23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

vardı, suratı ilk defa sapsarıydı. Deniz’in kapıyı açması imkansızdı, elleri tamamen doluydu.<br />

Kucağında sıkı sıkı taşıdığı Duru’ya kapıyı açmasını söyledi, Duru umursamadı. Deniz<br />

kucağındaki Duru’yu sarsarak, “Kapıyı aç!” diye kükreyince, Duru kapıyı açtı. Kendisini<br />

kurtarmaya çalışan ‘yok edicisiyle’ daha fazla savaşamayacaktı. Duru, bahçeden çıkış<br />

kapısına doğru fırtına gibi koşan Deniz’in kucağında, gözü Deniz’in göğsündeki yaraya<br />

kilitlenmiş, teslim olmuştu.<br />

Hastaneye giderlerken tek kelime konuşmadılar. Deniz acil servisin kapısına geldiğinde,<br />

ancak o an, üstünün ve ayaklarının çıplak olduğunu fark etti, umursamadı. Önemli olan<br />

Duru’ydu.<br />

- 38 -<br />

Hayat, yatakta uzanmış okşanmayı bekleyen ihtiraslı bir bakire gibi, tüm bereketiyle önünde<br />

uzanmıştı Can Manay’ın. Her şey şimdi apaçık anlamlanmıştı, sıkışan tra<strong>fi</strong>k, durakta saatlerce<br />

otobüs bekleyen insanlar, arabaların arasında mendil satan çocuklar... Her birinin bir işlevi<br />

vardı. Umursamazlığının, huzurlu bir kabullenme ve anlayış olarak geliştiğini hissetti Can.<br />

Farkındaydı artık. Hayatı ilk defa anlam kazanmıştı, bir şeye adandığı için değil, kendi<br />

varoluşuna tanıklık edecek sakinlikte ve dengede olduğu içindi bu anlam. Anı<br />

deneyimleyebilmenin anlamıydı bu. Zaman Can Manay için durmuş, tüm boşlukları denge<br />

doldurmuştu. Anın içindeki dengeyi görebilecek kadar anı yaşıyordu, geleceğin endişesi ve<br />

geçmişin yükü olmadan sadece an vardı. Tanrıların kendilerini nasıl hissettiğini düşündü,<br />

böyle olmalı diye karar verdi. Hayatında ilk defa arabanın ön koltuğuna oturmuştu, kendi<br />

kullandığı birkaç kez dışında. Yanında arabayı kullanan Ali’ye baktı, şimdi anlayabiliyordu<br />

hiç şikayet etmeden yıllarca sessizce araba kullanışını, sakinliğini, olgunluğunu, mutluluğunu,<br />

en önemlisi de tatminini. Kendisiyle memnundu bu adam. Bakışını Ali’den ayırmadan Can’ın<br />

ağzından kelimeler döküldü. “Farkında mısın?” dedi sakince. Ali aynı sakinlikte Can’ın<br />

suratına hiç bakmadan araba kullanmaya devam ederken, “Neyin?” diye sordu. Can<br />

bakışlarını Ali’den ayırmadan, “Hayatın.” Dediğinde, Ali’nin suratında küçük bir gülümseme<br />

belirdi ve sessizlik devam etti.<br />

Stüdyoya varmalarına 4 km. kadar kalmıştı, tra<strong>fi</strong>k de oldukça akıcıydı. Otobanın üstünde<br />

kendi yarım gülümsemesini gören Can, yanından geçmekte oldukları büyük billboarddan<br />

gözlerini ayırmadan konuşmaya başladı. “Dünyanın adaletsiz bi yer olduğuna saplanmıştı<br />

kafam, yenilenler ve sıyrılanlardan oluşan kocaman adaletsiz bi yer. Sıyrılmaya karar verdim,<br />

ne pahasına olursun olsun, sıyrıldım da. Pek bi bedel ödediğimi düşünmüyorum, sahip<br />

olduklarımı düşünürsen. Şanslıyım, galiba. Ama şimdi hayatı düşündüğümde aslında adalet<br />

dediğimiz şeyin hiç var olmadığını ve var olmayan bir şey için fazla abartıldığını anlıyorum.<br />

Aslolan tek şey deneyim. Yaşadığın şeyin seni nereye götürdüğü, yaşadığın şeye verdiğin<br />

tepkiye göre değişiyor. Gitmek istediğimiz yerden bizi uzaklaştıracak tepkiler verip, sonra da<br />

adaletsizliğe sığınmak tam insana göre. Bu kadar adaletsiz bi yer değiştirilmeli diye herkes<br />

dünyayı değiştirmek istiyor. Bi kurtarıcı gelecek ve burayı bizim için temizleyecek sanki. Bu<br />

asla olmayacak biliyosun di mi?” derken Can Manay soru sormuyordu, nefes alıp sakince<br />

devam etti. “Burası, dünya aslında tam da olması gerektiği şekilde dizayn edilmiş. Biz<br />

salaklarsa sürekli değiştirmeye, temizlemeye uğraşıyoruz. Bu bi insanın sürekli bağırsaklarını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!