Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
durduğunda, Duru elindeki telefonu sıkıca tutup ani frenin sarsıntısından korudu kendini. Can<br />
arabayı durdurur durdurmaz, el frenini çekip kendini atarcasına indi ve hızla ıssız yolun<br />
toprağında denize doğru yürüdü. Sinir krizi geçirdiğinin bilincinde, kendini kontrol etmeye<br />
çalışan biri gibi hızla yürürken elleri saçlarının arasındaydı, 500 metre uzaklaştıktan sonra<br />
denizin kıyısında durdu. Duru, Can’ın gidişine bir an baktıktan sonra arabanın anahtarına<br />
döndü, Can inerken almıştı. Bu kadar seri hareket etmeyi nasıl başarmıştı? Duru elindeki<br />
telefonla Deniz’i aramayı düşündü ama ne diyecekti ki, vazgeçti. Bir süre arabada bekleyip<br />
Can Manay’ın bir aşağı bir yukarı yürüyüp deniz kıyısında dikilmesini izledi. Eninde sonunda<br />
sakinleşecek ve geri gelecek diye düşündü. Ama zaman geçiyordu, epey bir süredir hiç<br />
kıpırdamadan duruyordu Can. Ona seslenmek geçti aklından ama hemen vazgeçip sessizce<br />
beklemenin daha doğru olduğuna karar verdi. Can denizin kıyısında öylece dikilirken Duru<br />
arabanın içinde bekledi, elindeki telefon sanki ağırlaşmıştı. Şu anda Deniz’in onu aramasını<br />
ne kadar isterdi.<br />
Oturmaktan yorulmuştu, Can Manay’ın daha ne kadar orada öylece dikilebileceğini<br />
düşününce tek hamlede emniyet kemerini açıp arabadan indi. Bu saçmalığa son vermeliydi.<br />
Deniz’e karşı ne hissediyor olursa olsun, onurlu bir insan olarak kendini bu durumdan<br />
kurtarmalıydı. Sakin adımlarla Can Manay’a doğru ilerlerken suratındaki sıkılmışlık<br />
ifadesinin çok da sert olmamasına dikkat ederek yaklaşmaya karar verdi. Arabadan birkaç<br />
adım uzaklaşmıştı ki, Can Manay aniden döndü Duru’ya. Sanki onun gelişini hissetmişti.<br />
Rüzgarın etkisiyle Can’ın gür saçları aslan yelesi gibi dalgalanıyor ve siyah kısık gözleri<br />
kaşlarının altında parlıyordu. Duru adımlarını yavaşlattı çünkü adamın yüzündeki kararlılığın<br />
hangi <strong>fi</strong>kre ait olduğunu anlamaya ihtiyacı vardı. Bu kadar etkileyici gözükmek zorunda mıydı<br />
bu adam! Can Manay’la konuşmaktan vazgeçip arabaya dönmenin iyi bir <strong>fi</strong>kir olduğunu<br />
düşündüğü anda Can Manay dikildiği yerden hızla Duru’ya doğru yürümeye başladı. Duru<br />
şaşkınlık içinde ancak iki adım geriye atabilmişti ki, Can Manay çoktan yanına gelmişti bile.<br />
Can, Duru’yu incecik belinden bırakmamak üzere kavrayıp kendine doğru çektiğinde, Duru<br />
ancak narin elleriyle ittirebildi Can Manay’ı ama bu ittiriş hiçbir işe yaramadı. Can, Duru’yu<br />
kavradığı gibi tüm gücüyle kendine çekti ve onun dolgun dudaklarına ağzını kilitledi. Duru, bir<br />
eli beline, diğer eli boynuna kilitlenmiş Can Manay’ın kollarından kurtulma umudunu, Can<br />
Manay dudaklarını koparırcasına emmeye başladığında yitirmeye başlamıştı. Can Manay’la<br />
kendi vücudu arasında sıkışan elleriyle onu ittirmeye çalıştı ama Can iyice yapışmıştı.<br />
Durumun korkunçluğuna rağmen dudakları çok yumuşaktı.<br />
Can sanki içindeki açlığı dindirmek istercesine Duru’nun dudaklarını emerken, sertleşen<br />
erkekliğini Duru’nun iyice hissetmesi için onun uyluğuna dayadı. Duru’nun kendisinde<br />
yarattığı basıncı hissetmesini istiyordu. Sanki patlamak üzereydi. Duru önce dudaklarını<br />
aralamamakta ve elleriyle Can’ı ittirmekte bir süre dirense de, öpüşmeye, ağzını<br />
kıpırdatmamaya çalışıp tepkisiz kaldığını göstererek karşı koyabildi ancak. Can’ın bedenini<br />
kendi bedeninden ittirmesi işe yaramayınca, sağ elinin tırnaklarını Can’ın omzuna sapladı.<br />
Can Manay’ın ne olursa olsun bir an sonra kendisini bırakacağını düşünüyordu ama o an bir<br />
türlü gelmiyordu. Kendi uyluk bölgesinde Can’ın penisini hissetmeye başladığında Duru tüm<br />
gücüyle geri adım attı, çünkü Can Manay’ı durdurmak için bir şeyler yapmazsa onun<br />
durmayacağını anladı.<br />
Duru’nun ani geri adımıyla, kavrayışını anlık kaybeden Can’ın dudakları bir an