23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

herkese iyi günler diledi ama kimse duymamıştı onu, hâlâ binanın organik olup olmaması<br />

üzerine tartışıyorlardı. Bilge odadan çıktı.<br />

Can mimarların daha fazla konuşmasına fırsat vermeden, “Konu gereğinden fazla uzadı.<br />

Olmamış bunlar. Deniz haklı, daha organik bir görünüm bekliyoruz. Yarın yeni çizimleri<br />

görelim.” dediğinde Deniz, “Yarına kadar yetiştirebilirler mi?” diye sordu. Can mimarların<br />

cevap vermesine fırsat vermeden, “Yetiştirebilecekleri için buradalar.” diye çıkıştı ve<br />

toplantı odasından kendi odasına geçti.<br />

Bu iş gereğinden fazla zamanını almaya başlamıştı ve en kötü tarafı da Duru’yu hâlâ<br />

göremiyor olmasıydı, iki haftadır eser yoktu ondan. Onu görmek içindi her şey, harcadığı tüm<br />

bu zaman, para, başına sardığı tüm bu mimarlar... Kendi tuzağına düşmüş bir avcı gibi<br />

hissetmeye başlamıştı, Deniz’in <strong>fi</strong>kri gerçekten güzel olmasına, hatta ilham verici bir sürü<br />

yanı olmasına rağmen, Duru’suz her şey anlamsızdı. Her toplantıya Duru da gelecek diye<br />

heyecanla hazırlanıyor ve sonra onun yokluğuyla kendini perişan hissediyordu. Sadece<br />

toplantılar değil, toplantı sonrası düzenlediği yemeklerde de Deniz’le yalnız sıkışıp kalmıştı.<br />

Duru resmen saklanıyordu, daha doğrusu kaçıyordu. Deniz kendini projeye vermiş, artık joint<br />

bile içmiyordu, her zaman kafası ayıktı. Kahrolsun diye düşündü Can. Hayatında Deniz’den<br />

daha tutkulu kimseyi tanımadığına karar verdiğinde bu savaştan vazgeçmek için çok geçti,<br />

çünkü Duru tüm hücrelerine işlemiş bir enerji gibiydi, onsuzluk devam edilemezdi. Eti’yle<br />

konuşmak istedi, onun rahatlığına, aklına her zamankinden çok ihtiyacı vardı ama artık onu da<br />

arayamazdı. Ne diyebilirdi ki, onun dediğinin tam tersini yaparken... Kendini suçlu<br />

hissediyordu. Acele ettiği için, Duru’nun üstüne fazla gittiği için suçluydu. Projeyi tamamen<br />

başından atamıyordu, çünkü Deniz’le bağlantısının kaybolmasını istemiyordu. Deniz, Duru’ya<br />

açılan incecik ve tuzaklarla dolu bir köprü gibiydi. Ama artık Duru’yu göremeyecekse<br />

zamanını bu saçmalığa daha fazla ayıramazdı, işte bu noktada Bilge’yi dahil etmek iyi bir<br />

<strong>fi</strong>kirdi. Kız zaten hiçbir işe yaramıyordu, bari Deniz’in kendini ciddiye alınır hissetmesi için<br />

toplantılara Can Manay’ın yerine girebilirdi. Bu Deniz’i bir süre daha oyalamaya yeterdi.<br />

Toplantıların uzaması için mimarların kafasını karıştırmak zorunda kalmıştı, onlara sürekli<br />

Deniz’in itiraz edeceği şeyler yapmalarını söylüyordu. Deniz’in kendini defalarca anlatmaya<br />

çalışması da aslında eğlenceliydi. Zeki bir adamdı, ne istediğini biliyordu, Duru olmasa bu<br />

proje aslında nerdeyse ciddiye alınır bir <strong>fi</strong>kirdi. Ama Duru’yla bir gelecek planlıyordu Can.<br />

Böyle bir projeye başlaması, sonrasında Deniz’le uğraşmak zorunda kalmasına neden<br />

olabilirdi. Mimarlara ödediği para başkasına çok gelse de Can Manay için önemsizdi ve<br />

Duru’yla planları yolunda giderse hazırlanan projeyi tamamıyla Deniz’e bırakmaya da karar<br />

vermişti. Duru’ya karşılık küçük bir hediye, kârlı bir değiş tokuş gibi.<br />

Can kapıya doğru ilerleyip elini sırayla mimarlara uzattı, tokalaşıp onları uğurladı.<br />

Tokalaşma sırası Deniz’e gelince Can elini indirdi, mimarların çıkışını bekleyip kendi<br />

masasına doğru ilerlerken, “Dur biraz kritik yapalım, ben de birazdan çıkıcam eve birlikte<br />

döneriz.” dedi. Bu gece Duru’yu görebileceği bir fırsat yaratmaya çalışacaktı. Daha önceki<br />

planların hiçbirine katılmamıştı Duru, hatta Can çat kapı Deniz’le eve gittiğinde bile Duru<br />

güya yukarda uyuyordu, yorgundu ve yemeğe katılmaya hali yoktu. Kendisine böylesine kesin<br />

bir ambargo koymasına rağmen Deniz’le bu kadar zaman geçirmesine müdahale etmemişti<br />

Duru. Ne Deniz’e olanları anlatmış ne de Can’la bir daha yüzleşmişti, hâlâ bir umut vardı. Ne<br />

olmuşsa, olursa ya da olacaksa olsun, Duru’ya kavuşmak için hep bir umut olacağını biliyordu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!