23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yoğunluğu yüzünden interkomdan kendisine söylenenlere dikkat edemiyordu. Sahnenin<br />

ortasında kendisi için işaretlenen yere kadar yürüdü, çarpının üstünde durdu. Alkışlar<br />

dindiğinde, söylemesi gereken, yapması gereken her şeyi unutmuştu. Aklında sadece Can<br />

Manay çıkana kadar çarpının üstünde durması gerektiği ve suratındaki yoğun pudranın rahatsız<br />

edici hissi vardı.<br />

- 43 -<br />

Takılan iki serum, hastanede geçen beş saatten ve evde yaptığı uzun, sıcak bir banyodan<br />

sonra Duru nihayet kendine gelebilmişti. Pijamalarını üzerine geçirirken Ada’nın müziğinin<br />

etkisinin hâlâ aynı şekilde güçlü olup olmayacağını merak etti. Ama müziği dinlemek için<br />

göstereceği hayat belirtisinin Deniz tarafından fark edilmesini de istemiyordu. Utanç<br />

duyuyordu. Deli gibi davranmıştı, delirişini haklı gösterecek hiçbir sebep sıralayamayacak<br />

kadar delirmişti. İçindeki herhangi bir duyguyu harekete geçirecek bir şey yapmamaya karar<br />

verdi. Sessiz olmaya ekstra özen göstererek merdivenlerden aşağıya indi. İnerken havayı<br />

koklayarak havada joint kokusu olup olmadığına baktı. Yoktu. Deniz’in evde olduğunu<br />

biliyordu ama evin neresinde olduğu konusunda bir <strong>fi</strong>kri yoktu. Bodrum katıyla birlikte dört<br />

kata sahip evin ilk katında salon, küçük bir tuvalet ve mutfak vardı. Deniz bu katta değildi.<br />

Duru, alt kata inen merdivenin başında durup aşağıdaki bodrum katından ses gelip<br />

gelmediğine dikkat etti. Alt katta, Deniz’in stüdyo olarak kullandığı büyük bir oda, çamaşırlık<br />

olarak kullandıkları bir bölüm ve kazan dairesi vardı. Alt kattan ince ince gelen müzik sesi<br />

Duru’yu rahatlattı. Deniz stüdyodaydı. Normalde stüdyodan gelebilecek herhangi bir ses<br />

karşısında Duru heyecanla aşağıya koşardı ama şimdi duyduğu müzik sesine rağmen<br />

gitmemeye karar verdi. İçinde bir şeyler kopuktu ve tamir edene kadar Deniz’e bakacak gücü<br />

yoktu. Salondaki koltuğun ucuna bir yabancı gibi oturdu. Ne yapacağını bilemeyen, ne yapmak<br />

istediğinden habersiz bir yabancı gibi karşısındaki televizyonun kapalı, siyah ekranından<br />

yansıyan görüntüsüne baktı. Kıpırdamadan durdu öylece, yansımasının kendisinden bağımsız<br />

bir şekilde kıpırdayabileceğini düşünüp bakakaldı ekrana. Yansıması kıpırdamadı. Sehpanın<br />

üzerindeki kumandaya uzandı ve televizyonu açtı. Koltuğun ucunda oturmaya devam ederken<br />

kanalları gezmeye başladı. Televizyon seyretmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Yaşadığı<br />

ülkenin alışkanlıklarını unutacak kadar uzun bir zamandı bu, birkaç reklamdan sonra hatırladı.<br />

Samimiyetsiz, sıradan bir kültürün, ilham vermeyen ürünleriyle doluydu reklamlar.<br />

Hiç düşünmeden, karar vermeden uzandı sehpanın Deniz’e ait olan özel çekmecesine, açtı.<br />

Çekmecenin içinde joint sarmak için kullanılan bir sürü malzemenin arasında aradığı şeyi<br />

buldu, sıkı bir şekilde sarılmış, ince uzun bir joint. Sanki kriz anında hemen içilmesi için orda<br />

öylece duruyordu. Televizyonda, Can Manay’ın son programını sunmak için sahnede dikilen<br />

şaşkın kızı gördüğünde jointten ilk nefesi almıştı bile.<br />

Ekrandaki kız dikilmiş, yere bakıyordu. Duru kızın bu durumunun kendisine içtiği joint<br />

yüzünden bu kadar tuhaf gelebileceğini düşündü ama ilk nefesi alalı saliseler geçmişti,<br />

kafasının bu kadar hızlı iyi olması imkansızdı. Bu kız da kimdi? Can Manay’a bir şey mi<br />

olmuştu? Bir yanlışlık vardı bu programda... Kız konuşmaya başlayalı ne kadar olmuştu takip<br />

etmesi zordu ama Duru dördüncü ya da altıncı nefesi çektiğinde, içinden kızı alkışlamak<br />

geçiyordu çünkü kız televizyona çıkan birinin tersine oyunsuz bir samimiyetle konuşuyordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!