23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

müzik sistemine bağlaması sadece saniyelerini aldı, Deniz’le yaşamak onu birkaç konuda<br />

uzman yapmıştı ve bunlardan biri de müzik sistemleriydi. Koltukta oturanlar Duru’nun ne<br />

yaptığını anlamaya çalışarak beklemekteydiler. Şadiye, belki de Deniz’den bir parça daha<br />

dinleyebilecekleri umuduyla heyecanlıydı, sakince eline aldığı telefonunun kayıt bölümünü<br />

müzik başlamadan çalıştırdı.<br />

Duru sesi iyice açtı. Piyanonun ilk iki notası vurduğunda dinleyenlerin içinde bir<br />

farkındalık yükseldi. Sadece piyano ve esler kullanılarak çalınan bu parça Can Manay’a çok<br />

tanıdık gelirken, odadaki diğerleri, hayatını müzikten kazanan Şadiye dahil, bir parçayı ilk<br />

defa dinlemenin heyecanındaydılar.<br />

Can, Deniz’in suratına baktı, bu suratta değerlisini paylaşan bir adamın ifadesi yoktu.<br />

Deniz’in sakin ifadesi, kendisine ait olmayan ama beğendiği bir şeyi dinleyen bir adamınki<br />

gibiydi. Can, dönüp Duru’nun ifadesine bakmak istiyordu ama bu hareket çok riskli olabilirdi.<br />

Müzik bitmek üzereyken, Duru daha önce oturduğu koltuğa geldi, tek bacağını bedeninin altına<br />

alıp oturduğu koltuğun ucuna kadar gelip dikkatle, oturanların gözlerinin içine bakarak<br />

konuşmaya başladı. Ağzından çıkan her kelime elleriyle de destekleniyordu. Asla Can’a<br />

bakmaması, Can için, kendi gözlerinden gönderilen mesajın yerine ulaştığının da kanıtı<br />

olmuştu. Duru, “Bu Deniz’e ait değildi.” dedi ciddiyetle.<br />

Şadiye’nin kafası karışmıştı. Diğerleri de meraklanmışlardı. Can ise Duru’nun açıkta kalan<br />

dizine saplanmıştı. O diz, Can için herhangi bir afrodizyaktan çok daha etkiliydi. Can,<br />

gözlerinin aynı noktaya saplanmaması için bakışlarını önce Deniz’e, sonra odadaki insanlarda<br />

ve masanın üzerindeki meyvelerde gezdirdi... Duru’nun konuşması boyunca o dize bakmamak<br />

için kendisiyle savaştı. Müzik tamamen bittiğinde Duru, “Bu Frederic Chopin’in bir<br />

parçasıydı. Prelude in E Minor.” diye açıkladı.<br />

Can, şimdi hatırladı bu müziği nerden bildiğini, Gerry Mulligan’ın What is There to Say<br />

adlı albümünde vardı bu parça ama piyano yerine trombon gibi üflemeli bir enstrümanla<br />

çalınmıştı, piyano versiyonu tartışmasız çok daha güzeldi.<br />

Duru, “Saf müzik. Aynı Deniz’in müziği gibi. Kirlenmemiş, kirletilmemiş. Eğer Deniz’in<br />

müziği kalbinin parçalandığından bahsediyorsa, o müzikte asla dans edemezsin... Çünkü Deniz<br />

kalbini almak isterse, müziğiyle kulağından girer ve onu anında kalbinde hissedersin, kalbinin<br />

ritmi müzikle birleşir. Parçalamak isterse gerçekten parçalar o kalbi.” dedi.<br />

Duru’nun konuşmasında ellerini kalbi parçalayan bir alet gibi kullanması Can’a o kadar<br />

yerinde gelmişti ki, o ellere kendi kalbini o an vermeye hazırdı. Duru, konuşması bittiğinde<br />

kendisine bakan sessiz kitleye göz kırpıp masanın üstünden aldığı üç tane böğürtleni ağzına<br />

attı. Sessizlikte kendini yenilmiş hisseden Nihat, kavgaya hazırlanan bir kedi gibi, Duru’yu<br />

taklit ederek tek elinin pençesini yukarı çıkarıp tısladı, “Anladık, aşıksınız küçük hanım. Peki<br />

Deniz Bey, kalp parçalamayan başka parçalarınız var mı?” dedi. Şadiye’nin Deniz’i<br />

önemsemesi olmasa, bu kıza ağzının payını vermeyi bilirdi Nihat ama şov işinde olan her<br />

akıllı gibi yalakalığın saldırıdan daha karlı olduğunu çoktan öğrenmişti.<br />

Deniz’in bakışları hâlâ Duru’daydı, aşık olduğu kadının cesareti, umursamazlığı geçen<br />

yıllarda kendisinden Duru’ya miras kalan şeylerdi ve bunların Duru’da nasıl da güçlü bir<br />

şekilde yeşerdiğini seyretmek ona keyif vermişti. Bakışlarını Duru’dan alıp Nihat’a cevap<br />

vermesi biraz zaman alsa da cevabı hazırdı, “Var ama hiçbirisi size dinletebileceğim kalitede<br />

değil.” dedi. Deniz, müziğinin odadaki kitleden çok daha yüksek bir kalitede olduğunu ifade

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!