Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
irbirine paralel dümdüz açıp tüm vücudunu yerin pürüzsüz ahşap zemininin üzerine<br />
yapıştırması, insanda sadece izleme isteği uyandıran bir görüntüydü. Hayvansı vahşi<br />
boğaadam sanki sahneyi bu narin, esnek elfe 26* bırakmıştı. Zemine yapıştırdığı vücudunu<br />
aniden döndürüp ayağa kalktı ve döndü Duru, döndü, döndü. Parlayan ahşap zemin üzerinde<br />
parlayarak dönen bir bilyeymişçesine hızla ve aralıksız dönmeye devam etti. Atkuyruğundan<br />
örgülü uzun, kalın saçı her dönüşle birlikte havayı kamçılıyordu. Duru’nun dönüşleri<br />
seyredenlerin nefesini tutmalarına neden olacak kadar kesintisizleşip serileşince, Göksel<br />
kimsenin nasıl yaptığını anlamadığı bir hamleyle, Duru’nun kolunu kavrayıp Duru’nun<br />
dönüşüne katıldı. Bir girdabın içine doğallıkla dahil olan bir bedendi bu.<br />
İzleyiciler gibi sahne arkasında gösteriyi hazırlayanlar da sessizce seyrettiler Duru ve<br />
Göksel’in gösterisini. Birbirlerinden bu kadar nefret eden iki kişinin bu kadar uyum içinde<br />
dans edebilmeleri mucize gibi geldi Deniz’e. Ne komik, hiçbir şey gerçekten de göründüğü<br />
gibi değildi. Gerçekleştirmek için aralıksız bir yıldır çalıştığı, çalıştırdığı bu gösteri, en<br />
sonunda olmuştu. Dikkatini sahneden alıp izleyicilere çevirdi, hipnotize olmuşçasına sahneye<br />
kilitlenmiş insan sürüsü, izlediklerinin gerçekliğine inanamayarak seyrediyorlardı. Her mezun<br />
için aslında basit bir veda gecesi olarak kutlanması planlanan bu gece, Deniz’in vizyonuyla<br />
öğrencilerin kendilerini, yeteneklerini sergileyecekleri bir gösteriye dönüşmüştü. Kimse henüz<br />
bilmese de bu gece, ülkenin kültürel geleceğini değiştirecek bir gece olacaktı. Çünkü sahnede<br />
izlenen bir sürü yetenek, Deniz’in öğretileri sayesinde kendi özgünlüklerini koruyarak ülkenin<br />
sanatını tohumlayacaklardı. Deniz çok çalışmıştı, başarmak için çok çalışmanın yeterli<br />
olmadığını bildiği halde çok çalışmış ve istemişti. Gösterinin bitmesine az kalmıştı, her şeyin<br />
yolunda gitmesi için şimdi dikkatini izleyicilerden ve sahnedeki danstan almalı, işine devam<br />
etmeliydi.<br />
Bu dansın sonrasında Ada’nın viyolonsel konçertosuyla kapanış yapacaklar ve Ada’nın<br />
müziğinden sonra ikinci sınıflardan yetenekli bir çocuğun kurduğu Dj setine teslim<br />
edeceklerdi ortamı. Gösteride emeği geçen herkesin Dj’in müziği eşliğinde izleyenlerin<br />
arasına karışıp onları dansa kaldırmasıyla, gece bitmek yerine tam tersi yeni başlayacaktı.<br />
Herkesin dans ettiğinden emin olunana kadar izleyenler bırakılmayacaktı. Plan buydu.<br />
Deniz sahne arkasına geçip Dj için ses sisteminin hazır olduğunu kontrol etti hızlıca, her<br />
şey yolundaydı. Sırasının gelmesini bekleyen Ada, Deniz’in kendisine doğru geldiğini görünce<br />
içinde yükselen heyecanı dizginlemek için bakışlarını kaçırdı. Milyonlarca kişiye çalabilirdi<br />
müziğini ama bu adamın suratına bakmak bile altüst olmasına yetiyordu. Deniz, Ada’nın<br />
elinde viyolonsel yerine gitar görünce program kağıdına bakıp emin olmak istedi ama Ada,<br />
“Viyolonsel değil, gitarla çıkıcam.” diye kesti Deniz’in arayışını. Deniz her zaman güvenirdi<br />
Ada’ya, yeteneğini yönetebilen usta bir zekası vardı kızın ama son anda viyolonselden gitara<br />
geçişi biraz sıkıntı vericiydi Sorgulamak istemiyordu ama yine de, “Niye?” diye sordu.<br />
Ada yanaklarına hücum eden kanı hissediyordu, o kadar küçük bir sesle, “Hazırladığım şeyi<br />
dinlemeniz şart.” dedi ki, Deniz kızın ağzından çıkan kelimeleri duymak için ona doğru ha<strong>fi</strong>fçe<br />
eğilme gereği duydu. Ada’yı duymak için yaptığı sadece amaca yönelik bu hareketi, Ada’nın<br />
kalbinin nerdeyse iki kat daha hızlı çarptırdı. Deniz’in bronz teninden yayılan o güzel sabun<br />
kokusunu solumamak imkansızdı. Deniz anlamak için, “Daha önce çalışmadığın bir şey mi?”<br />
diye sordu içinde hissettiği telaşı gizleyerek. Ada, Deniz kendisine bu kadar yaklaşmışken<br />
daha fazla konuşamazdı, konuşursa sesinin ciddi şekilde titreyeceğini biliyordu, sadece