23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Deniz ilk defa, kendisine zarar vermeden, yitmeden, sadece müzik yapamadığı için, sadece<br />

dans edebilen Duru’yu kıskandığını hissetti. Yorgundu. Tek istediği kendi keşfettiği bu<br />

düşünceden uzaklaşıp konuyu değiştirmek, biraz nefes almaktı. Bu düşünce Pandora’nın<br />

Kutusu’nun anahtarıydı onun için.<br />

- 16 -<br />

Can eve taşınalı bir hafta olmuştu. Evi satın aldıktan sonra evin planlaması dahil, eski eve<br />

ait her şeyi tamamen değiştirmişti. Evi dizayn ettirirken bir konuda çok dikkatli olmuştu ki bu,<br />

yan bahçeyi birçok açıdan görebilen, uzaktan kumandalı güvenlik sistemiydi. Bu sistemin<br />

merkezi Can’ın yatak odasından geçişi bulunan küçük bir odadaydı. Evin yeniden inşası<br />

yaklaşık iki ay sürmüştü. Duru’yu görmekteki arzusu o kadar büyüktü ki, sonraları sosyetede<br />

bir akım haline gelecek bir gelenek bile başlatmıştı bu arada. Ev inşaat halindeyken, evin<br />

duvarlarının yıkıldığı günün gecesi, şantiye halindeki evde çok başarılı bir parti vermişti.<br />

Duru’nun turnede olduğunu davete yalnız gelen Deniz’den öğrendiğinde yaşadığı hüsran<br />

görülmeye değerdi. Gerçi görülemeyecek kadar içinde bir yerlerde oluşan bir fırtınaydı bu<br />

daha çok. O gece kendi partisinden ilk ayrılan o olmuştu, bu da bir ilkti Can için. Bir süre<br />

sahilde tek başına yürümüş, işin komik yanı, evine varana kadar gece sokakta kendini tanıyan<br />

bir kişiye bile rastlamamıştı. Hüzünlü ama güzel bir geceydi.<br />

O gecenin anısıyla ha<strong>fi</strong>f gülümseyerek asma kat şeklinde yeniden dizayn ettirdiği yatak<br />

odasının merdivenlerinden aşağıya inerken, önünde 180 derecelik açıyla bahçeyi kucaklayan<br />

salona baktı. Güzeldi. Her köşesi Fi’ye uygundu. Bahçenin Japon tarzındaki peyzajı, evi<br />

bulunduğu çevreden tamamen koparan bir etki yaratıyordu. Bu salonda bir kere oturduktan<br />

sonra yerinizden kalkmak epey zorlayıcı olabilirdi, çünkü her şey geleni o evde tutmak üzerine<br />

tasarlanmıştı. Bahçe, salonun sanki perdesiydi. Huzur dolu orta büyüklükteki salon, umut<br />

vadeden bahçeyle sevişiyordu. Bahçe dış dünyayı tamamen dışarda bırakarak evi sarıyordu.<br />

Evin yerleri gerçek tikten yapılmış, tatlı, orijinal bir kahverengiydi. Tik ağacının doğal<br />

rengi korunmuş, üzerine sadece koruma amaçlı bir vernik atılmıştı. Yerlerin tek, düz parça<br />

halinde döşenmesine önem vermişti Can çünkü kesik kesik kısa parkeler, yukarıdan<br />

bakıldığında evdeki Fi dengesini bozabilen bir görüntü oluşturabilirdi. Can bu evde kaldığı<br />

gecelerin sabahında, yatak odasından çıktığında salonun kuşbakışı görüntüsü, güne<br />

başlamasını kolaylaştıracaktı.<br />

Bu çok tatlı kahverengi zeminin üstüne konulmuş krem rengi, geniş köşe koltuk ve hemen<br />

karşısında duran turuncu ikili koltuk, olabilecekleri en huzurlu yerde duruyor gibiydiler.<br />

Ortada duran büyük kare sehpanın üzerinde kitaplar vardı, Can’ın çoktan okuyup bitirdiği ama<br />

önemsediği insanların okumasını istediği 12 kitap. Evin bahçeye açılan cam kapıları tavandan<br />

yere kadar dizayn edilmiş, yansımayan camlar özellikle seçilmişti. Dışarda hava durumu ne<br />

olursa olsun camdan kendi yansımanızı görmek yerine net bir şekilde bahçeyi görürdünüz.<br />

Bahçeye açılan bu cam cephe istendiğinde katlanarak üst üste biniyor ve bir köşede<br />

toplanabiliyordu. Evi bahçeyle birleştirmek için tek yapmanız gereken bir tuşa basmaktı,<br />

başka bir tuş da camların ışık geçirmez bir şekilde perde görevi görmesine yarıyordu. Can evi<br />

hiç pazarlık dahi yapmadan 400 bine satın almıştı, bugün satsa, içindeki tüm teknolojiyle<br />

birlikte ev en az üç milyon ederdi. Can Manay’ın böyle bir ev yaptırması bölgede bulunan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!