23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Bu genişletilmiş formatın şimdikinden farkı ne olacak?” diye sorduğunda, Can bakışları<br />

elindeki telefonda, kafasını kaldırmadan dümdüz, “Bu bir sürpriz. Yayında görürsünüz.” diye<br />

cevap verdi.<br />

Özge, Can’daki kuruluğa rağmen yılmadan devam etti. “Eğer psikolog olmasaydınız ne<br />

olmak isterdiniz, ne yapardınız?” diye sordu. Can iyice sıkılmıştı, bakışını mesajlarını<br />

okuduğu telefonundan alıp dümdüz Özge’ye bakarken, “Daha önce belki 2864 kere sorulmuş<br />

bu soruyu sormadığınızı varsayıyorum. Tabii eğer başka soracak sorunuz varsa...” dedi ve dik<br />

bir şekilde bakmaya devam etti.<br />

Özge’nin nabzı hızlanmıştı, Can Manay onun resmen salak biri olduğunu düşünüyordu. Bu<br />

düşünceyi adamın sadece laflarında değil, bakışlarında da net bir şekilde görebiliyordu.<br />

Elindeki kağıda baktı, hızlıca düzgün ya da daha önce sorulmamış bir soru bulmaya çalıştı. En<br />

sondan bir önceki soruyu sordu. “İlk aşk... Aslında... Küçük bir anket yaptık ve<br />

izleyicilerinizin, hayranlarınızın en çok merak ettiği şeyleri öğrendik. Sorular şöyle:<br />

Kendinizle ilgili en çok sevdiğiniz üç şey nedir?”<br />

Can, bakışı tekrar telefonuna dönerken, ilgisiz olduğunu belli eden vücut diliyle, “Zekam,<br />

olduğum kişi, yaptıklarım. Başka soru var mı? Anketten.” dedi.<br />

Özge devam etti, röportaj kötü gidiyordu ve iyice telaşlanmıştı. “Peki en beğenmediğiniz üç<br />

şey?” diye sordu. Can telefonunda birilerine mesaj çekerken kafasını hiç kaldırmadan<br />

omuzlarını silkeledi, “Yok.” dedi. Ama kızın sessizlik içinde hâlâ cevap beklediğini<br />

anlayınca, kafasını kaldırıp kıza baktı. “Beğenmediğim şeyler üzerinde çalışarak bugünlere<br />

geldim ve pek bir şey kalmadı. Ama illa bir cevap vermem gerekirse, fazla sabırlı olmamı<br />

beğenmiyorum, aptal insanların aptallıklarıyla vaktimi almalarına hâlâ izin verebiliyor olmayı<br />

hiç beğenmiyorum...” derken elindeki telefona çevirdi bakışlarını. İki saniye sessizlik oldu,<br />

tam Özge konuşacaktı ki Can, “Bu iki etti. Siz üç istediniz. Sizin için ben bu iki şeyi<br />

birleştireyim. Yani, işlerini kötü yapan insanların vaktimden çalmalarına karşı gösterdiğim<br />

sabrı beğenmiyorum.” dedi, bakışları hâlâ telefonundaydı.<br />

Özge mesajı çok iyi almıştı, Can resmen ona saldırıyordu ama yılmayacaktı. Bir an kendi<br />

durumunu adama açıklamak, soruların aslında Aylin’e ait olduğunu anlatmak ona sığınmak<br />

istedi ama yapması gereken bir işi vardı ve böyle mızıklanmak onun gibi birine yakışmazdı,<br />

zaten Can gibi bir adam da böyle bir mızıklanmaya katlanmazdı. Kendi istediği gibi olmasa da<br />

bu röportajı yapmak için oradaydı. Bir an içinden Can Manay’a haddini bildirmeyi de<br />

düşündü, yaptığı araştırmalardan iki soru sorsa bu işi bitirirdi ama çoktan karar vermişti bunu<br />

yapmayacağına. Can Manay onu ne kadar aşağılarsa aşağılasın, kendini ispatlamak için bel<br />

altına vurmayacaktı. Listelerde yer almayan ve aslında hep Can Manay’a sormak istediği<br />

soruyu sordu. “İlaçla tedavi hakkında ne düşünüyorsunuz?”<br />

Can, önyargıyla kıza baktı. Bir an bekledikten sonra, “Bu soru mu şimdi?!” dedi.<br />

Kız sabırla açıkladı, kendisine karşı olan önyargıya rağmen duruşunu korumada kararlıydı.<br />

“Psikolojik rahatsızlıkları olan kişiler üzerinde yapılan ilaçla tedavi hakkında ne<br />

düşünüyorsunuz? Sizce işe yarıyor mu? Kapalı bir kutu olan beyne bu şekilde dışardan<br />

kimyasallarla müdahale etmeyi doğru buluyor musunuz?” diye açıkladı.<br />

Can telefonunu masanın üzerine bıraktı. Dikkati kızdaydı şimdi, kızın sorusu beklemediği<br />

gereklilikte bir soruydu. Ciddi şekilde cevaplamaya değerdi, yazılı olarak yayınlanacaktı<br />

cevabı ve sonradan pişman olacağı bir umursamazlıkla cevaplamak istemiyordu soruyu. İyi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!