23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şimdi içinde hissettiği denge ona her şeyi küçük bir çabayla kontrol etme yeteneği veriyor<br />

gibiydi. Zaten çok yetenekli olduğu bu konu şimdi tavan yapmıştı içinde. Her deneyimi bir<br />

Tanrı gibi izleyip, kendini yaşananların üstünde tutarak hayata bakabiliyordu şimdi. Can,<br />

küçük bir kız çocuğunun ateşle oynamasını seyredercesine heyecanlı ve biraz da diken üstünde<br />

izledi Bilge’yi. Bilge söylediği şeyin gerçekliğini sorgulayacak tek bir kişi bırakmayan bir<br />

samimiyetle, “Can Manay garip yöntemlerin adamıdır, kimsenin cesaret edemediğini o<br />

geleneğe dönüştürür.” dedi. Cümlesi bittiğinde yavaşça yerdeki çarpıya baktı. Önce sağ, sonra<br />

sol ayağını sadece kendisinin fark edebileceği şekilde çarpıya sürttü. Kafasını kaldırıp<br />

kameranın parlayan lensinin tam içine baktığında nerdeyse kendisini görebiliyordu. Gözleri<br />

bir an kameranın ardında duran Kaya’yı aradı ama sopa yutmuş gibi duran stüdyo<br />

yönetmeninden başka kimse yoktu. Stüdyodaki sessizlik, aynı daha önceki uğultu gibi rahatsız<br />

ediciydi. Kaya’nın yokluğu ve bu sessizliğin birleşimi sanki büyük bir skandalın fırtına öncesi<br />

habercisiydi, Bilge kameranın tam merceğine bakarak, korkusuzca konuştu. “Bu gece... Vizyon<br />

Terapi’nin bu son bölümünde... Terapi konuğumuz Can Manay!”<br />

- 45 -<br />

Alkışlar yükselirken Can Manay önünde durduğu ekrandan zorlukla gözünü ayırarak<br />

stüdyonun ortasına doğru ilerledi. Her adımda realiteye dönerek programın nihayetinde<br />

başlamış olduğu gerçekliğini algıladı. Kendi çarpısının üstüne doğru yürüdü, stüdyonun<br />

ışıkları gözlerini yakarken gözlerinin ışıklara alışması için durup karşısındaki izleyici<br />

grubunu selamlıyormuş gibi yaptı.<br />

Alkışlar daha da yükseldi. Bu gece Can Manay hakkında bilmek istedikleri her şeyi<br />

öğrenmek için seyredeceklerdi programı. Her hafta izledikleri, basından takip ettikleri,<br />

zekasına hayran oldukları ve aslında hakkında hiçbir şey bilmedikleri Can Manay, nihayet o<br />

koltukta oturacak ve sorulara cevap verecekti, tabii Can Manay’ın izin verdiği ölçüde.<br />

Bilge, Can Manay’a doğru ilerlerken kendi çarpısı üzerinde durması gerektiğini hatırladı<br />

ama o, kurallarla dolu çarpı can sıkıcı şeyler ifade ediyordu ve onun yerine Can’a yaklaşıp<br />

selam verdi. Çok uzun süredir seyrediyordu Can Manay’ın programını ve programda nelerin<br />

iyi çalıştığını, nelerin tuhaf durduğunu hep düşünmüştü. Can’ın konuşması bittiğinde, oturması<br />

gereken koltuğa daha Can konuşmaya başlamadan oturdu.<br />

Suratında her zamanki gülümsemesiyle etrafına güven veren Can, bir an Bilge’nin nereye<br />

gittiğine baktıktan sonra konuşmasına başladı. Konuşmasının net duyulabilmesi için elleriyle<br />

alkışı ha<strong>fi</strong>fletmek istercesine stüdyo izleyicisine işaret yaparken, “Hadi ama o kadar da<br />

şaşırmadınız!” dedi. Alkış eski şiddetiyle olmasa da hâlâ devam ediyordu. Ağzından<br />

kelimeler çıkarken Bilge’nin programın gerisinde yapabileceği şeyleri hızla geçirdi<br />

kafasından, kız oturması gereken koltuğa oturmuştu ve kendisine interkomdan verilen soruları<br />

soracak, kafası karışırsa önündeki kartlara bakarak durumu kontrol altına alabilecekti. En kötü<br />

ihtimalle, kombinasyonlar ne olursa olsun Can’ın programı sürdürme ve tamamlama<br />

konusundaki kararlığı yerindeydi. Program yıllardır bir numaraydı, bu gece olabilecek bir kriz<br />

ancak izlenme oranlarının daha da yükselmesine neden olabilirdi. Krizleri izlemeyi seven<br />

insanların oluşturduğu bir toplumdu bu.<br />

Can bir kere daha konuşmaya teşebbüs etti ama suratında kontrol edemiyormuş gibi yaptığı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!