23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çok güzel başlayan gecenin neden böyle aniden bittiğini anlayamıyordu. Can’ın dansı<br />

seyredişi tuhaftı, sanki hipnotize olmuş gibiydi. Dansçı kızı düşündü, az kalsın kıskanabilirdi<br />

onu ama sonuçta kendisi de ülkenin en güzel kadınlarından biriydi, hatta en güzeli. Can’ın<br />

güzelliğe olan takıntısı Sıla’yı hem rahatsız eden hem de çok rahatlatan bir özelliğiydi.<br />

Rahatsızdı çünkü Can güzellik karşısında teslim olan bir adamdı, rahattı çünkü kendisi çok<br />

güzeldi. Hem de diğerlerinden oldukça farklı şekilde masum, taze, temiz bir güzel. Sonsuza<br />

kadar bakire kalması gereken kutsal bir kız güzelliği vardı, diğerlerinin asla sahip<br />

olamayacağı masumane bir seksilikle yaklaşırdı beğendiği erkeğe ve daima elde ederdi. Biraz<br />

boyu kısaydı, belki göğüsleri de küçüktü ama o hep herkesin aşık olduğu biri olmuştu.<br />

Kendisini basit bir dansçı kızla kıyaslamayacak kadar da başarılıydı. Can Manay, uzun<br />

süredir başlamasını istediği ve bir türlü başlamayan bir hikaye gibiydi Sıla için. Bu gece<br />

başlamasına ramak kalmış bir hikaye. Kafasından bu düşünceler geçerken Can’ın telefonu<br />

çalıyor ama kimse cevap vermiyordu. Can Manay’ın telefonu uzun çalmalardan sonra<br />

telesekretere bağlandığında, Sıla rolüne bürünüp notunu bıraktı. Öyle hissetmemesine rağmen<br />

sesi neşeli ve istekli çıkmaktaydı. Kıkırdayarak, “Can’cım, iyi misin diye sormuyorum ama<br />

seni bu gece görmeyi çok istiyorum, sana bu akşam özel bir sürprizim vardı. Lütfen beni ara,<br />

saat kaç olursa olsun.” dedi.<br />

Telefonu kapattığında rolü bitmişti. Salon nerdeyse boşalmıştı, koltuğa bıraktı kendini. Bu<br />

gece Can’ın kendisini aramasını beklemekten başka yapacak hiçbir şeyi kalmamıştı.<br />

Şaşkınlığının yerini öfkeye bırakmasından önce durumu iyice kavramak istiyordu.<br />

- 32 -<br />

Etrafındaki tüm sesler uğultu halinde geliyordu kulağına. Salondan çıkmak için ilerlerken<br />

yanından geçtiği insanların suratına bakmamaya dikkat eden Can hayatında belki de ilk defa<br />

hiç kimsenin onu tanımamasını istedi. Bir sonraki adımının ne olacağını hiç düşünmeden,<br />

beyninden tamamen bağımsızmışçasına içgüdülerinin onu götürdüğü yere doğru gitmekteydi.<br />

İzledikleri şeyin etkisiyle uyuşmuş insanların arasından kayarcasına sıyrılıp salonun çıkış<br />

kapısına vardığında o an salondan çıkan ilk ve tek kişiydi. Kapıdan çıkıp Duru’ya doğru bir<br />

adım daha yaklaştığını hissederken durdu, çalan telefonunun telesekretere düşmesi için bir<br />

tuşa bastı. Arayan Sıla’ydı, biraz önce yanında otururken sığındığı, hatta içinde evlenebilme<br />

düşüncesi uyandıran bu kız şimdi geçmişte kalmış eski bir hikayeydi. Sahne arkasına geçen<br />

kapıya varmıştı. Onu gören güvenlik görevlileri saygıyla selamlayıp kenara çekilirken,<br />

omzuna konan el onu yavaşça durdurdu.<br />

Suratındaki tuhaf gülümseme olmasa adamı daha kolay tanıyabilirdi Can ama o kaykılmış<br />

gülümsemeye rağmen yakışıklı olan adamı tanıdı. Deniz, “Merhaba Can Bey! Deniz ben,<br />

hatırladınız mı?” dediğinde Can elini tokalaşmak için uzatırken, “Tabii. Nasılsın?” diye<br />

cevap verdi.<br />

Adam suratına asılmış gülümsemesi ve kısılmış gözleriyle çok da iyi görünmemesine<br />

rağmen iyi olduğunu söyledi. Evle ilgili konuşmaya başladığında Can’ı tek rahatsız eden şey<br />

sadece alıkonulmak değil, aynı zamanda Deniz’in uzun ve kemikli eli içinde kaybolan elinin<br />

terlemeye başlamasıydı. Elini çekmek için yaptığı ilk küçük hamle işe yaramayınca ikinci<br />

hamleyi yapmadan bir süre beklemeye karar verdi Can. Adamın normal olmadığını ne kadar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!