Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
geçmek için ağaçların gölgesinden kurtulmuş bir toprak parçasına ulaştı, gözlerini kapatıp<br />
yüzünü güneşe dönerek güneşin suratını ısıtmasını bekledi. Huzurluydu.<br />
Durduğu yerden Ada’nın suratı çok net görünmüyordu, Göksel fark edilmemeye dikkat<br />
ederek bir adım daha attı. Ağaçların yaprakları arasından süzülen ışık kümesinin altında, Ada<br />
sanki dünyaya o an ışınlanmış bir yaratık gibiydi. Taze, canlı ve yorulmamış bir hali vardı.<br />
Ada’yı daha önce belki 10 kere görmüştü Göksel, hiçbirinde de varlığını hissetmemişti.<br />
Şimdiyse Ada’nın varlığı sanki ışıkla etrafa yayılıyordu. Dinlediği müziği düşünmek bile<br />
göğüs kafesinin tam ortasındaki yerde, diyaframının biraz daha üstünde bir şeylerin ısınıp<br />
içine akmasına ve kalbinin ilk defa adrenalin olmadan hızlanmasına neden oluyordu. Müzik<br />
kulaklarında çınlarken, kıza baktı ve onun korumaya değer kutsal bir yaratıcı olduğunu<br />
düşündü. Işığın altında, tüm çıplaklığıyla Göksel’in onu koruması için yaratılmıştı. Kendisini<br />
delice bir bağlılığa adamadan önce Göksel emin olmalıydı, müziği tekrar dinlemeli ve emin<br />
olmalıydı. Hayatla ilgili bir sonraki günü düşündüğü ilk gündü bugün, kendisinden başka bir<br />
insanın iyiliğini düşündüğü ilk gün, kalbindeki öfkenin başına buyruk attığı son gün. Ada’nın<br />
varlığıyla Göksel’in içinde çoğalmaya başlayan hayat, Ada’nın ölümüyle bir kara deliğe<br />
dönüşecek ve cezalandırılması gereken her şeyi içine çekip yok edecekti. Birçok kişi için<br />
bugün kendi sonlarının başlangıcı, Göksel’in geçmiş umursamazlığının sonuydu.<br />
- 31 -<br />
Çok uzun zaman olmuştu kıyafetleriyle uyuyakalmayalı, belki 10 yıldan fazla. Önce uyuşmuş<br />
kolunu hissetti, sonra açıkta kalan belinin soğukluğunu. Rahatsızdı. Odaya saldıran ışık<br />
beynini yakarcasına aktı Can Manay’ın kısık gözlerinden. Uyuşmuş kolu, tutulmuş boynu ve<br />
ışıkla savaşan beynine rağmen, yatağın yanındaki komodinin üzerinde duran kumandayı<br />
bulmayı başardı Can, bir düğmeye bastı ve odanın perdeleri otomatik kapanmaya başladı.<br />
Yatağın üzerindeki örtüyü tek bir hamlede üşümüş beline doladı ve gözlerini karanlıkta<br />
rahatça açıp sırt üstü yattı. Isındı, uyandı.<br />
Saat 10’u gösteriyordu. Alarm her zamanki gibi 6’da çalmış ama Can buna rağmen uyuya<br />
kalmıştı, bu da 10 yıldır ilk defa olan bir şeydi. Ancak çok sonra, bugünün, kendi<br />
kontrolünden çıkan hayatının ilk günü olduğunu anlayacaktı. Şimdiden kendi günlük<br />
programının üç saat gerisindeydi ve programını uygulamak konusunda da savaşmayacaktı.<br />
Banyoya girdiğinde, sıcak suyun altında vücudunun ısısını iyice dengeledi. Dün geceyle<br />
ilgili anlar kafasına ara ara gelmekteydi, Duru’nun vaktinde uyanıp uyanamadığını merak etti,<br />
banyodan çıkar çıkmaz kamera odasına gidip onların bahçesine bakmaya karar verdi.<br />
Kafasında geçen ‘onların’ kelimesinden rahatsız oldu, dün geceden sonra, söz konusu Duru<br />
olduğunda ya ‘onun’ ya da ‘bizim’ kelimelerine yer olabilirdi Can için.<br />
Kamera odasına gittiğinde üzerindeki bornozun ağırlığından rahatsızdı, çıkarıp kenara<br />
bıraktı. Dörde bölünmüş şekilde evin çeşitli köşelerinden anlık görüntüler gösteren televizyon<br />
ekranına baktı. Asistanı Kaya, şoför Ali’yle birlikte villanın kapısı önünde, sokakta<br />
beklemekteydiler. Bu şekilde alelade sokakta beklerlerse paparazzilerin akbaba gibi bu<br />
sokağa doluşmaları çok kısa bir süre sonra olabilir diye düşünüp ikisine kızdı. Çıplak bir<br />
şekilde kamera kayıtlarını geri sarmaya başladı. Duru’nun çıkışını, ne giydiğini, nasıl<br />
olduğunu görmeden bu evden çıkamazdı. Kayıt hızlı bir şekilde başa sararken aniden