Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
için ceketi çıkarıp atmak istiyordu ama yarı çıplak bir şekilde duramazdı. Ateş düşürücü<br />
alması gerektiğini düşünürken Sadık’ı cevapladı. “Derginin dağıtılacağı gün, merkezdeki<br />
büyük bayiye gittim sabah ve öğleye kadar derginin gelmesini bekledim, gelmeyince anlaşma<br />
yaptığımız, yaptığım, dağıtım <strong>fi</strong>rmasının deposuna gittim ve her neyse olan oldu, dergiyi<br />
bulamadılar ve ben de durumu sizin Ender Bey’e anlattım. Haberiniz olduğunu<br />
düşünmüştüm...” Sadık hâlâ cevap bekler gibi bakıyordu Özge’ye ve Özge devam etti.<br />
“Dergiyi 12 gün sonra bir konteynırın içinde bulduk, polise haber verdik ama poliste durumla<br />
ilgili hiçbir şikayet yoktu ve ben savcılığa suç duyurusunda bulundum yine. Mahkemeliğim<br />
onlarla ama derginin satışına bir yararı olmadı bu durumun. Dergiyi dağıtılması gerekenden<br />
16 gün sonra dağıtabildik ve elimizde sadece 1200 tane kalmıştı, yıprandığı için kapağını<br />
değiştirdik... Tirajı biliyorsunuz.” Özge’nin üşümesi o kadar artmıştı ki üzerindeki cekete<br />
iyice sarıldı, gözleriyle ateş düşürücü ilacın nerede olduğuna baktı, masanın üstünde<br />
duruyordu. Kafasını Sadık’a çevirdiğinde biraz başı dönüyordu ama Sadık’ın suratındaki<br />
ürkütücü ifade tedirgin ediciydi. Ağzını açmak istedi ama aniden başının dönmesi artmıştı,<br />
kulaklarında hissettiği basınç ve tıkanıklık hissine aniden mide bulantısı da eklenmişti. Aynı<br />
anda hem ilaca uzanmak hem de kusmak istedi.<br />
Dakikalar içinde öyle bir noktaya gelmişti ki, Sadık’ın varlığı önemsizdi. Vücudunun<br />
isyanı, algısının dış dünyaya kapatılmasına neden olacak kadar yüksekti, ilaca ulaşabilmek<br />
için ayağa kalktı, dünyanın saatte 1670 km. hızla döndüğünü biliyordu çünkü algıları da<br />
dünyanın dönüşüne senkronize olmuştu şimdi.<br />
Sadık’ın, Özge’nin aniden kızaran yanaklarına ve 10 dakika önce ıslak olmasına rağmen<br />
şimdi tamamen kurumuş kısa saçlarına dikkat etmesi ve kızın ayağa fırlayıp dengesini<br />
kaybetmesi neredeyse aynı anda oldu.<br />
Kız koltuğun kenarına yığıldığında Sadık ayağa fırlayıp daha da sert bir şekilde yere<br />
düşmesini önlemek için Özge’yi önce kolundan sonra belinden tutup kaldırdı ama Özge şimdi<br />
tamamen kendini bırakmıştı. Kızı taşıyabilmek için kendine doğru çektiğinde Özge’nin aşırı<br />
sıcaklıktaki suratı Sadık’ın koluna değmişti ve Sadık kıyafetinin üzerinden bile<br />
algılayabilmişti kızın aşırı sıcak tenini. Özge’nin ateşi o kadar yüksekti ki, kendini<br />
sarmaladığı yün ceket sıcaklık üreten yumuşak bir makine gibi geldi Sadık’a. Kendi doktorunu<br />
buraya çağırmak ve Özge’yi soğuk duşa sokmakla ilgili bir an karar veremedi ama Özge’nin<br />
tüm vücut ağırlığını bırakmış olması otomatik olarak harekete geçirdi Sadık’ı. Özge’yi apar<br />
topar kaldırdı, kucakladı, koridora yürüdü. Banyoyu aradı. İlk kapı mutfağa aitti, bir sonraki<br />
kapalı kapıyı ayağıyla ittirip açtı, içerisi hâlâ buharlıydı ve koridora göre oldukça sıcaktı.<br />
Kızı küvetin içine koymak istedi ama üstündeki ceketi çıkarması gerekiyordu, etrafına hızla<br />
bakınıp Özge’yi koyabileceği yer aradı, bulamadı ve Özge’yi öylece küvete koydu. Hızla<br />
soğuk suyu sonuna kadar açarken, ceketin cebindeki telefonu fark ederek çıkardı. Telefonu<br />
çıkarırken anahtarları da fark etti ve onları da çıkardı. Kendi doktorunu ararken banyodan<br />
mutfağa fırlayıp buzluğu açtı, hiç buz yoktu. Koşarak banyoya geri döndüğünde su giderini<br />
kapatmadığını gördü, kendini beceriksiz hissederek küvetin deliğini kapattı ve suyu duşa<br />
çevirerek Özge’nin kafasına tuttu. Üzerindeki yün ceketin iyice ıslanmasını sağlayarak soğuk<br />
suyu gezdirdi kızın üstünde. Özge şimdi titremeye başlamıştı, baygın olmasına rağmen dişleri<br />
takırdıyordu.<br />
Küvetin deliğini kapatmak için yere bıraktığı telefonu çalmaya başladı. Elindeki duşu