Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gülünç kırmızı suratına ve ıslak dağınık saçlarına. Kafasındaki düşünceler arasından sıyrılır<br />
sıyrılmaz elini çekti Özge, elini çekmesi ve Sadık’ın, “Konuşmamız lazım.” diye mırıldanması<br />
aynı anda olmuş gibiydi. Özge, Sadık’ın gerisinde bahşiş bekleyen bir kurye var mı diye<br />
kontrol ederken kapının kendisine açılmasını bekleyen Sadık, sağ omzuyla kapının<br />
çerçevesine dayanıp, “Hallettim ben.” diye açıkladı. Apartmanda Sadık’tan başka kimsenin<br />
olmadığına kanaat getiren Özge istem dışı çattığı kaşlarını düzeltmeye çalışarak kapıyı<br />
Sadık’ın girebileceği kadar araladı. Ancak Sadık içeri girdiğinde, kapıyı kapatması gerektiği<br />
an, biraz önce kuryeden niye saklandığı geldi aklına. Göğüslerini kamufle etmek için kollarını<br />
göğüslerinin üstünde bağlayarak, “Geçin siz, hemen geliyorum.” diyerek Sadık’a salonu<br />
gösterdi ve kendisi de hemen içeri girip üzerine o an eline geçen ve ateş içindeki vücudu için<br />
fazlasıyla kalın olabilecek önden bağlamalı bir ceket geçirdi.<br />
Sadık, sokak kapsında Özge’nin kendisini içeri almasını beklerken, kızın yeşil gözlerindeki<br />
şaşkınlığın ne kadar dürüst olduğunu görüp uzun süredir yaşamadığı ve kendisini acemi<br />
hissettiren bir duygu hissetti. Kızın belki de kendisini içeri almayacağını düşünmek bile<br />
heyecan vericiydi. Saçları ıslaktı ve elleri de aşırı sıcak. Banyodan yeni çıktığı kesindi ama<br />
burnunun etrafındaki kızarıklık ve ses tonundaki tıkanıklık grip olduğunu gösteriyordu. Yıllar<br />
boyunca etrafındaki herkesin mikrobundan korumak için sıkı önlemler almış titiz bir adam<br />
olarak, Özge kendisini içeri almak için kapıyı araladığında tereddüt etmeden içeri girdi. Hasta<br />
olmaktan nefret ederdi Sadık. Özge kapıyı kapatırken altındaki pijamadan belli belirsiz fark<br />
edilen kalçalarına ve üstündeki atletin altında var olmadığına emin olduğu sutyensiz sırtına,<br />
pürüzsüz bronz tenine bir an istem dışı baktıysa da, hemen kafasını salona çevirip bir eve ilk<br />
defa giren her normal misa<strong>fi</strong>r gibi davranmaya karar verdi ve evi inceledi. Özge, göğüslerini<br />
kamufle etmek için kollarını birleştirip aceleyle koridora dalarken, Sadık kendi üzerinden<br />
yükselen cinsel enerjinin dinmesini bekleyerek Özge’nin ardından bakmamaya çalıştı.<br />
Ev çok sade bir şekilde dizayn edilmişti, etrafta işlevsel olmayan bir tek obje dahi yoktu.<br />
Ne bir resim çerçevesi, ne de biblo ya da koltuğun üstünde minderler falan... Her şey beyazdı.<br />
Sap sade, tertemiz bir evdi bu, aynı Özge gibi diye düşündü Sadık.<br />
Özge üzerinde yün bir ceket, elinde telefonuyla hızla geri döndü salona. Ne göğüslerden ne<br />
de alttaki ince pijamanın vücudunu gösteren detaylarından eser kalmamıştı artık. Sadece<br />
ateşten kızarmış bir surat, dipleri kurumaya başlamış ıslak saçlar, kocaman yemyeşil gözler<br />
ve bu kışlık kıyafetin altında fazlasıyla çıplak duran ayaklar... Özge’nin ateşinin olduğu<br />
kesindi ama Sadık, Özge’nin hastalığını bahane ederek kendisini evden göndermesini riske<br />
atmamak için hiç sormadı. Özge koltuğu gösterdi, Sadık oturdu.<br />
Uzun bacaklarıyla beyaz kanepede bir çekirge misali oturan Sadık komik görünüyordu.<br />
Özge hemen konuya girmenin en doğru şey olacağına karar verip, “Buyrun?” diye sordu. Sadık<br />
sanki bulunduğu ev kendi eviymiş rahatlığında, “Oturmaz mısın?” diyerek çaprazındaki tekli<br />
koltuğu gösterdi.<br />
Özge oraya oturmadı. Burası Özge’nin eviydi ve hem parasını hem de cazibesini kullanarak<br />
etrafını istediği gibi yönetmeye alışmış bu serseri karar vermeyecekti nereye oturması<br />
gerektiğine! Özge suratındaki inatçı ifadeyi kamufle ederek Sadık’ın gösterdiği koltuğun tam<br />
karşısındaki ikili koltuğa oturdu. Durum biraz garip olmuştu çünkü Özge’nin oturduğu yer<br />
Sadık’ın oturduğu yere epey tersti ve bu mesafeden konuşmaları tuhaf olurdu. Sadık, suratında<br />
bir çocuğun kaprisini yerine getirmekten memnun birinin tebessümüyle üçlü koltukta oturduğu