23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

karşı şeridine geçip şehrin en büyük caddelerinden birine vardı, yine karşıya geçip askeri<br />

arazinin girilmesi yasak olan duvarının yanından sakince yürüdü. Kendini dengede hissetmek<br />

böyle bir şeydi: Anı yaşarken başka hiçbir şeyin o anla aranıza girmesine izin vermeyecek<br />

şekilde çalışıyordu beyin. An, sen ve evren: Denge<br />

- 54 -<br />

Deniz içindeki duyguyu müziğe döküp kayıt odasındaki işini bitirdiğinde günün doğmasına<br />

az kalmıştı. Duru’nun bütün gün yanına uğramamış olması biraz garip gelmişti ama sanki<br />

böylesi daha da iyi olmuştu. Hiç bölünmeden müziğe verebilmişti kendini. Ne zaman aşağıya<br />

inse, bir süre sonra Duru onu ziyaret eder ve bazen bu küçük ziyaretler çiftleşmeyle<br />

sonuçlanırdı. Duru için kendini müziğe vermiş Deniz’den daha çekici bir şey yoktu galiba.<br />

Çiftleşmenin ardından içindeki müziği dinlemek için çok geç olduğunu düşünen Deniz, ince bir<br />

tane sarıp kendini uyuşturarak günü bitirirdi. Duru’nun gelmemesi bir ilkti. Bu sayede Deniz<br />

konsantrasyonu bozulmadan çok uzun süredir ilk defa, aylardır içinde biriktirdiği tüm<br />

malzemeyi kağıda dökebilmişti. Sadece bu gece kendisini tüm ülkede ünlü edecek kadar<br />

etkileyici dört parça yazmıştı bile.<br />

Merdivenleri çıkarken yazdıklarından bazılarını basmayı düşündü, kafasında zehir gibi<br />

gezinen bu <strong>fi</strong>kri hemen dışarı atmak için aklına Şadiye Reha’yı getirdi. Bininci kere aklına<br />

gelen CD çıkarma <strong>fi</strong>krini hemen kafasından attı, en azından şimdilik. Salona çıktığında yatak<br />

odasına uzanan merdivenlerin başındaydı ki, önce burnuna esrarın bayat kokusu geldi.<br />

İçildikten sonra havalandırılmamış bir odanın kokusuydu bu ve şaşkınlıkla kafasını salona<br />

doğru uzattığında açık kalmış televizyonun duvarlara yansıyan ışığını gördü.<br />

Merakla salona doğru yürüdü. Duru koltukta iki büklüm kıvrılmış uyuyordu. Üşüyen<br />

ayaklarını birbirine kilitlemiş, dizlerini karnına çekmiş, gözüne gelen televizyon ışığını da<br />

yumruk yaptığı eliyle örtmüştü. Sakince Duru’ya seslendi ama Duru tepki vermedi. Duru’nun<br />

yanına yaklaşırken odadaki kokunun kaynağını gördü. Sehpanın üzerindeki kül tablasında biraz<br />

kül vardı, sonuna kadar içilmiş izmaritse sehpanın üstüne bırakılmış ya da düşürülmüştü.<br />

Kendi erzak çekmecesi yarı açık duruyordu. Hissettiği acı kalbine oturdu, berrak bir su gibi<br />

ışıldayan bu genç insan, koltukta kendinden geçmiş, uyuşmuştu. Bu durumun tek bir suçlusu<br />

vardı, kendisiydi.<br />

Duru, yıllardır savaştığı şeye teslim olmuştu. Bu manzara şaşkınlık vericiydi, bakışları<br />

koltukta kıvrılmış uyuyan Duru’ya kaydı. Şaşkınlığının yerini şefkat aldı tüm bedeninde. Bu<br />

güzel kız çocuğunu nasıl da günbegün zehirler olmuştu! Kendinden tiksindi. Koltuğun önünde<br />

diz çöküp Duru’nun suratını saklayan yumru ellerini tuttu, sol elini Duru’nun boynunun<br />

altından geçirirken sağ eliyle Duru’yu dizlerinin altından tutup kavradı. Kucağına aldığında<br />

Duru sadece, “Bırak.” diye mırıldandı. Deniz umursamadan Duru’yu merdivenlerden yukarı<br />

taşıdı. Göğsündeki ısırık yarası, Duru’yu taşımanın ağırlığıyla biraz gerilmişti ama<br />

umursamadı. Duru’yu yatağa koyup üstünü örttü ve üşümüş ayaklarının altına örtüyü soktu<br />

iyice. Duru böyle yatmayı severdi, ayakları tamamen örtülmeli hatta mümkünse örtü<br />

ayaklarının altına da girip sarmalıydı. Deniz’se daima ayakları örtünün dışında uyurdu.<br />

Deniz açık kalan televizyonu kapatmak için aşağıya indiğinde, dağılmış sehpanın üstünü<br />

hızla toparladı, düşmüş izmariti diğer çöplerle birlikte avucunun içine aldı, sehpanın

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!