23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Siyah üzerine kırmızı küçük harflerle ama kapağın tamamını kaplayacak kadar büyük, “Bu<br />

dergi çalındı, yakıldı, siz okumayın diye her şey yapıldı. Neden mi?” yazıyor ve üstteki<br />

yazının hemen altında beyaz büyük harflerle, “Okuyunca anlayacaksınız.” diye cümle<br />

bitiyordu.<br />

Darbe’nin kurtarılan 1200 sayısı, bu şekilde sonradan eklenen bir kapakla, yıpranmış<br />

orijinal kapakları kamufle edilerek ancak kurtarılabilmişti. Dergiyi açtığınızda kapağın arka<br />

kısmındaki editörün yazısında, derginin çalınması ve kurtarılmasıyla ilgili yazıyı okuyup, sağ<br />

tarafta da yıpranmış eski kapağı görebiliyordunuz. Yeni kapakların hazırlanması, basılması<br />

altı saat sürerken, eski dergiye yeni kapağı ekleme işi bir gün sürmüştü. Dergi için çalışan<br />

herkes, maaşların geç ödeneceğini öğrenince işten ayrılan bir gra<strong>fi</strong>ker haricinde, kapakları<br />

dergiye ekleme işini elleriyle yaptılar. Özge hiç durmadan, düşünmeden, tereddüt etmeden,<br />

saniyelerle yarışırcasına, eski derginin kirli, nemli naylonunu yırtıyor ve torbadan çıkan<br />

derginin son durumunu çabucak gözden geçirip elindeki bezle nemini alıyor ve kapağın<br />

takılması için yanındaki masanın üstüne koyuyordu. Başta Ömer olmak üzere herkes<br />

zımbalama işlerini yaparken, matbaacı Erdal Bey de dikkatle dergileri taşınabilir<br />

büyüklükteki kutuya yerleştiriyordu. Gün boyunca sadece yarım saat sandviç molası vererek<br />

devam ettiler ve son dergi de kutuya girdiğinde saat gece 10’a geliyordu. Her bir kutu 40<br />

dergi alıyordu ve dağıtılması gereken 1200 dergiyi içine alan 30 kutu vardı. Bu da 30 ayrı<br />

lokasyon demekti. Özge tek başına 30 kutuyu dağıtacağını kimseyle paylaşmadı. Kutuları<br />

matbaacı Erdal Bey’den ödünç aldığı araca yüklerlerken kafasında bir rota yoktu, tek bildiği<br />

önce Muammer Bey’in merkezdeki bayisini ziyaret edeceğiydi. Araca binerken kendisine<br />

bakan ekibi bir daha görüp görmeyeceğini düşündü, büyük ihtimalle, borcu olanlar dışında<br />

geri kalanları göremeyecekti.<br />

Kafasındaki tüm düşünceleri silip hedefe doğru ilerledi, yolun sonuna gelmiş ve yapacağı<br />

başka hamle kalmamış olsa da bu kalan dergiyi en az 1200 kişinin okuması için elinden geleni<br />

yapacaktı. Ne tutamayacağı sözlerin, ne yorgun vücudunun, ne de hiç parasının olmamasının...<br />

Hiçbir şeyin önemi yoktu.<br />

- 85 -<br />

Dansçılar sahnenin sağ tarafında kendilerine gösterilen yerde toplanırken, müzisyenler<br />

sahnenin önünde, aşağıda bir araya gelmişlerdi. Orijinal sahne dekorları koyulduktan sonra<br />

kalan sahne alanını belirtmek için yere beyaz bantlar yapıştırılmış ve dansçılara<br />

koreogra<strong>fi</strong>lerini bu bant aralıkları içinde yapmaları gerektiği anlatılmıştı. Müzisyenler de<br />

kendi bestelerini hangi sırayla çalmaları gerektiğini dağıtılan listeden öğrenmişlerdi.<br />

Göksel kendisine anlatılanları dinlerken, Ada’nın durduğu köşeyi gözünün ucunu<br />

yerleştirmişti. Net bir şekilde o tarafa bakmasa da Ada hep gözünün ucundaydı. Program<br />

elden ele dağıtılmaya başlandığında, Deniz sahneye çıkıp kulağındaki interkomla program<br />

akışını yüksek sesle okurken okul müdürünün salona girmesi her şeyi durdurdu. Müdürle<br />

yaptığı hararetli konuşma sonunda onu dışarı çıkarmayı başaran Deniz, kapıların<br />

kapatılmasını istedi. Kapılar kapatıldı ve büyük prova başladı.<br />

Sahneye ilk Ada’nın müziği ve su eşliğinde enstrümanlar çıkacaktı. Duru ve Ada arasında<br />

gerilime neden olduğu kısa zamanda tüm ekibe yayılan bu olaylı açılış müziğinin ardından

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!