You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
kurmasını kolaylaştırmak için aradığı en önemli elementti.<br />
Muammer Bey’in, tanıdığı tra<strong>fi</strong>k polislerini ayarlayıp pratik bir şekilde arabayı meydanın<br />
köşesine aldırması kolay oldu. Bunca zamandan, olaydan sonra arabaya böyle kolayca yer<br />
bulabilmek bile nerdeyse duygulandırmıştı Özge’yi. Duygularını derisinin çok altına ittirip<br />
elindeki kutuyu Muammer Bey’in tezgahına indirdiğinde, ruhundaki yükün biraz ha<strong>fi</strong>flediğini<br />
hissetti. Muammer Bey şaşkınlık içinde aldı dergiyi eline. Özge, adam gözlüğünü takarken ilk<br />
defa o zaman fark etti yaşlılığını ve güneşten lekelenmiş titreyen ellerini. Hiç konuşmadan<br />
kapağı okudu... Yukarı kalkan kaşlarını cevap arayan bakışları izledi ve sayfayı çevirdi,<br />
itinayla. Özge tam açıklama yapmak için konuşacak oldu, Muammer Bey susturdu Özge’nin<br />
aceleci girişimini. Bakışlarını okuduğu sayfadan ayırmadan oturdu her zamanki kasasının<br />
üstüne ve acele etmeden okudu Darbe’yi.<br />
- 88 -<br />
Ada’nın aniden kendini otobüsten aşağı atarcasına inmesi ya da hemen karşısına dikilip<br />
gözlerinin içine bir uzaylıyı inceliyormuş gibi bakması garip gelmedi Göksel’e. İlk konuşanın<br />
Ada olmasına çoktan karar vermişti ve Ada cevap isteyene kadar herhangi bir konuda<br />
konuşmayacaktı. Ada’nın çatık kaşları altında şaşkınlıktan kıvranan gözlerine bakarken ilk<br />
defa biriyle bu kadar uzun süre göz göze geldiğini düşündü, 11 yaşında bıçakladığı hademede<br />
dışında.<br />
Ada kafasındaki düşünceleri dindirmek istiyordu, Deniz’e hissettikleriyle ilgili her şey<br />
yeterince yer kaplıyordu beyninde ve kedi fare oyunu oynamaya enerjisi yoktu. Sırtındaki<br />
kemanın ağırlığına rağmen, aralarındaki mesafeyi korumaya dikkat ederek, dimdik dikildi<br />
Göksel’in karşısında. Hissettiği bu cesaretin ve üstünlük duygusunun kendisine Göksel<br />
tarafından aktarıldığını biliyordu ama bu horozlanmasını engellemiyordu. Bilmek istiyordu!<br />
Ne olduğunu, neden olduğunu bilmek için sordu. “Niye hep bana bakıyorsun?”<br />
Göksel sakince araladığı dudaklarının arasından sanki harf harf çıkardı cümleyi, “Hep sana<br />
bakmıyorum...”<br />
Ada cevabın devam edeceğini düşünerek bekledi ama Göksel susmuştu ve konuşmaya<br />
devam etmedi. Ada kaşlarını iyice çatıp nerdeyse dayılanarak, “Bu mu cevabın? Salak mıyım<br />
ben!” dedi.<br />
Göksel, “Değilsin.” dedi sakince. Ada, Göksel’e doğru bir adım daha atarken sağ elinin<br />
işaret parmağını kaldırıp, “Sen ne istiyordun benden? Ha! Nedir bu?” diye hesap sordu.<br />
Göksel kendisine uzatılan bu ince, uzun parmağa baktı bir an. Bir sürü parmak kırmıştı ve bu<br />
parmağın ne kadar da güzel ve narin olduğunu düşündü, kemanın yayını nasıl da baskıladığı<br />
geldi aklına. Göksel’in bu düşüncesi gözlerinin içinde bir gülümseme olarak belirirken, Ada<br />
fark etti. Bir anda gülümseyen gözlerle parmağına bakan bu adamın kafasının iyi olabileceğini<br />
düşünüp bir adım geriye gitti. Hava kararmaya başlamıştı, gelebilecek ani bir atağa karşı<br />
Göksel’le arasına kol mesafesi koymak istiyordu. Bu adamın daha önce birkaç kişiyi<br />
hırpaladığını uzaktan da olsa görmüştü, çok da duymuştu, sıradakinin kendisi olabileceği<br />
düşüncesi o ana kadar niye aklına gelmemişti ki?.. Ama niye olsundu?! Hem etrafta bir sürü<br />
kişi de vardı. Sakin olmaya çalıştığını belirten amatör mimiklerle, “Evet bekliyorum. Ne<br />
istiyorsun benden?” dedi ve kollarını önünde bağlayıp en ciddi surat ifadesini takınarak baktı