You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
şovuna başladığında Can hâlâ mekanizmayı inceliyordu.<br />
Sıla, Can’ın dikkatinin başka tarafta olduğunu görünce koluyla onu dürttü. Can dürtme<br />
sonunda hemen Sıla’ya döndü. Kızın güzel suratı kendisine gülerken, gözlerinin içi sıcacık<br />
parlamaktaydı. Sıla’nın küçük kemikli eli Can’ın kolu üzerinde kaldı. Sıla’da diğer kadınlarda<br />
olmayan bir şey vardı. Can’ın kendi kızında olmasını isteyeceği bir şey, bir sevimlilik ve<br />
koşulsuz sevginin göstergesi bir ifade. Can’ın gözlerinin içine dalan bakışıyla Sıla’nın<br />
yanakları kızardı ve güzel pro<strong>fi</strong>lini Can’a sunmak için bakışını gösteriye çevirdi. Can yarım<br />
ağızla sırıtarak Sıla’dan çocuk yapmanın olası olabileceği düşüncesiyle bakışlarını Sıla’nın<br />
pro<strong>fi</strong>linden alıp dans gösterisini izlemeye başladığında huzurluydu.<br />
İçi kırmızı, dışı siyah satenden büyük örtünün altındaki dansçının kadın mı erkek mi olduğu<br />
belli değildi ama usta bir dansçı olduğu kesindi çünkü attığı taklalara ve dönüşlerine rağmen<br />
kendini göstermemeyi başarabilmişti. Dansı, bir ustanın aikido ve diğer tüm Uzak Doğu<br />
sporlarını karıştırarak oluşturduğu bir göz key<strong>fi</strong> gibiydi. O kocaman örtünün altında kendini<br />
göstermeden ustalıkla dönüyor, örtüyü bir hareketle çevirip kırmızı kısmını üste çıkarıyor ve<br />
sanki bir alevin içinde dans ediyormuşçasına pelerinin altında zıplıyor, yuvarlanıyordu.<br />
Sahnenin belirli köşelerinden verilen havanın önünde belirli açılarla duruyor ve örtüyü<br />
şekilden şekle sokarken kendini göstermemeyi yine başarıyordu. Bu dans Can’da, örtünün<br />
altında sanki ortaya çıkmaya çalışan bir evren varmış duygusu uyandırdı. Kırmızı parlak<br />
örtüyle savaşan, sevişen bir evren, insan. Dans çok ilgi çekiciydi. Dansçı, bir anda örtüyü<br />
havaya atmış, havada dönen örtü tüm büyüklüğüyle paraşüt gibi açılmış ve izleyiciler ilk defa<br />
örtünün altındakini birkaç saniyeliğine olsa da görebilmişlerdi. Diğerleri için birkaç saniye<br />
içinde geçen bu hareket, ölene kadar Can Manay’ın beynine kazındı. Havada açılan örtünün<br />
altında saçları tek kalın bir örgü şeklinde boynundan beline dolanmış dansçı bir kızdı. Ama bu<br />
kadar müzik, ışık ve örtünün etkisiyle kızın kendisinde uyandırdığı tanıdıklık hissinden Can<br />
emin olamadı. Anlam veremediği şey; kalbinin bayağı hızlı çarpmaya başladığı ve bütün<br />
tüylerinin elektriklenmesiydi. Örtü kızın üstüne tekrar indiğinde Can’da tek bir duygu vardı, şu<br />
kahrolası örtüyü alıp kızın üstünden atmak.<br />
Kız örtüyü aniden ters çevirip siyah tarafını üste getirmiş ve sanki yok olmuşçasına yere<br />
kapaklanmıştı. Tam bu anda müzik durdu. Hayır, aslında müzik durmamış, sadece iki saniyelik<br />
bir sessizlik olmuştu. İzleyiciler dansçının örtünün altında olup olmadığından emin olmak için<br />
ha<strong>fi</strong>f doğrulup sahneye kilitlendiler. Örtü, sahnenin tabanında sanki öylesine atılı duruyordu.<br />
Sahneye en yakın kısımda oturan Can bile, kızın örtünün altında olduğunu anlayabilmek için<br />
dikkatlice baktı. Sessizlik kalp atışına benzeyen bir ritimle bozuldu ve müziğin yine<br />
başlamasıyla örtü aniden canlandı. Dansçı kız bir dönüşte örtüden sıyrıldığında, Can<br />
diyaframının altından midesine yumruk gibi akan ılık bir hisle kaplandı.<br />
Yere akarcasına inen örtü, dansçı kızın ayakları dibine yığılırken, kız tek bacağının<br />
üzerinde bir heykel gibi dimdik durup diğer bacağını olabildiğine ağır bir hareketle, hiç<br />
sarsmadan, 180 derecelik bir açıyla havaya kaldırdı. Bir an böyle durdu. Sadece güzelliğiyle<br />
izleyicileri titretmiyor aynı zamanda suratındaki ifadeyle de orada bulunan herkese sanki<br />
meydan okuyordu. Can havada duran bacaktan alamadı bakışlarını; olması gerektiği kadar<br />
kaslı, sağlam, uzun, kadınsı, Fi ve mükemmeldi. Olmaması gerektiği kadar gerçekti. Uzun<br />
süredir nefesini tuttuğunu fark ettiğinde nerdeyse bayılmak üzereydi, hemen derin bir nefes<br />
alırken başına bunun geldiğine inanamıyordu, dansçı Duru’ydu. Bu sabah, Duru’yu ilk gördüğü