23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

etmişti ama odadakiler Deniz’in cümlesini sorgulamadılar bile. Parçanın Deniz’inkilerden<br />

biri olmadığını duyunca hayal kırıklığına uğrayan Şadiye küçük bir ceylanı kaçırmak<br />

istemeyen bir avcı gibi yaklaşmaya çalışarak, “Bize dinlettiğin vardı, onu çalsak Deniz’cim.”<br />

dediğinde Deniz uzun süredir oynanan oyunun bitme zamanı geldiğini anladı ve Deniz’in<br />

cümleleri atmosfere yayılırken Can’ın bu gece için planladığı her şey yine birbirine girmişti.<br />

“Çalsak! Biz!.. En son istediğim şey müziğimi senin gibi biriyle paylaşmak. Güzelim şarkıları<br />

reklam müziklerine çeviren, dinlediğin yabancı şarkılara sanki sana aitlermiş gibi söz yazan,<br />

sırtından geçindiğin onlarca yetenekli insanın yeteneğini emip sahip oldukları her şey senin<br />

sayendeymiş gibi davranan, daha da kötüsü, onları popüler kültürün köleleri haline getiren bir<br />

yağmacısın sen. Beni yağmalamana izin vericeğimi mi sandın!? Kendi bölgesinde avlanmaya<br />

alışmış tembel bir domuzsun!” dedi.<br />

Şadiye duyduklarının etkisiyle sarsılmıştı, kocaman açılmış gözleri öfkelense mi, ağlasa mı<br />

karar veremeden konuşma boyunca titreyip durdu. Deniz konuşmasının sonunda masadan<br />

ağzına bir dut attı ve ayağa kalkarken içinde kalan son cümleyi de savurdu, “Deniz’cim!!...<br />

Ben ne zaman senin oldum!? Kendi adımı duymaktan hiç bu kadar tiksinmemiştim.” dedi.<br />

Şadiye oturduğu yere zımbalanmış gibiydi, diğerlerine bir cevap ararcasına baktı. Kurban<br />

rolüne bürünüp, “Ben ne yaptım ki şimdi?” dedi özellikle Can Manay’dan yardım istercesine.<br />

Odada esen buz gibi hava, Can’ın umurunda bile değildi, ne Şadiye’nin kırılan onuru, ne de<br />

Deniz’in kalkan sinirleri... Bunların hepsi önemsizdi, Deniz’in gitmek üzere ayağa kalkmış<br />

olması dışında çünkü Duru da hemen ayağa fırlamış toparlanmaktaydı. Gideni ve kalanı yer<br />

değiştirmek için Can da ayağa fırladı ama daha konuşamadan Şadiye de ayağa kalkıp üzülmüş<br />

bir ses tonuyla Deniz’e, “Niye benden nefret ediyorsun?!” diye seslendi.<br />

Deniz kapıya doğru yönelirken Şadiye’ye dönüp, “Senden nefret etmiyorum, seni gereksiz<br />

buluyorum.” diye cevap verdi.<br />

Şadiye tek hamlede Can’ı geçip hınçla Deniz’e yöneldi. Üzüntüsü iki gün içinde hayatında<br />

daha önce hiç hissetmediği bir öfkeye dönüşecekti ama şimdi ağlamamak için kendini zor<br />

tutuyordu. Okul hayatı boyunca aşık olup da karşılık alamadığı iki erkek de, şimdi Deniz’in<br />

bedeninde can bulmuşçasına, sanki ona aslında ne kadar çirkin, şişman, beceriksiz olduğunu<br />

söylüyorlardı. Şadiye, çocukluk yıllarında tıfıl bir kızken hayran olduğu iki erkekle<br />

özdeşleştirmişti Deniz’i. Deniz’in hem yeteneğine hem de kendisine hissettirdiği o ulaşılmaz<br />

güzelliğine hayrandı ve şimdi bu güzellik kendisine ne kadar gereksiz olduğunu söylüyordu.<br />

Tüm ülke onu severken, hayatı boyunca sevilme ihtiyacı duyduğu bu üç erkek de ondan<br />

tiksinmişti. Şadiye kapıdan çıkarken, Can çok düşünceli bir tonda Nihat’ın kulağına<br />

Şadiye’nin peşinden gitmesinin ne kadar önemli olduğunu fısıldadı. Şadiye’nin<br />

yaralanmışlığından kendisine pay çıkartabileceğini bilen Nihat, bir görev eri gibi, Şadiye’nin<br />

ardından fırlayıp gittiğinde, Can, Deniz’le kapı arasına girip tek hamlede kapıyı kapattı. Her<br />

şey kendi akıcılığında, bir anda olmuştu. Yüzünü kapıya şaşkın bakan üçlüye döndüğünde<br />

Can’ın suratında kocaman davetkar bir gülümseme vardı. Gitmek üzere olan Deniz bu tuhaf<br />

gülümsemenin devamından gelecek hareketi beklerken, Can ellerini iki kere birbirine çırpıp<br />

kendisine şaşkınca bakanlara kocaman bir coşkuyla seslendi, “Ohh be! Ağzına sağlık Deniz!<br />

Ee şimdi ne içiyoruz?”<br />

- 22 -

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!