23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Göksel’e.<br />

Göksel bir kelime söylemek için ağzını araladı ama ses çıkmadı. sustu ve sonra ikinci<br />

hamlede, “Dinlemek istiyorum.” dedi.<br />

Ada hiç beklemeden, “Neyi?” diye sordu. Göksel sadece Ada’ya bakıyordu ve cevap<br />

vermeyecek gibi duruyordu. Ada kafasını hadisene der gibi sallayıp cevabı hâlâ beklediğini<br />

gösterdi. Göksel sakin ama tuhaf bir tonda, “Müziğini.” dediğinden birkaç saniye sonra Ada<br />

tuhaf olduğunu düşündüğü şeyin ürkeklik olduğunu tanımladı beyninde. Bu düşünce, Göksel’in<br />

kendisinden ürküyor olabileceği düşüncesi, cevabı gölgede bırakmıştı bile. Onun ne dediğini<br />

anlamak için kendine gelip cevabı kafasında yine canlandırdı Ada. Müziğini demişti Göksel.<br />

Ada kendisine mantıklı gelen bu cevaba gard alırcasına önünde birleştirdiği kollarını indirip<br />

rahatlayarak, “Bu kadar mı?” diye sordu. Göksel evet anlamında kafasını salladı uysalca.<br />

Göksel kadar tuhaf bir adamın bu kadar kabız davranması normal herhalde diye düşündü Ada,<br />

konu Göksel olunca normal kelimesi epey deforme edilebilirdi. Tuhaflığın değişik bir<br />

güzelliği vardı onda. Ada bu duruma nasıl bir tepki vereceğini düşünürken sadece bakıştılar.<br />

Ada aniden ciddileşti, bir adım Göksel’e yanaşıp fısıldadı, “Sen seri katil misin?”<br />

Göksel kafasını hayır anlamında sakince iki yana sallarken sorunun garipliğini yeni<br />

algılamış, şaşkın, “Hayır.” dedi. Ada kafasını geri çekip gözlerini kısarak, “Hımm.<br />

Potansiyelin var gibi... Beni eve bırak.” dedi ve yürüdü.<br />

- 89 -<br />

Bir iş günü. İstediği her şeyi, istediği kişilere, istediği şekilde yaptırmak için çok yeterli bir<br />

zaman dilimi bu diye düşündü Can toplantı odasındaki büyük masanın üstünde duran projenin<br />

maketine bakarken. Saçma bir tasarımdı aslında, asla yaptırmak istemeyeceği tarzda bir<br />

yapaylığı vardı bu projenin. Bir gün gerçekten bir sanat merkezi yaptırmak istese, yaptıracağı<br />

şey kesinlikle bu değildi. Ama bugünkü toplantıda Duru’yu buraya çekmek için, Deniz’e atılan<br />

yeterli bir yemdi.<br />

Evini yaptırırken kullandığı yeteneksiz mimarlardan birine siparişi vermiş ve bu sabah<br />

maket dahil tüm projeyi teslim almıştı. Can Manay olmanın her şeyi ne kadar da<br />

kolaylaştırdığını düşündü ama Deniz’in sahip olduğuna sahip olabilmek için sahip olduğu her<br />

şeyi takas etmeye razıydı. Acınacak durumda hissetti kendini.<br />

Bu özel misa<strong>fi</strong>rlerin kapıda karşılanması ve detaylı bir bina turu verildikten sonra toplantı<br />

odasına getirilmeleri konusunda Zeynep’i organize etmişti. Duru ve Deniz gelir gelmez,<br />

Zeynep onları karşılayacak, binanın etkileyici köşelerini gezdirecek, turun bitiminde Can’ın<br />

kendi katına çıkan asansöre geldiklerinde Can’ın cep telefonunu iki kere çaldırıp kapatacaktı.<br />

Can onları önce, görkemli toplantı odasında karşılayacak, masanın üstündeki maketi sunarak<br />

yapmayı planladığı sanat merkezi konusunda ne kadar ciddi olduğunu gösterecek ve sonra<br />

odasına davet edip sohbeti koyulaştıracaktı. Şansı varsa konuya Deniz’den çok Duru’yu dahil<br />

edip sözde yapılması planlanan bale-dans bölümüyle ilgili profesyonel yorumlarını almak için<br />

baş başa bir toplantı bile ayarlayabilirdi. Şansının döndüğünü hissederek kolundaki saate<br />

baktı.<br />

Eğer Deniz oltayı iyice yutarsa, bu karton parçalarından yapılmış aptal proje Duru’yu<br />

sistemli bir şekilde, bahane üretmeden görmesi için çok iyi bir yolun başlangıcıydı. “Bir sanat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!