Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
indirmesi hayal kırıcı bir durumdu. Özge arabaya binmeyi teklif ettiğinde Sadık’ın aklı kızın<br />
küçük ama oldukça etli ve çıkık dudaklarındaydı, bu nedenle kelimeleri iki saniye geriden<br />
algılamış ve cevap vermekte iki saniye gecikmişti. Bu gecikme aşağılık duygusuyla kavrulan<br />
Özge’ye, sanki bir daha görüşülmek istenmeyen bir insana verilen tepki gibi gelmişti. Neyse<br />
ki, işte tam o an Sadık onu arabaya buyur etti.<br />
- 10 -<br />
Duru nihayet okula varabilmişti. Prova salonuna yaklaştıkça konservatuarın boşalan<br />
koridorlarında yankılanan müzik Duru’yu kendine getirdi. İçinde biriken umutsuzluk ve günün<br />
yorgunluğu artık tamamen geçmiş gibiydi. Devlet balesini, hayallerini kurduğu antik sahneyi<br />
unutmuştu şimdi. Ait olduğu yerde hissetmenin verdiği ha<strong>fi</strong>flikle sorgulamadan müziğe doğru<br />
yürüdü. Profesyonel ses izolasyonunu bile aşan müzik, bu gücünü içindeki davul baslara ve<br />
baslarla yarışırcasına akan viyolonsele, salonun açık olan kapısına ve tabii okulun boş<br />
olmasına borçluydu. Prova salonuna yaklaştıkça müzik güçlendi, önce viyolonsel daha<br />
şiddetle akmaya başladı, sonra araya sıkıştırılan çanlar referans noktasını verdi ve notalar<br />
davulun ritmiyle öyle bir noktaya çıktı ki, Duru prova odasının kapısı önünde adımlarını<br />
durdurup müziğe teslim oldu. Gözlerini kapadı, önce kafasıyla tuttuğu yumuşak ritim tüm<br />
vücuduna yayıldı, kendini ritme teslim edip etrafındaki dünyayı tamamen unutması sadece<br />
birkaç saniye sürmüştü. Elleri boşalmış eşyaları yere yığılmıştı, boynundaki küçük çantadan<br />
da bir hamlede kurtuldu. Müzik ele geçirdiği bu güzel bedende tüm varlığıyla aktı, boşalmış<br />
koridorda dans eden Duru, okulda kalan birkaç öğrencinin, bir hademenin ve elektrikçinin<br />
kendi etrafında toplandığını fark etmedi ya da umursamadı bile. Müzik onu ele geçirmişti ve<br />
tek çare dans etmekti.<br />
Viyolonselin agresif ritmine eşlik edecek hızda dönmeye başladığında yukarı sıçrayıp sol<br />
ayağını havada sabitlemesi ve tüm vücudunu havadaki sol ayağının etrafında döndürmesiyle<br />
Duru izlenmeye değerdi. Müzik aniden durduğunda, Duru ipleri aniden kesilmiş bir kukla gibi<br />
yere bıraktı kendini. Bu sert düşüş, etrafında Duru’yu seyredenleri alarma geçirecek kadar<br />
sert, Duru’nun herhangi bir kasını incitmeyecek kadar da yumuşaktı. Duru çevik bir şekilde<br />
ayağa kalkıp hiç konuşmadan suratında kocaman bir gülümsemeyle eşyalarını topladı.<br />
Kendisini izleyen küçük grubun alkışıyla salona doğru ilerlerken bir an geri döndü, eğilip<br />
selam verdi. Acaba müzik neden kesilmişti?<br />
Deniz, sahnedeki küçük orkestranın önünde, dizlerinin üstüne çökmüş, yere dizdiği nota<br />
kağıtlarına Ada’yla birlikte müziği notalıyordu. Ada notaları sırasıyla söyleyip Deniz’in<br />
yazmasına yardım ederken, küçük orkestranın diğer üyeleri de kendi önlerindeki kağıtlarda<br />
aynı düzeltmeleri yapıyorlardı. Duru’nun salona girdiğini kimse fark etmedi, herkes<br />
yaratmakla meşguldü.<br />
Duru merakla, “Deniz!! N’oldu, niye durdunuz!?” diye sorduğunda, Deniz onu hemen,<br />
“Şşşşttt!!” diyerek susturdu.<br />
Ada dışında herkes Duru’ya bakmadan işlerine devam ettiler, Deniz kafasını bile<br />
kaldırmamıştı. Duru, Deniz’in bu hallerine alışıktı ve beklemesi gerektiğini çoktan öğrenmiş<br />
biri olarak sahneye doğru ilerledi ama çok da yaklaşmadan durdu. Elindeki eşyalarını seyirci<br />
koltuklarından birinin üstüne yığıp kendisi de hemen yanındaki koltuğa oturdu, sessizce