Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
esrarkeş “müzisyen” olduğunu, güzel görünümü yüzünden abartıldığını düşünmüş ve adamın<br />
yapabilme «gerçekleştirebilme” kabiliyetini hiç hesaba katmamıştı. Bu adamı küçümseyerek<br />
ona nasıl da yardım ettiğini düşündü. Şadiye Reha’yla olan tartışması bunca insanın meraktan<br />
buraya gelmesine neden olmuştu. Açılması planlanıyormuş gibi yaptığı gösteri merkezi<br />
yüzünden adam iyice ayılmış, uyuşturucudan bile uzaklaşmıştı. Şu hale bak dedi Can kendi<br />
kendine, yitip gittiğini görebilmek için neler neler vermeye razı olduğu bu adamı her anlamda<br />
besliyordu. Ya Duru, Deniz’deki bu gelişmeleri analiz edebilecek farkındalığa gelince ne<br />
olacaktı? Deniz’in meşguliyetlerinin tek bir iyi yanı vardı, önemli bir yan, Duru’ya vakit<br />
ayıramaması. Ama bu daha ne kadar sürebilirdi ki, gösteri bu gece bitmişti. Adam nerdeyse<br />
başarılı, ciddi başarılı olmak üzereydi diye düşündükçe içi sıkıldı Can Manay’ın.<br />
Kafasındaki düşünceler sahnede şarkı söyleyen kızın kelimeleriyle bölündü bir an. Kız,<br />
“hayat kötü bir rüya olurdu, sadece pişmanlığı hatırlardım; içtiğim su içimde kururdu ama<br />
ağırlığını taşırdım; soluduğum hava kalbimi sıkardı, beni boğardı; eğer ruhum parmaklarının<br />
ucunda bir nota olmasaydı” diyordu. Tam bir yetenekti, sesine güzel ya da değil demek<br />
imkansızdı çünkü ses sanki müziğin bir paçasıydı. Sanki çaldığı gitardan çıkan bir şey gibi<br />
geliyordu kulağa. Şarkının sözleri tuhaftı ama kimin umurundaydı ki. Adamın etrafı<br />
yeteneklerle doluydu.<br />
Can, Deniz’in bir sürü değerli madene ulaşılabilecek bir damar olduğunu anladı. Korku<br />
kapladı yine içini. Kendisi bu kadarını görüyorsa yetenek açı bu ülkede, başkalarının<br />
ilhamından fayda sağlayarak var olan ilham kısırları hemen alacaklardı buradaki kokuyu.<br />
Vampirin atan bir damarı hissetmesi gibi onlar da sömürebilecekleri yeteneklerin farkına<br />
varmakta uzmandılar. Can, nah alırlar bu adamdan bir şey diye düşünürken, farkında olmadan<br />
kendi kendine güldü. Deniz’in yarattığı şeyler konusunda ne kadar cimri olduğunu biliyordu.<br />
Kimler var diye etrafına dikkatle bakındı, dedikodu köşelerini kapan tüm büyük başların<br />
yardımcıları buradaydı, herkes Şadiye Reha’ya kafa tutan bu adamdan daha da fazla dedikodu<br />
malzemesi toplama umuduyla gelmişti. Salak Şadiye diye düşündü Can, çenesini kapalı<br />
tutsaydı, bu gösteri ne kadar muhteşem yapılmış olursa olsun Şadiye’nin meraklandırdığı kitle<br />
bu gece burada olmasaydı, basit bir okul gösterisi olarak kalırdı. Bu ülke, ne yetenekleri<br />
sindirmişti de kimsenin haberi olmamıştı. Can etrafına bakınırken gösteriyi kayda alan<br />
kameralara dikkat etti. Seyircilerin gerisinden sahneyi üç ayrı açıdan sürekli çeken üç kamera<br />
vardı. Bu kayıtlar dışarı çıktıkları anda Deniz önce bir şehir efsanesine dönüşecek, sonra da<br />
yapmak istediği gösteri merkezine yatırım yapmak isteyenler sıraya geçecekti. O zaman nah<br />
alırım Duru’yu diye düşündü Can. Keşke biraz daha zamanı olsaydı diye düşündü.<br />
Duru’nun hâlâ olanları Deniz’e anlatmamış olması harikaydı. Birbirlerinden giderek<br />
uzaklaşıyorlardı, bundan emindi Can, sonuçta psikologdu, işi buydu, insanların neyi neden<br />
yaptıklarını analiz etmek. Kadınlar ancak vazgeçtiklerinde paylaşmayı bırakırlardı, Duru<br />
vazgeçmişti Deniz’den ama bu Can’a gelmesini garantileyen bir şey değildi, hele Can’ın<br />
yaptığı delilikten sonra. Deniz’in Duru’ya umursamazlığı, kafasının inşaat projesi ve bu<br />
gösteriyle meşgul olmasından kaynaklanıyordu belki ama şükürler olsun ki Duru’nun<br />
kendisinden uzaklaştığını fark etmemişti, fark etmesi an meselesiydi, fark eder etmez ona<br />
yoğunlaşıp onu geri alabilirdi. Acaba bu aralar hiç sevişmişler miydi? Midesi bulanarak<br />
analiz etti kafasındaki soruyu, garip bir şekilde Duru’nun böyle bir şeye izin vermeyeceğine<br />
emindi. Çok az zamanım var diye tekrarladı içinden.