Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
önce, ben seçmelere gelmiştim ve Deniz de o gün salondaydı diğer hocalarla birlikte, beni<br />
dans ederken görmüştü-” derken Deniz sakince sözünü kesti, “Benim hatırladığım üç sene<br />
önce ve sen elma yerken.” dedi. Duru, küçük öfkeli bir kız gibi, “İnanmıyorum<br />
hatırlamadığına! Ne yani dans edişimi hatırlamadın da elma yiyişimi mi unutamadın! Resmen<br />
hakaret bu!” diye homurdanırken Deniz doğruldu, Duru’nun somurtkan güzel suratında küçük<br />
bir kız çocuğunun köfte dudaklarına benzeyen ağzına bir öpücük kondururdu. Duru, “Ciddiyim<br />
ya!” diyerek itiraz ettiğinde Deniz kafasını Duru’nun kucağına yine yerleştirirken, “Tamam,<br />
sen anlat.” dedi.<br />
Duru, Deniz’le tanışmalarını anlatırken Can içinde tutmakta zorlandığı ilgisini istem dışı<br />
bir şekilde Duru’ya kilitledi. Konuşurken büktüğü dolgun dudakları, ellerini sürekli hareket<br />
ettirmesi, gözlerini kocaman açıp Deniz’in taklidini yapmaya çalışırken erkekleşmesi... Bu<br />
kadın, bir erkeğin istediği her şeye sahip, kadın vücudunda yaramaz bir kız çocuğuydu.<br />
Bedeniyse hiç yaşlanmayacak bir ruhun yansımasıydı. Can, Duru’nun sesine teslim oldu.<br />
Anlattığı hikayeden nefret ediyor olsa bile, bu sesten çıkan her şey keyif vericiydi. Duru,<br />
Deniz’le ilk konuşmalarını, Deniz’e gidip nasıl da kendi okul kaydıyla ilgili soru sorduğunu,<br />
Deniz’in onu nasıl da terslediğini, Deniz’in nasıl kavgacı olduğunu, önce Deniz’e nasıl gıcık<br />
olduğunu, onu çok yakışıklı bulduğunu ama Deniz’in ukalalığının nasıl onu çıldırttığını anlattı<br />
durdu. Duru anlatırken mutluydu. Konuşurken bacaklarını kendisine çekti, kucağındaki<br />
Deniz’in kafasına bu pozisyonda pek yer kalmamıştı, Deniz sıkılarak kalkıp Duru’nun yanına<br />
kaykılırken, Aysun’un ne kadar da yavaş sardığına dikkatle baktı.<br />
Duru bacaklarını kendine çekerken iyice ortaya çıkan ayak bilekleri, yumuşak ışıkta<br />
parladı. Can’ın dikkati istem dışı o güzel tene kaydı ama Deniz’in fark edebileceği<br />
tehlikesiyle hemen kontrol altına alındı gözleri ve Can’ın takındığı yumuşak aptal gülümseme,<br />
sıkılmak üzereymiş gibi görünen bir dinleyicinin ilgisizliğiyle kaplandığında, aslında içi<br />
Duru’nun açlığıyla yanıyordu.<br />
Aysun sardığı şeyi yaktığında, Can vücudundaki tüm kasları sanki umursamazmış gibi<br />
hareket ettirmek için zorlandığını anladı, rahatlamalıydı. Duru’nun varlığında rahatlamanın tek<br />
bir yolu vardı ama o yol şimdilik Can’a kapalıydı. Can doğruldu, aceleyle Aysun’un<br />
elindekini beklemeden aldı. Duru’ya bu kadar yakın olup dokunamamak sarsıcıydı. Duru’nun<br />
kendi vücudunda yarattığı kimyasal etkiyi ha<strong>fi</strong>fletebilmek için jointten aldığı derin nefesi bir<br />
an içinde tutup dışarı verdi.<br />
Deniz, Can’ın jointe atlamasına bir an şaşırdı ama bu kendisi için rahatlatıcı bir durum<br />
yaratmıştı. Aysun’a sakince, “Bana versene kutuyu, biraz da ben çalışayım.” diye işaret<br />
ettiğinde Duru, Deniz’in isteğine dik bir şekilde baktı. Deniz, Can’ın elindeki jointi işaret<br />
ederek, “Dört kişiyiz ve bu yetecek mi!?” diye savunmaya geçti. Can, elindekini Deniz’e<br />
uzatırken önce Deniz’in derin bir nefes çekmeye odaklanmasını bekleyip, Duru’nun kafasında<br />
kendi imajını kurtarmak için umursamaz görünerek, “Aslında ben hiç içmem, belki yılda iki<br />
kere falan, bu gece ihtiyacım vardı.” diye açıkladı. Can konuşurken başta Aysun’a bakmıştı<br />
ama cümlesinin son bölümünde, “Bu gece ihtiyacım vardı” derken Duru’nun gözlerinin tam<br />
içindeydi bakışları.<br />
İlk gözlerini çeken bu sefer Duru oldu, çünkü salaklaşmıştı. Gözlerini kaçırdıktan bir an<br />
sonra sadece merakla tekrar Can’a baktığında, Can hâlâ kendisine aynı etkiyle odaklanmıştı.<br />
Korkusuz, davet eden, bilen, bekleyen gözler. Duru refleks olarak Deniz’e döndü, Deniz