şeyden daha çok şaşırtan şeye tanık oldu. Göksel sadece 10 kağıt<br />

istemişti. Göksel’e 20 verdi ve parayı itiraz etmeden alan çocuğa birkaç kere daha fazlasına<br />

ihtiyacı olup olmadığını ısrarla sordu ve iyi olup olmadığını kontrol eden uzun cümleler<br />

kurduktan sonra kendisine tepkisizce bakan Göksel’in omzunu sıkıp, “Bana her zaman<br />

gelebilirsin, her zaman, her şey için.” dedi. Göksel konuşmadan, ifadesizce suratına baktı<br />

Deniz’in, parayı cebine koyarken yürüyüp uzaklaşmaya başlamıştı bile, teşekkür etmeden.<br />

Acemi hissediyordu kendini, midesi bulandı bu duygu yüzünden. Kusmaya başladığında<br />

bahçeye varmıştı bile. Kendisine bakılmasına alışıktı hep ama şimdi insanlar durup onu<br />

izlemeye başlamışlardı ve onlara tehdit edercesine bakıp uzaklaştıracak gücü de yoktu.<br />

Akbabalar tarafından istila edilmiş bir puma gibiydi Göksel. Okula geri girip kendini erkekler<br />

tuvaletine attı ve kafasını musluğun altına sokup rahatladı. Kendisine ne olduğunu<br />

düşünmekten bile korkuyordu, yüzleşmek zorunda olduğu bir şey vardı içinde ama o şeye bir<br />

kez bakarsa bir daha görmezden gelemeyecek gibi hissediyordu. Ada’nın hiç var olmamış<br />

olmasını istedi. Onu hiç tanımamış olmayı, daha doğrusu o müziği hiç duymamış olmayı.<br />

Aklına yine o an geldi, müziğin beynini kapladığı an... Şimdi tekrar dinleyebilmek için

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!