23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olmadığını, aydınlıkta dikkat çekmeyen bir şeyin karanlıkta çok parlayabileceğini ve<br />

yeminlerin her zaman bozulabileceğini.<br />

- 41 -<br />

Sıcak bir banyodan sonra yaşadıklarının gerçekliğine alışmaya başlayan Özge, bornozuyla<br />

televizyonunun karşısındaki koltuğa oturdu. Murat Kolhan’la arabada olanlar aklına gelir<br />

gelmez tüyleri diken diken oldu ve kalp atışları hızlandı. Adamın vücuduna yapışan dar<br />

gömleğinden, toprak yolda güneşin altındaki ihtişamını ve arabanın içinde kendisini bir<br />

hamlede çekişini geçirdi kafasından. Bu davranış, istediği her şeyi almaya alışık bir adamın<br />

emrivakisi değil de içindeki ihtirası korkusuzca deneyimlemek isteyen bir erkeğin davranışı<br />

olsaydı üzerinde düşünmeye değerdi ama Sadık Murat Kolhan da sahip olduklarına sadece<br />

yenilerini katmak için motive olmuş bir tüketiciden başka bir şey değildi. Onlardan çok vardı,<br />

niye istediklerini bilmeden isteyen ve elde etmek için savaşan, kazanınca da harcayan tiplerdi<br />

bunlar. Çok iyi yaptığını düşündü adama haddini bildirmekle. Hele attığı tokat... Özge kalın<br />

çıkık dudaklarını ısırdığında, yeşil gözleri kısıldı. Ya attığı tokat fazla kaçsaydı ve bu sabah<br />

imzaladığı anlaşma hiç gerçekleşmeseydi? Düşüncesi bile ürkütücüydü, aniden tıkanan hayatı<br />

bir anda kendi yatağına ulaşmak için en nihayetinde doğru yöne ilerleyen bir nehir gibiydi<br />

şimdi. Masasının üstündeki dosyaya baktı, hâlâ orada olduğundan emin olmak istiyordu.<br />

Derginin ilk sayısının tüm konularını içeren dosya, bilgisayarın yanında uygulamaya hazır<br />

duruyordu. Şimdi bu dosyayı hayata geçirecek bir ekip bulmalıydı.<br />

Aklına tüm bunlara sebep olan Can Manay denen adi herif geldi, bu akşam programının<br />

kapanış bölümü vardı. Sehpanın üzerinden kumandayı alıp televizyonu açtı, iki haftadır bu son<br />

bölümün ne kadar özel olacağıyla ilgili hemen hemen her reklam arasında fragman döndürüp<br />

duruyordu kanal. Can Manay’ı ne kadar desteklediklerini düşündü, adam epey güçlüydü ama<br />

kendisinin Can Manay’la işi bittiğinde o gücün altında ezilmesini izleyecekti. Çok güçlü olan<br />

birine yapabileceğiniz tek şey onu kendi gücünün altında ezmekti, onun gücüne karşı savaşmak<br />

anlamsız olurdu. Tam o sırada kanalda yine Vizyon Terapi’nin yaklaşık bir saat sonra<br />

yayınlanacak son bölümünün sürpriz fragmanı dönmeye başladı.<br />

Programı seyretmeye karar vermişti çoktan ama dönen bu fragmandan sonra merak da<br />

etmişti bu ‘televizyonculuk tarihinde bir ilk’ diye bahsettikleri şeyin ne olduğunu. Televizyonu<br />

Vizyon Terapinin yayınlanacağı kanalda bıraktı, bornozunun içine iyice sarmalanıp arkasına<br />

yaslandı, düşüncelerin onu ele geçirmesine izin vererek aklında bin düşünceyle ve bomboş<br />

gözlerle reklamları izlemeye başladı.<br />

Reklamlar yasaklansa dünya daha verimli bir yer olurdu, yalan söylemekten para kazanan<br />

bir grup insanın reklamcılık yapamayınca politikada şanslarını deneyeceklerini düşünüp içi<br />

sıkıldı, neyse ki reklamcılık sahtekarlar için bir mıknatıstı ve her varoluş kendi içinde bir<br />

nedene sahipti. Bir sürü aptal politikacının yerine, kafaları iyi çalışan yaratıcı sahtekarların<br />

geçmesi bu gezegeni umudun kaybolduğu bir yere döndürebilirdi, hem de çabucak. Sonuçta<br />

Hitler propagandayı kullanan ilk politikacı değil miydi? Hitler’in hitabet gücünün arkasındaki<br />

isim, tüm konuşmaları yazan, propagandaları organize eden Joseph Goebbels üniversitede<br />

edebiyat okumuş, gazetecilik yapmış, aslında sadece reklamcı olması gerekirken politikaya<br />

atılmış biriydi. Hitler’in Propaganda Bakanı bu adam, yaklaşık 17 milyon insanın ölmesine ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!