You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kadın, Bilge’nin teşhisine gülümserken, “Kaç yaşında-sın?” diye sordu. Bilge, “Eylül’de<br />
22 olucam.” diye cevap verdi. Kadın, “Psikoloji okumasaydın ne okurdun?” diye sorarken,<br />
gerçekten ilgili görünüyordu ve Bilge düşünmeden, “Aşçı olurdum.” diye cevap verdi. Kadın<br />
cevaba şaşırmıştı, “Aşçı mı? Enteresan.” dedi. Bilge kadının habire enteresan demesine yine<br />
gülümsedi, kadın Bilge’nin gülümsemesinin anlamını anlayıp tebessüm ederken, “Niye aşçı?”<br />
diye sorguladı. Bilge, “Öyle baklavalar, mantılar açan bir aşçıdan bahsetmiyorum, dengeli<br />
beslenmenin tüm gerektirdiği şeyleri bilen, sebzeleri az pişiren bir aşçı. Ottan falan yemek<br />
yapabilen biri. Kendi ihtiyaçlarımı kendim karşılayabilmeyi seviyorum. Aşçı olsam bayağı<br />
işime yarardı.” dedi. Kadının saatine bakması Bilge’yi uyardı, Bilge de saatine baktı.<br />
Randevusuna sadece dakikalar vardı ama hiç kimse gelmemişti. Bilge ayağa kalkarken, “Ben<br />
bir bakayım bu insanlar nerde?” dedi.<br />
Bilge koridordan ilerleyip iki kere, “Affedersiniz!” diye seslendi ama cevap veren olmadı,<br />
girişteki bekleme yerine geri döndüğünde kadın hâlâ yerinde oturmaktaydı. Bilge tam kapıdan<br />
çıkacaktı ki, üzerinde laboratuvar önlüğüyle genç bir kadın kapıdan içeri girdi. Yüz yüze<br />
geldiler. Önlüklü genç kadın direk sordu, “Bilge Hanım?”<br />
Bilge her şeyin yolunda olduğunu düşünüp rahatlamış, “Benim, buyrun?” diye cevap verdi.<br />
Genç kadın tebessümle onu içerdeki odalardan birine buyur ederken Bilge çantasını aldı,<br />
koltukta oturmuş bekleyen orta yaşlı kadınla içtenlikle vedalaşırken elini uzattı, kısaca<br />
tokalaştılar ve Bilge dönüp odaya girdi. Tam düşündüğü gibi, test masanın üstünde hazır<br />
kendisini beklemekteydi. Biraz önce sohbet ettiği kadının, kendi geleceğiyle ilgili karar<br />
vermesi beklenen kişi, Eti, olduğunu ancak aylar sonra onu Can Manay’ın o<strong>fi</strong>sinde görünce<br />
anlayacaktı.<br />
- 30 -<br />
Duru, teninden buram buram güzel meyve kokuları gelirken elindeki havluyu boynuna iyice<br />
sarıp, “Salonda mıydın? Galiba çıktığını gördüm, izledin mi?” diye sorarak Ada’ya sıcaklıkla<br />
yaklaşmıştı. Ada, Duru’nun hâlâ kendi müziğiyle prova yaptığına inanamıyordu. Tüm ikna<br />
enerjisini kuşanmış Duru’nun konuşmasını, dudaklarının üstüne koyduğu işaret parmağıyla<br />
senkronize çıkardığı, “şşt” sesiyle susturan Ada, parmağını indirip karşısındaki kendini<br />
anlamaya çalışan bu güzel yaratığa sanki onu ilk defa görüyor gibi baktı. İçinde yeni hissettiği<br />
bir güvenle, stüdyoya girerken Duru’nun peşinden gelmesini istediğini kapıyı bir anlığına<br />
tutarak belirtti ve biraz önce oturduğu yere oturup kemanını omzuna yerleştirdi. Durumu<br />
anlamak için konuşmaya çalışan Duru’nun girişimini elindeki yayı sanki bir parmakmış gibi<br />
dudaklarına götürüp daha güçlü bir, “şşşt!” diyerek tekrar engelledi. “Dinle.” diye<br />
mırıldanırken sanki kendi kendine konuşur gibiydi.<br />
Duru heyecanlanmıştı, Ada’nın kendisini özellikle davet etmesi ve gösterinin açılışı için<br />
hazırladığı müziği trans halinde çalması, çok usta bir müzisyenin az bulunur bir konserini<br />
canlı dinlemek gibiydi. Kendini düşüncelerine bırakıp kendi dansını bu müzikle düşünmeye<br />
başlamadan önce, elindeki kemanı, sanki kendisine ait bir organmış gibi çalan Ada’nın<br />
suratındaki güzelliği fark etti bir an, bir gün bu kızla çok daha yakın olacaklarını hissediyordu.<br />
Ada’nın asosyalliği ve utangaçlığı şimdiye kadar engellemişti aralarındaki ilişkiyi ama şimdi<br />
baş başaydılar, en sonunda. Kendisini çok rahat hissediyordu bu kızın yanında. Duru’nun