Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yarım bastı ama hemen toparladı.<br />
Duru, elindeki puant’ın 22 ucunu parmağıyla ovuyordu. Ayakkabının ucuna yapışan bir şeyi<br />
çıkartmaya çalışırken, çarenin ayakkabıyı yedeğiyle değiştirmek olduğuna karar verip<br />
sessizce dolabına yöneldi. Ada, Duru’nun kalabalık arasından sıyrılmasını izlerken notalara<br />
daha bir baskılı ve hızla basmaya başlamıştı, neyse ki bu hiddet müziğin akışında<br />
hissedilmedi.<br />
Gözlerini kırpmadan Ada’yı dinleyen, izleyen, hisseden Göksel, Ada’nın gözlerinin şimdi<br />
önünden geçmek üzere olan Duru’da olduğunu anladığında, kendisine yaklaşmakta olan<br />
bakışları karşılayabilmek için nefesini tuttu.<br />
Ada, Duru’yu takip ederken Göksel’in bakışlarıyla çarpıştı. Duru’nun biraz önce yarattığı<br />
gerginliği dindirmek için Göksel’in gözleri iyi bir duraktı ve Ada gözlerini Göksel’den<br />
ayırmadan çalmaya devam etti. Göksel’in etkisi huzur vericiydi, notalara basması<br />
yavaşladıkça müzik daha bir etkili hale gelmişti.<br />
Ada, eline aldığı bir sopa ve gerilmiş birkaç telle, dinleyenleri tamamen içine alan<br />
bambaşka bir gerçeklik yaratabiliyor diye düşündü Göksel. Bu şey neydi? Tanrısal bir<br />
özellikten başka ne olabilirdi? Vücudundaki tüm hücrelerin ürettiği enerjiyi hissedebiliyordu.<br />
Çalmaya devam etmesi için ne gerekirse yapmaya hazırdı. Öylece ayakta durup atmosfere<br />
yayılan bu harika şeyi dinledi. Ada sakince gözlerini kapayıp notalara basmaya devam<br />
ederken, Göksel o olmanın, istediği zaman bu müziği çalabilmenin, duymanın nasıl bir şey<br />
olduğunu düşündü. Ada’nın varlığı için kendini şanslı hissetti. Ve ne yazık ki o an müzik<br />
bitmişti.<br />
Sonrası epey seri geçti. Ada’nın ardından Duru ve Göksel birbirlerinin suratına dahi<br />
bakmadan çıkıp danslarını yaptılar. Dans bitiminde Ada’yla göz göze gelen Göksel, bu sefer<br />
ilk defa Ada’nın gözlerinde bir tedirginlik hissetti. Canı sıkıldı. En son istediği şey herhangi<br />
bir şekilde Ada’yı tedirgin etmekti. Keşke burnunu kırmasaydı, birçok kez, diye düşündü.<br />
Zaten rahatsız edici olabilen görüntüsü, burnu kırıldıktan sonra daha çok tedirginlik uyandıran<br />
bir şeye dönüşmüştü. Ada’yla göz göze gelmemeye özen göstererek öne eğdi kafasını.<br />
Göksel’in dansı etkileyiciydi. Ada, Deniz’le tanıştığından beri kimseyi çekici bile<br />
bulmamıştı. Yaşadığı dünyada sanki sadece bir Deniz ve diğerleri vardı. Göksel güzel bir<br />
erkekti. Güzel vücudu, burnu kırılmasına rağmen güzelliği eksilmemiş yüzüyle uyum içindeydi.<br />
Hakkında çok az şey bildiği ve herkes gibi genelde korktuğu bu erkek, şimdi bir anda<br />
kendisine güç veren bir kaynak oluvermişti. Ne zaman onunla göz göze gelse kendisini o kadar<br />
dominant ve emredebilecek güçte ve değerde hissediyordu ki, hoşuna gitti. Göksel dans<br />
ederken, onu izlemeye başladığında, daha önce onu hiç izlemediğini fark etti. Ne kadar atletik<br />
olduğunu biliyordu ama bu kadar iyi bir dansçı olduğunu ve ritme anlam kattığını görmemişti.<br />
Birkaç kez provasında bulunmuştu ama Deniz bakışlarını dinlendirdiği tek kişiydi, fark<br />
edilmediği ve göz göze gelmediği sürece bakışları hep Deniz’i takip etmişti. Kafasında<br />
beliren bu düşünceyle birlikte hemen Deniz’e baktı, o da kendisi gibi keyifle izliyordu<br />
sahneyi. Deniz’in suratındaki key<strong>fi</strong>n kaynağının Duru’nun sahnedeki varlığı mı, yoksa yapılan<br />
dansın ahengi mi olduğunu anlayamadı. Bu zehirli düşünceyi kafasından atabilmek için<br />
Göksel’e odaklandı. Yapılması imkansız gibi görülen bir sürü hareket Göksel’in vücudunda<br />
doğmuş ve büyüyorlardı. İlham vericiydi. Kafasında çok uzun süredir tınılanan ama bir türlü<br />
çıkmayan bir müzik hayat bulduğunda daha da bir dikkat kesildi Göksel’e. İnsanın ilham