You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
terapi içinde olabilirsin.” dedi.<br />
Can çok önemli olduğunu düşündüğü bir soruyu sormak için ağzını açtı ama hanım sanki<br />
Can’ın aklını okumuşçasına, “Asla uyuşturucu kullanmıyoruz, bağımlılık yapma olasılığı olan<br />
hiçbir madde bağımlılık yapacak dozajda kullanılmaz ve her şey kesinlikle bitkiseldir.<br />
Amacımız organizmayı sersemleştirip şaşırtmak değil, ince ayarını yapmak!” dedi. Can, “Size<br />
nasıl güvenebilirim, bunun bi tahlili var mı, testi falan?” diye sordu. Hanım, Can’ın ikna<br />
olduğunu gözlerinden anlayıp adama Can’ın kanını alması için kafasıyla işaret ederken,<br />
“Güven bir yanılgıdır Can, iza<strong>fi</strong> olan her şey gibi. Bize güvenemezsin, sadece inanabilirsin ve<br />
seçersin. Kendi üzerinde test edebilirsin, tek yolu bu.” dedi. Can adama kolunu açtığında testi<br />
yaptırmak için kanını aldırmaya ve sonra Ali’yi arayıp bu hanımın terapi adını verdiği şeyi<br />
uygulatmadan buradan sıvışmaya karar vermişti.<br />
Adamın kanı alması çok hızlı ve acısız oldu. Hanım ve adam odadan çıktıklarında, oturduğu<br />
koltuğa iyice gömülen Can, her şeyin hanımın anlattığı gibi dakikalar içinde halledileceğine<br />
inanmamıştı. İnsanlara uyuşturucu verdiklerini düşündü, etrafta kameralar da olmalıydı. Ali<br />
kendisini nasıl bir yere getirmişti? Ali’yi kaç yıldır tanıdığını hesapladı, ona güvenip<br />
güvenmediğini düşündü, şimdiye kadar güvenmişti ama bugünden sonra bu duygusu kesinlikle<br />
değişecekti. Keşke Ali’den böyle bir şey istemeseydi, aslında sadece rahatlamak istemişti,<br />
Ali’nin onu böylesine tehlikeli bir şeye bulaştırabileceğini hiç düşünmemişti. Canı sıkıldı,<br />
oturduğu yerden kalkmak istedi ama o sırada hanım elinde bir tomar kağıtla girdi kapıdan ve<br />
şimdi yanında kaşları, kirpikleri, saçları ve teni bembeyaz olan albino bir adam vardı.<br />
Adamın elindeki küçük oksijen tüpü ve ağızlık Can’ın dikkatini çekti. Kendisine vermeyi<br />
planladıkları şeyi hava yoluyla vermeye karar vermişlerdi ama Can kararlıydı, kesinlikle<br />
almayacaktı. Ali’yi aramak üzere koltuktan kalktığında kapıdan içeri gümüş renklerde<br />
parlayan servis arabasıyla kırmızı elbiseli kız girdi. Can kızın ittirdiği servis arabasına<br />
dikkatle bakınca, kızın yemek getirdiğini anladı. Yemeklerin üstü gümüş kapaklarla<br />
kaplandığından yemeğin ne olduğunu anlamamıştı ki o an kırmızılı kızın girişte gördüğü kız<br />
olmadığını fark etti. Girişte kendilerini karşılayan kıza çok benzeyen ve neredeyse aynı<br />
denecek kadar benzer bir elbise giymiş, yine pürüzsüz tenli, sarışın bir kızdı ama bu kızın<br />
gözleri yeşildi ve sağ ayak bileğinde dövmesi vardı. Bu kızlardan burada kaç tane var diye<br />
düşünürken, kız servis arabasını Can Manay’ın önüne ittirip kapakları açmaya başladı. İlk<br />
açılan kapağın altından kuzu incik çorbası çıktı. Can şaşırmıştı çünkü bu sevdiği ama sıklıkla<br />
içmediği bir çorbaydı. Tabağın içinde yağından arındırılmış kuzu eti parçaları, havuç<br />
dilimleri ve bütün ama küçük bir patates vardı. Kadın elindeki kağıtlara bakıp Can’la<br />
konuşmaya başladığında, Can dikkatini zorlukla yemekten alıp dinleyebildi çünkü sabahtan<br />
beri bir şey yememişti ve şu an tek yiyebileceği şey sanki bu çorba olmalıymış gibi<br />
hissediyordu.<br />
Hanım, “Sabahtan beri bir şey yememiş olmalısın, değerler böyle gösteriyor. Ayrıca dün<br />
hareketli bir geceymiş hem içki hem ot var kanında. Umarım yoğun bir ot içicisi değilsindir<br />
çünkü vücudunun kolay tolere edebileceği bir şey değil ot. Deniz mahsulleriyle beslenmişsin,<br />
bu bizim için iyi çünkü sindirimin kolay olacak ve hemen terapinin faydasını yaşayabilirsin.”<br />
dediğinde Can şaşkındı ve kadının elindeki kağıdı görmek için sabırsızlanıyordu. Ayağa<br />
kalkıp hanımın elinden kağıdı alması iki saniye sürdü. Gerçekten de bir analizin çıktısı vardı<br />
burada. Ve hanımın söylediği her şey doğruydu. Analizin sahte olmadığını düşündü ama bu,