Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
için buradaydı, müziğin daha fazla içine işlemesini engellemek için Ada’ya doğru bir adım<br />
attı. Seslenmek üzereydi ki stüdyonun sağındaki kayıt bölümünde bir hareket hissedip kafasını<br />
o yöne çevirdi. Göksel’i gördü, şaşırdı.<br />
Şaşkınlığı, Göksel’in ateş çıkabilecekmiş gibi olan gözlerini fark etmesiyle tedirginliğe<br />
dönüştü. Sanki avının üzerine atılmak üzere olan bir puma gibi bakıyordu. Tedirginlik korkuya<br />
dönüştü. Bu çocuk daha önce de tehdit etmişti onu, Deniz pek ciddiye alınacak bir şey<br />
olduğunu düşünmemişti ama şimdi bunu görse anlardı herhalde. Duru içgüdüsel olarak bir<br />
adım geri attı. Sahibini korurcasına hırlayan bir köpek gibiydi Göksel. Ada’ysa gözleri kapalı<br />
hâlâ kemanına yükleniyordu. Duru hissettiği korkuyu içine gömüp dik dik baktı Göksel’e,<br />
kendisine böyle bakamayacağını anlatırcasına meydan okudu. Göksel’se kıpırdamadı, sadece<br />
elleri yumruk halini aldı. Duru, o an durumun daha da karmaşık hale gelebileceğini anladı.<br />
Etrafta başkaları olsa belki böyle hissetmezdi ama şimdi kendisini kimsesiz hissetti. Konu<br />
Göksel olunca mantığa yer yoktu. Niye atmıyorlardı bu çocuğu okuldan? Bu da Deniz’in<br />
suçuydu! Duru nefretle kapıya dönüp avucunun içini kapıya vurarak kapıyı ittirip çıktı. Deniz’i<br />
parçalamak istiyordu!<br />
Ada, müziğini yırtan kapı sesini duyar duymaz, notalara basmayı bırakmadan gözlerini açtı<br />
ve kapıya baktı. Sert bir şekilde ittirilmenin etkisiyle sallanan kapıyı gördü. Göksel’in çekip<br />
gittiğini düşünüp hemen stüdyoya baktı ama Göksel buz kesilmiş, dimdik kapıya bakmaktaydı.<br />
Ada müziği durdurduğunda Göksel’le göz göze geldiler. Ada şaşkın, “Ne oldu?” diye sordu.<br />
Göksel’se suratındaki sert ifadeyi ışık hızıyla silip, “Önemli değil.” dedi. Ada’nın müziğine<br />
devam etmesini o kadar çok istiyordu ki, bunu normal bir şekilde ifade edebilmek için<br />
hazırlık yaptı ama gerek kalmamıştı. Ada gözlerini kapatıp yeniden kemanını çalmaya<br />
başlamıştı bile. Bu sefer çaldığı parça da diğerleri gibi, daha önce hiç duymadığı bir şeydi ve<br />
aynı diğerleri gibi nefes kesici, varoluş sorgulatıcıydı.<br />
- 91 -<br />
Bilge, kendisine söylenen saatte varabilmişti Can Manay’ın o<strong>fi</strong>sine. Kanaması azalmasına<br />
rağmen hâlâ devam ediyordu. Eğer doktora ne söyleyeceği konusunda utanmasa hastaneye<br />
giderdi ama ne diyecekti? “İlk defa cinsel ilişkiye girdim ve kanamam mı var!” Murat’ı<br />
düşününce göğüs kafesinin içinde, kalbine yakın bir yerde sıcaklık hissetti ve kalbi hızlandı.<br />
Dün geceki müzik hâlâ garip bir şekilde kafasındaydı. Göz bebekleriyse hâlâ kocaman... Dört<br />
yıl önce ince çerçevelilerle değiştirdiği eski, kalın, kahverengi çerçeveli gözlüklerini takmış,<br />
tuhaf denecek büyüklükteki göz bebeklerinin kamufle olması için yol boyunca dua etmişti.<br />
Binaya girdiğinde kendisinden nüfus cüzdanı alınarak güvenlik o<strong>fi</strong>sine davet edildi önce.<br />
Güvenlik kartına basılacak fotoğrafını bu kocaman gözlükleriyle çektirmek zorunda kalması<br />
hayatının normale döndüğünü hissettirdi. Altı dakika sonra güvenlik kartı kendisine teslim<br />
edilmişti. Kartı eline alır almaz inceledi, ne nasıl gözüktüğü, ne de kahve rengi gözlükleri<br />
umurundaydı. Tek merak ettiği kocaman göz bebeklerinin kamufle olup olmadığıydı.<br />
Olmuşlardı. Şişe camı gibi duran gözlük camlarından bırak göz bebeğini, kaşları bile<br />
görünmüyordu.<br />
Zeynep Hanım’ın katına çıkıp masasının boş olduğunu görünce sessizce, ayakta onun<br />
gelmesini bekledi. Elinde dosya arabası olan bir çocuk iki kere yanından gelip geçerken