Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
elindekinden alabileceğinin en fazlasını alabilmeye konsantre olmuş, jointi arzuyla içine<br />
çekmekteydi. Duru, Deniz’in elindekine olan konsantrasyonunun kendisine olandan çok daha<br />
fazla olduğunu bir kez daha görüp kızdı, Can’ın bakışını hâlâ üzerinde hissederken erkeğinin<br />
aptal bir keş gibi hiçbir şeyden habersiz kendisine sahip çıkmadığını düşündü, aklına yalnız<br />
olsa Can Manay’la olabilecekler gelmişti ki, aklından geçmesinin bile aldatmak olduğu bu<br />
düşünceyi kovdu kafasından. Bir anda hızlanan kalbi, sonra sakinleşti hemen.<br />
Can, Duru’nun kendisini anladığını anladı. Tereddüt etmeden gözlerinin içine bakarken,<br />
Can’ın suratında Duru’yu çağıran, teslim olmuş bir ifade vardı. Kendisine ait olan bir şeyin,<br />
kendisini hatırlamasını bekleyen sabırlı bir adamın ifadesiydi bu, sabırla savaşmaya hazır bir<br />
adamın. Duru bir daha bakmadı Can’a. Kafasını Deniz’e çevirdi ve sessizce kime ait<br />
olduğunu hatırlattı kendine.<br />
Can sessizliği bölmek için, “Aysun, hiç ses yok senden!” dedi. Gökyüzünün güzelliğine<br />
dalan Aysun kafasını yastıktan kaldırıp, “Dünyanın bir yerlerinde her dakika 10 çocuk ölüyor,<br />
hem de açlıktan. Ne kadar bencil ve adi yaratıklar olduğumuzu düşünüyordum.” diye cevap<br />
verdi.<br />
Duru suratında acı bir ifadeyle konuşurken, “Nasıl olur da bunca yıllık uygarlıktan sonra<br />
insanlar hâlâ bu kadar kötü olabilirler, anlamıyorum hiç. Karanlık tarafta durup nasıl<br />
seyredebilirler çocukların ölümlerini, hem de açlıktan!” dedi samimiyetle. Deniz son nefesini<br />
alıp elindekini Duru’ya uzatırken, “Kendini niye ‘insanlardan’ ayrı tutuyorsun? Görünen o ki<br />
hepimiz senin o karanlık tarafındayız.” dedi. Duru merakla, “Hepimiz!? Şimdi burdan, ta<br />
Afrika’da ölen bir çocuğa yardım edememeyi anlayabilirim. Elimde olsa yardım edebilirim<br />
ama elimde değil ve elinde olduğu halde yardım etmeyenler var. Ağaçları kesenler,<br />
hayvanları öldürenler, kötü insanlar var bu dünyada. Onların yanında biz nasıl karanlık tarafta<br />
duruyor olabiliriz ki?” diye sordu.<br />
Deniz, “İzleyerek. Kötülüğe seyirci kalanlar kötülüğün bekçiliğini yaparlar.” dedi. Duru<br />
hemen, “Benim kötülüğü izlediğim falan yok.” diye itiraz etti. Deniz esnerken, “Seyrettiğin<br />
şeyin kötülük olduğunu bile anlamadığın için böyle düşünüyorsun. Sanıyosun ki Afrika’da ölen<br />
o çocuklar hayat koşulları yüzünden böyle yaşayıp ölüyorlar yani kaderlerinde var.” derken<br />
Duru konuşmak için ağzını açtı ama Deniz içindekini tam ifade etmeden kimsenin konuşmasına<br />
izin vermek istemedi ve Duru’yu bastırıp, “Kader, insan denilen yaratığın ortak bilincinin,<br />
buna toplumsal bilinç de diyebilirsin, yarattığı bir gerçekliktir. Her an değişebilir,<br />
değiştirilir. Kaderi kontrol edebilmek için yapılması gereken en önemli şey, her bir bireyin,<br />
bu değişimi etkilemedeki gücünün farkındalığında olması. Yani bireyselliğin gerçek keş<strong>fi</strong>.”<br />
dedi.<br />
Duru elindekini Aysun’a uzatırken Aysun, kendisine pek de ilginç gelmeyen Deniz’in bu<br />
entelektüel özentisi konuşmasının üzerine sıkılarak, “Toplum bitmiş durumda, artık<br />
işlemiyor.” dedi. Deniz kendisine bir tane daha sarmış yakarken, “Toplum bitmiş durumda<br />
falan değil, toplum aslında hiç bu kadar iyi işler bir durumda olmamıştı. Yapması için<br />
yaratıldığı şeyi tam olarak yerine getiriyor, nerdeyse mükemmellikle.” dedi.<br />
Hepsinin suratı buruştu. Hepsi Deniz’in büyük bir fırt çekmesini izlediler, beklediler, Duru<br />
dayanamayıp, “Ne demek çok iyi işliyor, her gün çocuklar ölüyor diyoruz!” diye itiraz<br />
ederken Deniz’in ne saçmaladığını sorguluyordu. Deniz içindeki dumanı üflerken, “O çocuklar<br />
kurban ediliyor! Toplum dediğimiz bu sistemin ürünleri onlar ve toplumun bir arada olması