23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kendini tatmin etmesi için harcadığını anlarsın. Onun sahteliğini samimiyetle karıştırma. Ne<br />

yaparsan yap, kopuk kal.” dedi ve kaykıldığı sandalyeden kalkıp Bilge’nin yanından geçerken<br />

bir an ona dönüp ironiyle, “Kolay gelsin.” dedi, kapıdan çıktı. Merdivenlerden aşağı inerken,<br />

“Işıkları söndürmeyi unutma!” diye seslenene kadar Bilge hâlâ kıpırdamamıştı.<br />

- 53 -<br />

Can, az zamanda kısaca yapılması gereken işlerin, çok zamanda ağır ağır yapılması gereken<br />

işlerden çok daha fazla zaman alabileceğini bildiğinden, kimseye bir şey söylemeden çıktı<br />

stüdyodan ve hızla odasına gidip suratındaki makyajı sildirdi. Normalde kısa bir duş bile<br />

alabilirdi ama stüdyo konukları arasındaki egosu yüksek ünlü kişilikler kendisini odasında<br />

ziyaret etmek isteyebilirlerdi. Herhangi birisine yakalanma olasılığına karşılık seri bir şekilde<br />

aracına bindi. Ali her zamanki gibi hazır bekliyordu ve yola çıktılar.<br />

Daha stüdyodan tek bir kişi bile çıkmamıştı ki, Can Manay yoldaydı. Program öncesinde<br />

partiye katılmayı düşünüyordu ama şimdi tek istediği biraz rahatlamaktı. Dengede olmak<br />

Can’a öyle bir kararlılık ve kendini tanıma hali vermişti ki, ne istediğini düşünmesine,<br />

seçmesine ve karar vermesine gerek yoktu, içten gelen bir şekilde biliyordu. Cep telefonundan<br />

Cansu’yu aradı. Konuşma kısa ve özdü. Bir saat içinde Can’ın atölyesinde buluşacaklardı.<br />

Atölye’ye ilk gelen Can’dı. Ali’ye kendisini bir saat sonra almasını söyleyip indi araçtan.<br />

Atölyeden içeri girdiğinde ne bir ışık yaktı, ne de üst kata çıktı. Kapının yanındaki sandalyeye<br />

oturup Cansu’nun gelmesini bekledi. Yerinden kalkmamak için kapıyı aralık bırakmıştı.<br />

Kapının aralığından giren hava Can’ın suratını okşamaya başladığında, Can kafasını<br />

arkasındaki duvara yaslayıp gözlerini kapattı. Anın sessizliği esen rüzgarın tenindeki<br />

dokunuşunu daha da belirgin kılıyordu şimdi, tadını çıkardı. Dengede olduğundan mıydı neydi<br />

bilmiyordu ama beyninde gereksiz hiçbir düşünce şekillenmiyordu. Kafasını yoran, kendisini<br />

vakit kaybettirmiş hissettiren hiçbir <strong>fi</strong>kre yer yoktu. Kendi benliğiyle saf, temiz ve ferahtı, aynı<br />

suratına dokunan rüzgar gibi. Bu rüzgar Duru’yu ilk gördüğü günü hatırlattı.<br />

Cansu geldiğinde, aralık olan kapıyı tereddütle ittirip kafasını içeri uzatarak Can’a<br />

seslenmişti. Cansu’nun sesindeki tedirginliği duyan Can, gözlerini açarken istem dışı gülerek,<br />

“Burdayım, girsene.” dedi sakince. Karanlık ve kapısı aralık olan atölyeye girmekte bir an<br />

tereddüt eden Cansu, Can’ın komutuyla rahatlayıp karanlıkta yolunu bulmaya dikkat ederek<br />

içeri girdi, kapıyı kapattı.<br />

Cansu, “Nerdesin?” dediğinde Can oturduğu yerden sessizce ayağa kalktı ve Cansu’ya<br />

doğru bir adım atarken sakince, “şşşş” diyerek susturdu. Atölyenin sessizliği kafasındaki<br />

dengeyi daha da iyi hissetmesine neden olmuştu ve herhangi bir sesin kafasındaki huzurla<br />

arasına girmesini istemiyordu. Cansu’nun dibindeydi.<br />

Aydınlıktan karanlığa geçtiği için hâlâ ortamı görmekte zorlanan Cansu, ancak Can’ın eli<br />

vücudunda ha<strong>fi</strong>fçe gezinmeye başlayınca onun karşısında dikildiğini anladı. Konuşmak için<br />

ağzını açmıştı ki, Can parmağıyla ha<strong>fi</strong>fçe dudaklarına dokunup yine, “şşşş” diyerek susturdu<br />

onu. Can’ın parmakları Cansu’nun dudaklarından kayıp memelerinde bir rüzgar gibi<br />

gezinmeye başladığında, sessiz karanlıkta birbirlerinden sadece bir nefes uzaklıktaydılar. Can<br />

suratını iyice yaklaştırdı, dudaklarını Cansu’nun sol yanağından kulak memesine kaydırıp<br />

boynuna doğru indirirken Cansu’nun tenine o kadar ha<strong>fi</strong>f dokunuyordu ki, Cansu birazdan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!