You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Can, yaşadığı sürece.<br />
Oturduklarında Deniz heyecanla konuyu sanat merkezinin yapılması için gezdikleri<br />
arazilere getirdi, hangi bölgenin daha verimli olduğunu konuştular. Dört bölge arasından iki<br />
bölgeye indirmişlerdi seçenekleri ve yarın belki dördüncü defa gidip arazileri yine kontrol<br />
edeceklerdi. Günün değişik saatlerinde gitmeye özen göstermişlerdi. Deniz en iyi seçimi<br />
yapmak için, Can’sa Duru’nun gelebilme ihtimaline karşılık gitmişti arazilere. Arazinin<br />
değişik saatlerdeki analizini yapması için görevlendirdikleri birinin oluşturduğu raporu açtı<br />
Can, değişik saatlerde değişik açılardan çekilmiş bir sürü fotoğraf, rüzgar raporları...<br />
Kalabalık bir dosyaydı ve Deniz’le Can iki haftadır her gün defalarca inceleyip<br />
konuşmuşlardı üzerine. Duru’nun geleceğini bilse Can hemen alırdı araziyi, sadece onu<br />
görebilmek için asla kullanmayı düşünmediği bir arazi satın alması çok olasıydı. Duru her<br />
şeye değerdi.<br />
2 hafta sonra Özge…<br />
- 2 -<br />
Bitkinlik, hayal kırıklığı ve tavuk çorbası... Sinüslerinde yayılan iltihabın etkisiyle kızaran<br />
gözleri, derginin ilk sayısının satışının Özge üzerinde yarattığı yenilgiyi anlatıyordu. Dergiyi<br />
dağıtma telaşı biter bitmez, dağıttığı derginin tamamı satılsa dahi, tirajın 1200 taneyi<br />
geçemeyeceği gerçeği çöktü Özge’nin üstüne. Daha dikkatli davranmalıydı. Dergiyi bulduğu<br />
konteynırın yanından topladığı bira şişesi ve izmaritleri koyduğu kutuya baktı. Kapının<br />
girişinde, yerde öylece duruyordu. N’apacaktı ki bu çöplerle? Polise verse bir şey<br />
çıkmayacağı kesindi. Bu ülkede 10 kişinin önünde öldürülen adamların bilinen katilleri, delil<br />
yetersizliğinden serbesttiler, çalınan bir dergi için polisin zaten kullanmadığı kaynaklarını<br />
kullanıp hırsızların peşine düşmeyeceği kesindi. Öksürürken ciğerlerinin kuruluğu acıttı<br />
canını, sadece hastalık değil, başarısız olmanın verdiği yıkım vardı o yeşil gözlerde. İçtiği<br />
tavuk çorbasından hiç tat alamayınca, daha keskin bir şey yemek için yakındaki Japon<br />
restoranından sushi sipariş etmişti. Gribin etkileriyle duyuları körelmişti, tadı ve kokusu<br />
keskin olan bir şey yiyip yaşadığını hatırlatmalıydı. Siparişi verirken çok uzun süre böylesine<br />
pahalı bir yemek siparişi veremeyeceği gerçeğini düşündü, dergi daha ilk sayısında patlamıştı<br />
ve kimse onu işe almıyordu. Haberlere konu olmayı bırak, maliyetini karşılayacak kadar bile<br />
satılmamıştı. Kayboluşunun büyük bir etkisi olmuştu bu yenilgide ama sonrasında bulunan<br />
sayılar en azından satışı sağlayabilirdi. Durum şaşırtıcıydı ama olan olmuştu, dergileri<br />
bulmak için öyle uğraşmıştı ki, durumun nedenlerini araştırmak için, ne enerjisi ne de<br />
motivasyonu kalmıştı Özge’nin. İki saattir derginin Ömer tarafından internete yüklenmiş<br />
taslağına bakıp duruyordu, amatörce yapılmış bu siteyi kim okur ki diye düşünürken canı iyice<br />
sıkıldı ve bilgisayarının kapağını sinirle indirip kalktı.<br />
Ekipten geriye bir tek Ömer kalmıştı. Özge bu çocuktaki motivasyonun ona olan borcunu<br />
alma umudundan mı, yoksa dergiye olan inancından mı geldiğini düşündüğünde kendini iyice<br />
zavallı hissetti, zavallı bir romantik gibi var olmayan duygulara, var olmayan manalar<br />
yüklemeye çalıştığını düşündü. Tabii ki borcunu alabilme umudundan kalmış olduğuna karar<br />
verdi. Bu ülkede Tanrı’dan başka hiçbir şeye ama hiçbir şeye nerdeyse inanç kalmamıştı,