23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üzerindeki külü eliyle yere silkeleyip sehpayı temizledi. Bu sehpayı böyle toparlamayalı yıllar<br />

olmuştu, genelde sızıp yukarı taşınması gereken kendisi olduğu için sehpayı toplama işi hep<br />

Duru’ya kalırdı. Açık bırakılmış çekmeceyi kapatmak için uzandığında bir an durakladı,<br />

odanın içine sinen kokuyu derin bir nefesle içine çekti. Çekmeceyi kapatmaktan vazgeçti, iki<br />

büklüm olmaktan yorulmuştu, açık olan çekmecenin önündeki koltuğa çöktü. Hareketsiz bir<br />

şekilde çekmeceye baktı. Çekmecenin içinde sarılmaya hazır duran beyaz tek bir kağıt vardı.<br />

Deniz narin davranarak kağıdı ince, uzun parmaklarının ucuna aldı. Kağıdın inceliğine<br />

dikkatle baktı, ucunda bir boydan diğer boya uzanan yapışkan hattı inceledi. Her sardığında<br />

kağıdı yapıştırmak için yaladığı bu kısmın tadı, ne kadar da tanıdıktı. Zaman içinde aklına<br />

gelen ilk tatlardan biri haline gelmişti bu yapışkanın tadı. Çekmeceyi iyice açıp içinden küçük<br />

ot kutusunu çıkarmayı düşündü, eli yavaşça uzandı ama çekmeceye değer değmez vazgeçti,<br />

onun yerine hızla çekmeceyi kapatıp bir an önce çekmecenin çekiminden uzaklaşmak<br />

istercesine ayağa fırladı. Elinde narince tuttuğu ince kağıdı buruşturup attı. Aceleyle masanın<br />

üstündeki kirli bardağı parmaklarının arasına sıkıştırıp televizyonu kapattı. Televizyonun ışığı<br />

gidince ortam ışıksız kalmıştı ama doğmak üzere olan güneşin kırık aydınlığı salondaydı.<br />

Deniz ilk defa kendini uyuşturmadan uyumayı seçmişti. Göğsündeki yaraysa inceden inceye<br />

kanıyordu.<br />

- 55 -<br />

Ayaklarının altındaki boşluk, önünde şehri 180 derecelik açıyla kucaklayan manzara ve<br />

bulunduğu yükseklik... Korkudan çok Can’a uçabilecekmiş hissi veriyordu. Daha kalın<br />

giyinmiş olmayı istedi, güneşin doğmasına yaklaşık altı dakika kadar vardı ve aşağıda karınca<br />

gibi görünen inşaat araçları binanın önüne toplanmaya başlamışlardı. Şimdilik üç araç vardı<br />

ama inşaat yaklaşık 20 dakika içinde iyice hareketlenecekti. Konuyla ilgili endişelenmesi için<br />

20 dakikası daha olduğunu hesaplayan Can, bakışlarını güneşin doğması gereken yere çevirdi.<br />

Buraya gelmesi tamamen tesadüfen gerçekleşmişti. Atölyeden çıktıktan sonra yürümeye<br />

başlamış, kendisini arayan Ali’ye evine gitmesini söylemiş, yürümeye devam etmiş ve<br />

inşaatın önüne geldiğinde kafasını kaldırıp inşaat halindeki dev gökdelenin üst katlarından<br />

birinde ayaklarını aşağıya sarkıtmış oturan adamı görüp durmuştu.<br />

Can, inşaat arazisine girebilmek için demir plakanın üstünden atlamak zorunda kalmış,<br />

araziye girdikten sonra binanın yukarısına tırmanmasıysa epey yorucu olmuştu. Bir adamın<br />

duvarın üstünden atlayıp araziye girdiğini gören ve telaşla oturduğu yerden fırlayan bekçi,<br />

adamın üstündeki takım elbise nedeniyle, şirketten binayı kontrole gelen biri olduğunu<br />

düşünüp koşar adamlarla aşağıya inmeye başlamıştı.<br />

Bekçi telsizle diğerlerine haber vermiş olsa da, kameralar henüz her yere yerleştirilmediği<br />

için, takım elbiseli adamı bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer hale gelmişti. Çünkü<br />

gökdelen inşaatının arazisi, otoparkı da içine katınca, çok büyüktü. Can 20 küsürüncü<br />

merdivendeyken bekçiyle ancak karşılaştılar. Kan ter içinde merdivenlerden inerken Can<br />

Manay’ı karşısında gören bekçi önce gözlerine inanamadı, sonra Can Manay’la tokalaşma<br />

fırsatını kaçırmamak için hemen elini uzattı. Tokalaştılar. Can bekçiden kendisine biraz<br />

yalnızlık sağlaması için yardım istedi, <strong>fi</strong>rmadan gelmediği ya da intihar etmeyeceği konusunda<br />

bekçiyi ikna ettikten sonra, ki bu sadece birkaç dakikasını almıştı, güneşin nereden doğduğunu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!