You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
masaya bakarak sakin, “Zimri’nin neresindensin?” diye sordu.<br />
Özge birkaç saniye önce yaptığı abartılmış ukalalıktaki konuşmanın, adam tarafından bir<br />
sohbet başlangıcı olarak alınmasına şaşırmıştı ama ifadesini hiç bozmadan, karşısındakinin<br />
kendisine bir cevap borçlu olduğunun bilinciyle yine alaycı bir ifadeyle, “Her yerinden.” diye<br />
cevap verdi.<br />
Adam bakışlarını Özge’ye doğrulttuğunda, çıkık kaşları altında derin iki çukura benzeyen<br />
kahverengi gözleri iyice kısılmış ve dudağının kenarında var olduğu sanılan gülümseme<br />
nihayet adrese ulaşmıştı. Birkaç saniye Özge’ye baktıktan sonra, “Sen niye burdasın? Neden<br />
geldin?” diye sordu.<br />
Özge kaşlarını çatıp kendisine sorulan sorunun abesliğini abartılı bir şekilde karşı tarafa<br />
aktarmak istercesine şaşırarak, “İş görüşmesine çağrıldım ve geldim... Kapanmış bir derginin<br />
iş görüşmesine.” dedi.<br />
Sadık tek bir hamleyle oturduğu yerden kalkıp pencereye doğru gittiğinde, adamın vücut<br />
hareketlerinin odada yarattığı dalga Özge’de çok güçlü olmayan ama yine de var olan bir<br />
tahrik hissi uyandırdı. Özge adamın arkasından ha<strong>fi</strong>fçe kafasını çevirip baktığında, pencerede<br />
arkası Özge’ye dönük duran adam, işçileri seyrediyordu. İstem dışı da olsa, adamın uzun<br />
bacaklarına ve takım elbisesinin pantolonundan beliren sporcu poposuna dikkatle baktı, penisi<br />
olsa o an sertleşirdi. Hemen kafasını önüne çevirdi. Normalde herhangi bir görüşmede kendisi<br />
tarafından yaratılan bu enerjinin şimdi hiç tanımadığı bu adam tarafından kendisine saldırgan<br />
ve umursamaz bir şekilde yönlendirildiğini hissediyordu. Enerji saldırgandı çünkü adamın<br />
gözlerindeki fetih naraları ancak bir aptalın anlayamayacağı kadar güçlüydü, umursamazdı<br />
çünkü karşısına çıkan şeye sahip olmak dışında verdiği duygu ya da hasar adamın umurunda<br />
bile değildi. Adamdaki bu hal, bir üstünlük duygusuyla karşındakine istediği an sahip<br />
olabileceğini bilme haliydi. Özge bu duyguyu da iyi biliyordu çünkü o da kendi üstünlüğünün<br />
farkında bir fetihçiydi. Ne kadar istendiği ya da sevildiği hiç umurunda olmayan, sadece kendi<br />
istekleri üzerine yoğunlaşan bencil, tek taraflı, sadece alan, hiç vermeyen bir fetihçiydi. Kendi<br />
kendine gülümseyip bu adamın tuzağına düşürdüğü kadınları düşündü, sonra kendi sahip<br />
olduğu kadınları düşündü. Kendisini adamla kıyasladı. Kendisiyle birlikte olmuş biri,<br />
yaşadığı cinsel doyumdan sonra bu adamla birlikte olsa acaba hangisinin daha etkileyici<br />
olduğunu düşünürdü? Saniyeler içinde geçen düşünceler Özge’yi karşısındaki erkeğin<br />
güzelliğinden etkilenmiş bir kadın modundan çıkarıp, rakibini tartan bir savaşçı moduna<br />
geçirmişti. Adamın arkadan gelen sesi artık etkisi çoktan geçmiş bir müzik gibi geldi Özge’ye.<br />
Sadık, “Seni bu kadar tehlikeli yapanın ne olduğunu görebiliyorum ama bu kadar basit<br />
olamaz.” dediğinde, Özge önce Sadık’ın dediklerinden hiçbir şey anlamadı. Gerçekten ne<br />
demek istediğini daha iyi anlayabilmek için tekrar ona döndüğünde, Sadık sırtını cama<br />
dönmüş, pencerenin önündeki ısıtma ızgaralarına poposunu dayayıp oturmuş, Özge’ye<br />
bakmaktaydı. Göğsünde kavuşturduğu kolları, üzerindeki gömleği öylesine etkili bir biçimde<br />
germişti ki, adamın çıplak olmasından daha çekici, insanda üzerindeki gömleği yırtarak<br />
çıkarma isteği uyandıran bir etki bırakabilirdi ama Özge’de değil. Özge bu adam gibilerini,<br />
dünyada çok fazla sayıda olmasalar da, iyi bilirdi, çünkü kendini iyi tanırdı. Gayriihtiyarî<br />
yapılmış gibi duran bu duruşlar, bu bakışlar Özge’ye karşısındakinin <strong>fi</strong>ziksel olarak çok iyi<br />
yapılanmış bir insanoğlundan ibaret olduğunu hatırlattı. O yapıya ulaşabilmek için saatlerini<br />
koşarak, terleyerek, kendi kaslarına eziyet ederek harcayan ilkel bir insandı bu. Basit bir