23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

iraz zamanını almıştı ama kağıt toplayıcılığı kısa zamanda ustalıkla yapabileceği bir işti.<br />

Geceleri şehrin en köhne semtlerinde çöp çöp dolanıp kağıtları toplamak, hayatı Göksel gibi<br />

en sert haliyle deneyimlemiş biri için, hem bir spor hem de neredeyse keyif veren bir iş haline<br />

gelmişti. Yaklaşık bir haftadır bu işi yapmasına rağmen, atık kağıt satın alanları bile<br />

şaşırtacak bir performans göstermişti. Performansının temeli, kağıtları topladığı alanları<br />

internetten seçmesi hatta birkaç matbaayı, ağaçları koruma derneğinden arıyormuş gibi<br />

arayarak ellerindeki atık kağıtları kendisine vermeleri konusunda ikna etmesiydi. Diğer kağıt<br />

toplayıcılarında olmayan bu internet kullanımı ve planlama sayesinde Göksel’in zamanı asla<br />

kağıt aramakla geçmiyordu. Yola çıkıyor, önce randevularına uğrayarak bir araba dolusu<br />

kağıdı teslim alıyor, bu birinci partiyi bıraktıktan sonra ikinci vardiyaya da gece yarısı<br />

çıkıyordu. İkinci vardiyaya nerede başlarsa başlasın, geceyi bitirdiği nokta hep aynı oluyordu.<br />

Ada’nın babaannesiyle yaşadığı eski ahşap evin önündeki çöp tenekesi, Göksel’in her gece<br />

yarısı uğradığı son noktaydı.<br />

Gecenin bir yarısı evin aynı odasında yanan ışık ve sadece iki kere çok kısa süreliğine<br />

duyabildiği keman sesi dışında Ada’nın varlığını gösteren hiçbir şey yoktu bu evde. Kendi<br />

kendine düşündüğünde Ada’nın peşinde olduğu düşüncesinden rahatsız oluyordu, kendini bildi<br />

bileli kimseyi takip etmemiş, kimseden bir şey beklememiş ve herkesten korumuştu kendisini.<br />

Hayat tehlikeli bir şeydi, hayatta kalmaksa ölümcül. Her anlamda bunu en detaylı şekilde<br />

deneyimleyen Göksel, kendisini zayıflatacak ve başkalarının merhametine bırakacak hiçbir<br />

duyguya yer vermemişti. Ada’nın varlığı dinlediği o müzikle birlikte içine sızdığından beri<br />

her şey farklıydı. Geçirdiği değişimin farkında, mağarasında dikkatlice neye dönüşeceğini<br />

bekleyen bir hayvan gibiydi Göksel. Kendi evrimini dikkatle inceleyen, anlamaya çalışan bir<br />

hayvan. Ada gelene kadar, kendi varlığını korumak dışında hiçbir amacı olmayan bu<br />

organizma, şimdi gelişip olması gereken şey olabilmesi için Ada’nın müziğine ihtiyaç duyar<br />

olmuştu. Temkinli, sabırlı, sessiz ama meraklı ve ilk defa korkak. Göksel, geceler boyunca o<br />

ahşap evin önünde durup Ada’nın müziğiyle kendisine dokunmasını bekleyecekti, bekleyişini<br />

asla kendine itiraf etmeden.<br />

- 57 -<br />

Konuları belirlemek, hatta makaleleri yazmak bile sadece bir gününü almış, derginin<br />

mizanpajını yapacak, fotoğrafları düzenleyecek ekibi kurmaksa zor olmuştu. Kafasında hep<br />

çalışmak istediği dört, beş isim vardı ama Sadık Murat Kolhan’la yaptığı gizlilik anlaşması<br />

gereğince daha önce bu sektörde çalışmamış, Özge’yi tanımayan, hiçbir dergiyle bağlantısı<br />

olmayan kişilerle çalışacak ve hem kendi adını hem de Sadık Murat Kolhan’la olan ortaklığını<br />

gizli tutacaktı. Bu durumda çaresiz kalan Özge derginin iyi yapılmasını da garantilemek için<br />

çareyi üniversitelerin gra<strong>fi</strong>k tasarım bölümlerinde öğretim görevlisi olarak çalışan kişilerle<br />

bağlantıya geçmekte buldu ama durum içler acısıydı.<br />

Üniversite öğrencilerine gra<strong>fi</strong>ğin, tasarımın, mizanpajın inceliklerini öğretsin diye maaş<br />

verilen bu adamların, bırakın işin inceliklerini bilmelerini, piyasada yaygın programların<br />

nasıl kullanıldığını bile bilmeyen bir ahmaklar sürüsü olduğunu düşündü Özge. Zaten başarısız<br />

olacaklarına daha mezun olmadan karar veren bu sürü, aynı parazit psikolojisiyle öğrenim<br />

gördükleri üniversitelerde öğretim görevlisi olarak kendi sorunlarını çözmüşlerdi. Bir koca

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!