23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

izliyordu. Hayran, bağlı, anlayan, dinleyen, duyan, algılayan, daha fazlasını isteyen 200 kişi<br />

ve Ada.<br />

İki haftada bir, Deniz tarafından verilen seminerde hep farklı bir konu işlenirdi. Seminerler<br />

iki yıl önce başladığında salon öylesine tıklım tıklım dolmuştu ki, bazen dersi alan<br />

öğrencilere yer kalmadığı olmuştu. Yönetimin sadece öğrencilere özel olması için karar<br />

çıkarmasıyla bu sorun önceleri çözülmüş ama Deniz’in derslerini seçen öğrencilerdeki yoğun<br />

artış, salonda yine de yer kalmamasına sonuç vermişti. Deniz çareyi haftalık seminerlere<br />

katılmak isteyen öğrencileri ikiye ayırmakta bulmuştu. Bir hafta birinci grupla, diğer hafta<br />

ikinci grupla aynı konulardan sohbet ediyorlardı ama yine de tek bir grubun katılım sayısı<br />

minimum 200 kişiydi.<br />

Deniz istese öğrencileri organize edip okulu ele geçirebilir diye düşündü Ada. Deniz istese<br />

her şey yapabilirdi aslında. Onu diğer bütün müzik hocalarından, müzisyenlerden, hatta<br />

insanlardan ayıran özelliği daha doğrusu özellikleri o kadar etkileyiciydi ki, okulun tüm<br />

öğrencileri ve Deniz’i tanıyan herkes onun bir saatli bomba gibi patlayıp ait olduğu tahta<br />

oturmasını bekliyorlardı. Onu tanıyanlar dünyada var olabildiğine inanılamayacak bir<br />

yetenekle karşı karşıya olduklarını hemen anlamışlar ve onun, adım adım, kendisi olması için<br />

sadece bekliyorlardı. İşin komiği Deniz’i tanıyan pek fazla kişi yoktu. İnsanlarla tanışmayı<br />

sevmezdi o. Ada, kendisine müzikle konuşmayı öğreten bu Tanrı adama aşıktı. Onu, bir<br />

varlığın bir diğer varlığı en karşılıksız ve yargısız şekilde sevebileceği kadar korkusuzca<br />

seviyordu, sahiplenmeden, uzaktan, sadece varoluşuna şahit olup böyle bir varlığın var<br />

olmasından dolayı mutluluk duyarak. Bağımlı olmadan bağlanmıştı. Sahiplenmeden aitti.<br />

Okulun sene sonu yaklaşıyordu ve Deniz’in yönetime uyguladığı yoğun baskı sayesinde,<br />

mezuniyet gösterisinde hemen hemen her öğrenciye bir iş verilmişti. Besteler yapılmış,<br />

orkestra hazırlanmış, bale ve dans bölümünden öğrencilerle organize bir şekilde gruplar<br />

oluşturulmuş ve gerçek bir konservatuara yakışacak biçimde mezuniyet gösterisi hazırlanmıştı.<br />

Çoğu gibi Ada’nın da besteleri vardı bu gösteride. Bu sene öğrenciler, mezuniyet balosuna<br />

sadece dans edip içki içmeye değil, aynı bir şovda çalışıyorlarmışçasına gösterideki kendi<br />

bölümlerini canlandırmaya geleceklerdi.<br />

Konservatuarın müdürü Mustafa Bey, önceleri böyle bir organizasyonun bırakın kendi<br />

okullarını, herhangi bir okulda düzenlenemeyeceğini vurgulayarak şiddetle karşı çıkmıştı,<br />

günün sonunda durumun sadece karmaşaya neden olacak bir olaylar zinciri haline geleceğine<br />

ve mezuniyet gecesini mahvedeceğine inanıyordu ama Deniz tek bir hamleyle ona yanıldığını<br />

gösterdi. Ne mi yaptı? Tek bir mesaj atarak okula kayıtlı tüm öğrencileri bir saat içinde<br />

okulun arka bahçesinde topladı. Aynı, beynin hücrelerine sinyal göndermesi gibi bağlantılıydı<br />

Deniz öğrencileriyle. Mustafa Bey yorgun geçen günün ardından bu toplanıştan habersiz arka<br />

bahçeye çağrıldığında anlamıştı, ya Deniz’e yardım edecek ya da okulunda isyan çıkan ilk<br />

konservatuar olarak tarihe geçecekti. Tüm sorumluluğu ona yükleyen 22 sayfadan oluşan bir<br />

sözleşme imzalatarak Deniz’in tekli<strong>fi</strong>ni kabul etti.<br />

İlk prova, sözleşmenin imzalanmasından sekiz gün sonra yapıldığında, Mustafa Bey bunun<br />

bir mucize olduğuna yemin edip dururken, Deniz sadece gülümseyerek, “Çocuklara tamamen<br />

istedikleri gibi var olmaları için bir gece veriyoruz, mucize değil tamamen doğal.” demişti.<br />

Gösterinin ana teması varoluştu. Tema, Mustafa Bey’e hiçbir şey ifade etmemişti. Varoluş<br />

saçmalığı yüzyıllardır o kadar kurcalanmıştı ki, artık bu kelime içi tamamen boşaltılmış,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!