23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapmamışlardı ve bu şeytan kadın ona fatura mı kesmişti! Ödeyeceği parayı umursadığından<br />

değil ama enayi yerine konulmaya tahammülü olmadığından, “Benim seansım perşembeymiş<br />

bugün-” diye itiraz edecekti ki, Zeynep zırvalıklara vakti olmayan ve kendini çok haklı<br />

hisseden biri gibi kuru, emrivaki ve net, “Bu kapıdan girip Can Manay’ın zamanını aldığınız<br />

her saniyenin bir bedeli var Veli Bey. Faturaya kırılan dosya arabasını ve vazoyu da ekledim.<br />

Babanızın o<strong>fi</strong>sine mi?” diye tekrarladı. Veli, “...Tabii, o<strong>fi</strong>se göndermeniz yeterli olur. İyi<br />

günler.” dedi, dönüp asansöre doğru ilerledi. Zeynep hâlâ iyi günler dememişti. Veli üç adım<br />

sonra geriye dönüp Zeynep’e, kendisine iyi günler bile demeyen bu aşağılık kadına baktığında<br />

kavga çıkarmaya hazırdı ama Zeynep kafasını önündeki kağıtlardan hiç kaldırmadan<br />

mırıldandı, “İyi günler.”<br />

2 ay sonra Duru...<br />

- 5 -<br />

Gergin atkuyruğu saçları, kıyafeti ve makyajsız suratıyla yaramaz bir kız çocuğu gibiydi<br />

Duru. Üstündeki tişört Deniz’e aitti, tişörtün kollarını, yakasını kesmiş ve boyunu kısaltıp<br />

kendisine özel, bol ve içinde hareket etmesi kolay, kısa bir bluz haline getirmişti. Deniz, çok<br />

sevdiği tişörtünü çekmecede bu şekilde bulunca önce çok kızmış, Duru’nun hemen onu çıplak<br />

vücuduna geçirmesiyle öfkesi şehvete dönüşmüştü. Bu yırtık krem rengi tişört, altına giydiği<br />

dar, siyah dans atleti ve diz altındaki taytıyla bir bütündü. Bu kıyafet Duru’nun içinin dışıydı,<br />

kendi kurallarını koyan, sade ama tamamıyla kendine özgü bir dış.<br />

Kendi üstünlüğünün farkında, etrafındaki diğer dansçıların ve yönetmen ekibinin gözlerini<br />

üstünde hissederek attığı emin adımlarla sahneye doğru ilerledi. Birazdan başlayacak prova,<br />

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün eğitime katkı adına, devlet konservatuarının<br />

son sınıf öğrencileriyle düzenlediği bir gösteriyle ilgiliydi. Bu prova yüzünden Deniz’in<br />

oluşturduğu grupla olan okul provasını kaçırıyordu, sıkkındı ama prestij için buradaydı. Gerçi<br />

Devlet Opera ve Balesi her anlamda politik olarak işletilen bir kurum haline gelmiş ve<br />

yaratıcılığı nerdeyse tükenmişti. Kontrol edilemez herkesi, kısacası yeteneklileri dışarıda<br />

tutmaya çalışan bir ekip vardı içerde, kendi yerlerinden memnun, yerlerinin sağlamlığı için<br />

savaşmaya, hatta devletin opera ve balesini yok etmeye hazır bir ekipti bu. Eski genel müdür<br />

yaratıcı ve çok başarılı bir adam, müzisyen, sanatçı, orkestra şe<strong>fi</strong> olmasına rağmen, değişen<br />

hükümetin baskısı altında ezilmiş ve iyi çalışamaz hale gelince onurlu bir şekilde istifa<br />

etmişti. Yeni genel müdür, kurumun hademesinden müdürlerine kadar tüm kadrosunu adım<br />

adım değiştirmiş ve kurumu, kendini atayan hükümeti destekleyenlerle doldurmuştu.<br />

Kadrolaşma operasyonunda işini iyi yapanlara değil, fanatik emir kullarına yer verilmişti.<br />

Zoraki katıldığı bu gösterinin provasına enerjisinin %10’uyla gelen Duru, görüntüsünün<br />

gücünün farkında sahneye çıkarken sahnedeki dokuz kişi arasında Göksel’i görüp irkildi.<br />

Şimdi sadece sıkkın değil, aynı zamanda kızgındı da.<br />

Göksel’in ekibin içinde olduğunu görene kadar bu zoraki görev tüm bıktırıcılığına rağmen<br />

çekilir gelmişti ama Göksel’le aynı ekipte olmak, onunla herhangi bir konuda bir şeyi<br />

paylaşmak, bu bir sahne bile olsa, çok zorlayıcıydı. Göksel, kimseyle sosyalleşmeyen, içine<br />

kapanık, öfkeli, anlaşılmaz bir dans öğrencisiydi. Bir baletin olmaması gereken kadar iri yarı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!